31 Ağustos 2015 Pazartesi

pazartesi - muhafazakar sağ reflekslerim

Bizim sokağa disko açılmış ya pazartesi diskotequecileri. Ben bir haftadır geceleri duyduğum dum tıs seslerinin kalplerinizin atışından dolayı olduğunu düşünüp önemsememiş, yazın gelmesine bağlamıştım. Perşembe gece röpdoşamcırımı çektim ve nezaketen her zaman yaptığım gibi sokağıma yeni gelmiş esnafı ziyarete gittim.

*Sağ eli ile sağ ayakkabısını, sol eliyle sol ayakkabısını bağlayarak zaman kazanabilmeli.
*Siyasetten korkmamalı.
*Tank kullanmayı en azından teorik olarak bilmeli.
*Fren mesafesini iyi hesaplamalı.
*Gugıla yazmaya korktuğu fikirleri olmalı.
*Mutluluğun sırrını satanların analarını satmalı.
*Sükutu isyan olmalı


Nasıl bir ses var, yabancı çalıyor, ışıklar yanıp sönüyor, bir klasik olarak disko topu bile var. Ne adam beni duyuyor, ne ben adamı. Ben bir şeyi tekrar söylemeye alışık da bir adam değilim. İster istemez asabım bozuldu. Hemen bir kimlik kontrolü yaptım, sokağın iki yönüne de gece gündüz trafik polisi yerleştirttim; kesintisiz alkol kontrolü. Üç günde diskoyu iflasa mahkum ettim. Muhafazakar sağ refleksilerimden kurtulmam lazım

24 Ağustos 2015 Pazartesi

pazartesi - çiğnensin tüm kanunlar

Her ne kadar kanunları sevmediğimi söyleyip, daha sonra kanun hükmünde liste yayınlamam çelişki olsa da; ben de durumun farkındayım pazartesi hamurabileri. Kanunlar çiğnenmek içindir. İçimdeki anarşist uzun süredir çiğnemediğim bir kanunu çiğnememi fısıldayınca kulağıma usulca, dayanamadım ve bastım gittim NASA’ya.

*Evinde en az üç kahve makinası durmaksızın çalışmalı.
*Denize taş atmamalı, dalıp kum çıkartmamalı.
*Günün bir anından bahsederken 24lük saat dilimini kullanmalı.
*Ayağı üşüdüğünde çevresine tekmeler atmalı.
*Geceleri arkadaşları ile toplanıp fincan ile ruhunu çağırmalı.
*Her ihtimal düşünmek için kasmamalı.
*Büyük bir olay olursa en son onun haberi olmalı.


Sağolsun çocuklar benim mekiğimi hep hazır tutarlar. Kaskımı taktığım gibi yükselmeye başladım. Daha atmosferi terk etmeden koltuğumdan havalanmaya başladım. Mekiği hemen sabitledim. Yer çekimi kanunu doya doya çiğnedim. Sonra da aşağı inip eve geçtim. Bu da bana kendimi iyi hissettirmedi.

17 Ağustos 2015 Pazartesi

pazartesi - çek defterim

Hiç unutmam yıllar yıllar önceydi pazartesi mazicileri. Sarışın bir seksiyi kapımda üç ay yattıktan sonra huzuruma kabul etmiştim. Benim bir sorunumu çözmek istediğini söylemişti Sedasayan bir tavırla. Tüp bebek tedavisi önerecek diye korkmuştum. Ama o ise bir defter çıkartmış ve önüme koymuştu.

*Sendikacıları sevmemeli.
*Konkurhipik dalında kazandığı madalyaları asıl sahibi olan atına vermeli.
*Eğit-donat projelerinde gönüllü olarak çalışmalı.
*Gerekirse jartiyerinden sapan yapıp kuş vurabilmeli.
*Penguen besleyebilecek kadar soğutabilen bir kliması olmalı.
*Şamdanı tek bir tuşla Posedion’un üç uçlu mızrağına dönüşebilmeli
*Yer bildirimi yapmadığı şehirlerin valileri tarafından sitemkar mesajlar almalı


“Çek defteri bu pehlivanım”, demişti. Para lazım olduğunda ne kadar olduğunu yaz ve imzala. Para ne işe yarar ki?, deyip kovmuştum onu giderken, bir de güneşe çıkmasını yasaklamıştım. O günden sonra ihtiyaç sahibi kızlara hep kağıtlardan verdim. Geçenlerden yine zavallı birkaç kız gördüm. Ne üstlerinde var, ne altlarında. Onlara da o kağıtlardan verdim ve kağıtlar bitti? O Sedasayaniyesi yüksek sarışın seksiyi bulun bana. Yeni defter lazım.

10 Ağustos 2015 Pazartesi

pazartesi - günümüz belgeselciliğine eleştirel bir bakış

Geçen hafta Salı sabaha karşısı kendi kendime bir hayvan belgeseli izleyeyim dedim pazartesi nasyonelcoğrafyafikleri. Bir elime tetrisimi, diğer elime en sevdiğim sürrealist roman olan medeni hukuk’u aldım ve televizyonun karşısına oturdum. Saatler geçti ne bir ayı gördüm, ne bir aslan; ne de belgeselcilerin hareket olsun diye ortaya saldıkları yavru bir ceylan.

*Çıplak modellerle çalışmayı tüm hobilerinde mihenk edinmeli.
*Nefretini kusturmalı.
*Tekvando ve tekvandocunun dostu olmalı.
*İlişkilerde tek sayı kuralına uymamalı.
*Arkadaşları kanunsuz bir şey yaptıklarında hemen onu aramalı.
*Köpeğinin bile avukatı olmalı.
*Yerli mafya bozuntularına “Karşılaştırmalı Amerikan Gansterliği” dersi vermeli.


Demir madenlerinden bahsettiler. O bitti eski bir gazeteden, ondan sonrada darbeci bir komutandan – hatırlıyorum dallamayı çok komik fıkra anlatırdı- sonra üç dört tane Amerikalı birbirlerine küfrede küfrede motorsiklet yaptılar ve sonra biri uzay hakkında bir şeyler anlattı. Hayır bir hayvan bir hayvanı yemiyorsa ona belgesel denmez ki? Bu konuya bu hafta değinmeliyim.

2 Ağustos 2015 Pazar

pazartesi - kurt tüyü yastık

Dolunay çıkınca ben de balkona çıkarım pazartesi ilkdördünleri. Çünkü bazen kurtlar uluyarak beni çağırır. Koşarım yanlarına; soyunurum ve bir halka oluşturup koşmaya başlarız. İlk düşen kurdu diğerleri yer. Ben de o ara evden getirdiğim ekmek arasını yerim ve eve dönerim. Kurtlarla dans muhteşem bir deneyimdir.

*Tatil için çalışmalı.
*Menfaatleri şehvetlerinin üstünde olmamalı.
*Klimasız ortamlarda bulunmayacağından fakir gibi sıcaktan şikayet etmemeli.
*Arkadaşlarıyla karışık pizzaya ortak girerken hangi dilimin daha az kalorili olduğunu hemen hesaplayıp onu yemeli.
*Araba kullanırken susarsa silecek suyundan içmek için kafasını sanruftan dışarı çıkartmamalı.
*Yaz aylarına ayrı ayrı isim verilmesini benim gibi saçma bulmalı.
*Kendini kaybetmemeli.


Malum cuma maviaydı ve ulumaları duyunca koşarak gittim. Baktım kurtlar değil, kurt kadınlar toplanmış. Oraya kadar gittim koşmazsam olmaz diye düşündüm ve başladık. İlk düşeni yiyeceklerdi ki; “Madem kurt kadınlarla oynuyoruz yemeyelim, ağda yapalım” dedim. Yaptılar. Sonra devam ettik. En son iki kişi kaldık ama tabi ben düşmedim. Sağ olsunlar hemen tüylerinden kurt tüyü yorgan ve yastık yaptılar. Kışın deneyeyim, haber veririm.