30 Ocak 2012 Pazartesi

29 Ocak 2012 Pazar

pazartesi - toplu nikah töreni

Hepinizin bildiği gibi yerel yönetimlere her zaman önem vermişimdir pazartesi kronikleri. Yıllar süren cıvık cıvık ısrarları sonucu belediye başkanını olacak sıfatsızı kıramadım ve stadyumda gerçekleşen, 250 çiftin tek seferde evleneceği bir toplu nikah törenine tek şahit olarak olarak katıldım.

• Yuvarlak çerçeveli gözlük yakışmalı.
• Haki renk kıyafetler giymemeli.
• Sırf tepkileri ölçmek için arada sırada erkekler tuvaletine gitmeli.
• Yeni ayakkabı aldığımda “ Du bi hacılayım” diyerek ayağıma basmamalı.
• Benden gizli sakinleştirici kullanmalı.

Neyse; kurupasta, meyve suyu, kötü ses sistemi ve elektro saz eşliğinde ruhumu terbiye edip, acıya katlanıyordum ki; belediye başkanı olacak cıvık nikah törenine başladı. “ Hastalıkta sağlıkta, zart da zurt da…” dedi ve erkeklere sordu. Saplar, “Evet” dediler. Sonra sıra kızlara gelince; kızlar, tek bir ağızdan “Hayır!” diye haykırdı. Sonra mı? Sonrası kan ter ve gözyaşı

26 Ocak 2012 Perşembe

Kadın dergisi testi - Nasıl bir aşıksınız?

  1. Yağmurlu bir günde metropolde yalnız başınıza yürüyor ve vitrinlere göz gezdiriyorken bir anda yağmura tutuldunuz. Hemen bir şemsiyeciye girip şemsiye alacaksınız; hangi rengi tercih ederdiniz?

A: Sarı

B: Yeşil

C: Siyah

D: Kırmızı

  1. Makarnanızı nasıl tercih edersiniz?

A: Fiyonk

B: Düdük

C: Spagetti

D: Erişte

  1. İlişkiniziniz üçüncü ay dönümünü kutlamak için sevgilinize sürpriz yapacak ve onu yemeğe götürecek olsanız nasıl bir yer tercih edersiniz?

A: Simit dünyası

B: Bir Fransız lokantası

C: Kilo ile et lokantası

D: Kendin pişir kendin yeci.

  1. Elinizde sihirli bir deynek olsa ilk neyi yok ederdiniz?

A: Beyaz keten pantolonları

B: Destekli sütyenleri

C: Eski sevgilileri

D: Slav kadınları

  1. Hangisinin ılığı çekilmez?

A: Biranın

B: Sevgilinin

C: Kankanın

D: Çayın

  1. Sıradan bir akşam yemeğinde sevgilinize kariyeriniz ile ilgili önemli bir gelişmeden bahsettiniz ama o konuyu değiştirip kendi kariyeri ile ilgili bir şeyler anlatmaya başladı. Ne yapardınız?

A: Onun aksine ilgili görünür ve sevincini paylaşırdınız.

B:Siz de konuyu değiştirirdiniz.

C:İntikam için pahalı bir şarap açtırırdınız.

D: Tüm gece bozuk atar ve sebebini söylemezdiniz.

  1. Partneriniz ile birlikte araba yolculuğu yapıyorsunuz ve radyoyu karıştırırken raslantı sonucu ilk dans ettiğiniz şarkı çalıyor. Ama ne yazık ki partneriniz bunu farkında değil;

A: Hatırlatırım.

B: Radyoyu değiştirir, uzaklara dalar ve gençliğime ağlarım

C: Şarkının bitmesini bekler ve paylarım

D: İner otostop çekerim.

  1. Partneriniz gecenin köründe üstü başı kan içinde olarak kapınızı çaldı ve sorularınıza cevap vermeyip duşa girdi;

A:Polisi ararım

B:Namaz öğreniyorum isimli kitabı okumaya başlarım

C: Ben de duşa girerim.

D: “Acaba beni aldatıyor mu?”, diye ağlarım.

  1. Sevgilinizin başucu kitabı ne olmalıdır?

A: Sun Tzu – Savaş sanatı

B: Fikret Başkaya – Paradigmanın iflası

C: İpek Ongun – Bir genç kızın gizli defteri

D: Kafka – Dönüşüm

  1. Sevgiliniz ile evde üç boyutlu televizyon karşısında bir romantik komedi izlerken ansızın elektrikler kesiliyor. Sevgilinizin odayı nasıl aydınlatmasını istersiniz?

A: Mum ile

B: Gaz lambası ile

C: Cep telefonunun ışı ile

D: Karanlık iyidir

Eğer “A” şıkkı çoğunlukta ise: Muhteşem bir aşık, harika bir partnersiniz. Burcunuz ya da yükselen burcunuz ya balık ya yengeç olmalı. Üzülerek söylüyorum ki sevgiliz sizin kadar romantik değil ve asla olamayacak. Metropol hayatının ritmine kendini kaptırmış gidiyor ve hayatın güzelliklerinin farkına varamıyor. Çabalamaya devam edip etmemek sizin kararınız ama unutmayın, dünyada üç milyar tane daha erkek var.

Eğer “B” şıkkı çoğunlukta ise: Dost acı söyler sevgili okuyucu, gidişiniz gidiş değil. Hadise’nin de dediği gibi “ Bir aşk kaç beden giyer?”. Durmak durulmak bilmeyen bir çapkınsınız. Her çiçekten bal alıyor ve uslanmıyorsunuz. Böyle giderse adınız motora çıkacak hatta korkarım ki yolunuz zührevi hastalıklar hsatanesine düşecek. Tövbe edin, kırk tas su dökünün. Yeteri kadar seviştiniz.

Eğer “C” şıkkı çoğunlukta ise: Birini umutsuzca severken başkası ile sevgili olmak ne kadar da zor değil mi? Neden hem kendinize hem sevgilinize kötülük yapıyorsunuz? Beş yıldızlı otellerde tatiller, güzel akşam yemekleri, son model bir cip için değer mi? Değer değer, sen devam et. Zengin birini bulsam ben de aynısı yaparım.

Eğer “D” şıkkı çoğunukta ise: Alışkanlıklar, alışkanlıklar, alışkanlıklar. Bir de bu yaştan sonra başkasını bulamam korkusu. Size cesaret gerekli. Bir gece iyice için ve sevgilinize yolu gösterin. Sonra bir bara gidin ve one night stand olayına girin. Sabah baş ağrısı ile uyanın ve yanınızdaki adama adını, sigortası ve evi olup olmadığını sorun.

22 Ocak 2012 Pazar

pazartesi - sağlak, solak

Bu sabah yine her sabah gibi; kibir, özgüven, yalnızlık ve baş ağrısı ile uyandım derin pazartesi sevdalıları. Sağ elimle saçımı kaşırken sol elimle çoraplarımı giydim. Sonra sol elimle omleti çırparken sağ elimle koltuk altımdan ‘zart zart’ sesler çıkartıp güldüm. Akabinde sağ elimle yemek yerken sol elimle kravatımı bağladım. Derken ellerimi birbirine kavuşturdum ve baş ağrımı yendim. Sağ elimle tetris oynarken sol elimle de ağırlık kaldırdım.

  • Çeyizinde elleri ile ördüğü bir hamak olmalı.
  • Küçükken çok solo test çözmüş ama hiç bilgin çıkmamış olmalı.
  • Yüksekten değil, düşmekten korkmalı.
  • Kankalası ile sevişmekten son anda vazgeçmiş olmalı.
  • Yanar döner olmalı

Yani sevgili tebaam sağlak ya da solak değilim. İki elimi de gereksiz mükemmellikte ve aynı anda kullanabiliyorum. Benim hangi elimi kullandığım üzerine çıkan tartışmada dün yirmi kadın yaralanmış ve yolunmuş. Malum solaklar biraz daha güçlü, sağlaklar da kalabalık olduğundan mücadele müthişmiş. Biri bana kavganın kasedini yollayabilir mi?

21 Ocak 2012 Cumartesi

vasiyet

Eğer bir gün ölürsem, eşek cennetini boylarsam,tahtalı köye gidersem, mortu çekersem, Hakka yürürüsem, emaneti teslim edersem, dünyevi hayatla bağım kalmazsa, dört kolluya binersem, rahmete yürürsem, selam okunursa, ruhum göçerse, kalbim durursa, vücudum ısı üretmeyi bırakırsa, ruhum bedenimden çıkarsa, ruhum bedenimden göç ederse, dünyayla bağlanıtım koparsa, canım çıkarsa, yıldızım sönerse, ölüm yıkanırsa, kıçıma pamuk sokulursa, mezar taşım dikilirse, cenaze namazım kılınırsa, cemaat tarafından ‘iyi bilinirsem’ ve arkadan ‘helal olsun!’ sesleri gelirse, kefenlenirsem, kefenimden içeri çörek otu ve gül suyu sıkılırsa, sakrofitler beni kemirmeye başlarsa, üstüme toprak atılırsa, olur da yanar ve kül olursam, denizde kaybolursam, cesedim bulunmazsa, vahşi hayvanlara yem olursam, beyin ölümüm gerçekleşirse, ruhum bedenimi terk ederse, beyaz bir ışık bana ‘ gel, gel’ derse,bilinmeyene doğru yol almaya başlarsam, kabir azabım başlarsa, ‘merhum’ ve ’rahmetli’ sıfatım olursa, nalları dikersem, güneş ışığından mahrum kalırsam, solucanlar burun deliklerimden geçerse mallarımı babama bırakıyorum

18 Ocak 2012 Çarşamba

en kötü listemiz böyle olsun

1.Huzu islamda Teyfik

2.Birbirinden nefre eden ikizler

3.Bronze

4.Masanın ayakları

5.Beşlik; bacak arası giti namus

6.Denizaltı – deniz yedi; penaltı pen üstü

7.The special one

8.Üst üste iki sıfır

9.Ters altı

10.İki basamaklı en küçük sayı. İki basamaklı en küçük çift sayı. İki basamaklı rakamları birbirinden farklı en küçük sayı.

11.Yere saplanmış iki kılıç

12.Aralık

13.Umarsız ve umutsuz.

14.Yedi çarpı iki olması dışında bir özelliği yok

15.Bir tam, bir yarım

16.Roy Keane

17.Ağlak çocuk

18.Kader ortağı

19.İbrahim Üzülmez

20. Jirhem (manasını bilmiyorum)

En kötü listemiz böyle olsun

16 Ocak 2012 Pazartesi

sızı - ağrı

Önce üşüdüm
Sızladı
Çay içtim
Biraz ekmek az peynir
Sızı arttı
Gazetelere baktım
Flash oyun oynadım
Sızı artmaya devam etti
Yattım, uyuyamadım
Bir bardak suyu on yudumda içtim
Biraz dolandım
Bir parça peynir yedim
Bir duş alsam iyi olur diye düşündüm
Bir duş aldım
İyi olmadı
Sızım, ağrı oldu
Biraz nette durdum
İçeriden tartışma sesleri geldi
Ev içinde bilinçsizce yürür oldum
Bir ilaç içtim
Sarçlarımı kuruttum
Ensem üşüdü
Polarımı giydim, yakasını kaldırdım
Maçı düşündüm
Ağrım arttı
Annem, "Allah hepinizin belasını versin, birinizin değil hepinizin", dedi
Daha ne verecek diye düşündüm
Bir ilaç daha içtim
Ağrım bir dakika azaldı sonra kaldığı yerden devam etti.
Dizi açtım, ağrıdan altyazıları okuyamadım
Sağa sola yürüdüm
İçimden gizli özneli küfürler savurdum
Midem bulanmaya başladı
Zehirlendiğimi düşündüm
Zehirlenmem gerektiğini düşündüm
Zehirlenmeme üzülmedim
Kusmayı denerken ağrım azaldı
Saçımı çekmeye başladım
Telefonla konuştum
Bilinçsizce volta attım
Midem de sızlamaya başladı
Yine kusamadım
Kabir azabından korktum
Sinirden güldüm
Bol bol su içtim
En son çektirdim

pazartesi - kara cuma

Malumunuz geçen cuma günü ayın on üçüne denk geldi pazartesi müptelaları. Kara cuma, denilen aptal saptal bir batıl inanış malumunuz. Perşembe gecesi pul kolleksiyonuma göz gezdiyordum ki kapım çaldı. Kapıyı çalanları; kapıyı açıp mı, yoksa kapıyı açmadan mı dövsem diye düşündükten sonra kapıyı açıp dövmeye karar verdim. Keşke açmasaydım, karşımda sanki egzorsisten fırlamış gibi kara kara giyinmiş altı amca.

*Sindirim sistemi iyi çalışmalı.
*Örümcek iç güdüleri olmalı.
*Kavgadan kaçmamalı ama beni de uzak tutmalı.
*Dört çeker olmalı, çok çekmiş olmalı.
*Yokluğumda çok kitap okumalı.

Kara cuma falan filan bir şeyler anlattır. " Ne yapayım hacı, Yasin mi okuyum, saçmalık işte" dedimse de kesmedi. Sonra aralarından biri elime incil tutuşturunca anladım ki bunlar misyonerler. Ondan sonrasını anlatmayım, din savaşı çıkar. Çok zeki olmasa da yaratıcı çocuklarmış, bir de dövümleri güzel, yormuyor.

15 Ocak 2012 Pazar

yarım kalan şehadet

Silahını çeker ve ;

"Son duanı et!" diye bağırır.

"Her gece kelimeyi şehadet getirerek ölmen için Allah'a yalvardım. Şükürler olsun, dualarım kabul olmuş. Eşhadü enla la ila..."

- Dıkşın -

"Şehadet getirerek ölmene izin vereceğimi mi sandın? Cehennemde görüşürüz"

14 Ocak 2012 Cumartesi

Top vs II.Abdullah (FİNAL)

Final için kimse sürpriz diyemezdi. En alçak ile en güçlü elbetteki finalde karşılaşacaktı. İkisi de çok kan akıtmış, çok ah almıştı. Başarı verilen ödünlerle gelir. Hangisinin daha çok ödün verdiğinin görülmesine saniyeler kalmıştı.

Top'un daha önceki dövüşlerinin kasetini izleyen II.Abdullah dersine iyi çalışmış öğrenci gibiydi. Top'un kavgayı yere çekme çabalarınından kaçıyor, sinirlendirmek için yaptığı soğuk şakalara ve küfürlere aldırış etmiyordu. Top'da dersini çalışmıştı, II.Abdullah'ın kavgayı sıcak sulara çekme çabalarına aldırış etmiyor ve fazla hareket etmiyordu.

Derken Top yerden aldığı bir taşı II.Abdullah'ın kafasına attı ve yere düşen rakibinin sağ omzuna sağ topuğu ile vurarak omzunu kırdı. II.Abdullah yerde acı ile kıvranıyor ama pes etmiyordu. Top'un ise yüzünde aynı alçak gülümseme, yaptığı pisliği yancısı Ramazan K'ya anlatıyordu. Doktorlar II.Abdullah'ın kavgaya devam etmesine izin vermeseler de II.Abdullah Mu'yu çağırdı ve

"Kanka omzumu çıkart bağlayalım 'Best of the best' deki gibi" dedi. Mu utana sıkıla:
"Kanka ben o filmi izlemedim" deyince II.Abdullah'ın kafası attı ve;
"UEFA finalindeki Bülent Korkmaz modeli" diye bağırdı.

Mu, II.Abdullah'ın omzunu çekti ve kolunu vücuduna bağladı. İnanılır gibi değildi; II. Abdullah kavgaya devam ediyordu. Top'un yancısı Ramazan K'nın;
"Kanka bitir şunun işini de Firezaya gidelim" derken gözlerindeki o pis ışıltı, birazcık iğrenmesi olan herkesin midesini kaldırmıştı.

II.Abdullah kısa bir meditasyon seansı - iki saniye - ile acısını yendikten sonra tekrar kavga başladı. Top şımarık hareketlerle rakibine saldırıyor, II.Abdullah ise sadece tek kolunu kullanarak rakibini savuşturuyordu. Birkaç dakika sonra Top güzel bir hareketle rakibini arkasına geçti ve ensesine bir takme attı. II.Abdullah yediği teknenin etkisiyle önündeki duvara doğru savrularak koşmaya başladı. Top rakibini duvara sıkıştırmak için arkasından koşuyordu.

İşte tam o anda II.Abdullah kimsenin beklemediği bir şey yaptı ve zıplayıp iki ayağını aynı anda duvara vurdu, duvardan aldığı destek ile kendini geriye itti ve bir kurşun misali topa çarptı. Top, patlamış bir top gibi yerde yatıyordu. II.Abdullah, Top'un üzerinden kalktı ve kenarda boyunluk ile kendisini izleyen Jet'e bir selam çaktı.

Herkes çok mutluydu. Alçak ve karaktersiz bir savaşçı olan Top'un malubiyeti herkesi mutlu etmişti, hatta daha önce II.Abdullah'dan dayak yiyenler de dahil. Kalabalık sevinçle II.Abdullah'a doğru koşuyordu, en önde de Ramazan K vardı. Ramazan K;

"Kankam, kazanacağını biliyordum" diyerek tam II.Abdullah'a sarılacaktı ki; II.Abdullah yumruğunu Ramazan K'nın ağzına soktu. Sonra da;

"Kimse satıcıları sevmez", dedi.

Finito Gonzalez

Camit vs II.Abdullah (yarı final)

Kavga başlamadan önce II.Abdullah elleri cebinde sağa sola bakıyor; Camit ise açmış ellerini, Allah'a yalvarıyordu. Acaba ne dua ediyordu elbetteki bilemeyiz. Kavga II.Abdullah'ın hücuma yönelik uçan tekmeleri ile başladıysa da Camit uzun kol ve bacakları ile bu darbeleri kolaylıkla savurabiliyordu. II.Abdullah bitmek bilmeyen enerjisi ile saldırmaya devam ettiyse de geçen yarım saat sonunda planını değiştirmesi gerektiğini fark etti.

"Karada kazanma ihtimalim düşük gibi duruyor, en iyisi kavgayı suya çekmek" diye içinden geçiren II.Abdullah o dakikadan sonra uçan ve döner tekmelerine ara verdi ve Camit'in kendisine saldırmasını sağladı. Camit elinden geldiğince bir şeyler yapsada hiçbir hareketi hedefi bulmuyor; II.Abdullah muhteşem refleksleri ile kaçıyordu. II.Abdullah'ın savunma taktiği ile kavga devam ederken bir anda kendilerini dünyaca ünlü K.Ören şelalerinin önünde buldular.

II.Abdullah hemen şelalenin içine girdi ve Camit'den bir hamle bekledi. Camit sert bir sağ tekme çıkarttığı an II.Abdullah suya daldı ve sol Camit'in sol ayağını yakalayıp suya batırdı. Daha sonra yaklaşık bir saat kadar Camit'in kafasını suya sokup sokup çıkartıp " Boğuyum mu lan?" şakası yaptıktan sonra zavallıyı bıraktı.

Top vs Arpat (yarı final)

Dövüş başlamadan önce Arpat sakin şekilde sağa sola bakarken, Top'un gözlerinden bildiğiniz alevler fışkırıyordu. Gong sesi ile birlikte Arpat'da havaya girdi ve kavga başladı. Bir önceki turda ikisi de rakiplerinin maçlarını izlediği için temkinliydiler ta ki Arpat, Top'un göğsüne tekmeyi geçirene tek.

Top aldığı darbe ile deliye döndü ve kollarını ve bacaklarını kontrolsüzce ama bir ahenkle, bir biçerdöver gibi sallayarak Arpat'a üst üste darbeler geçirmeye başladı. Arpat kendini yerde bulduğu an korktuğu başına gelmişti; artık dövüş, yer dövüşüne dönmüştü. Top'un gözü öylesine dönmüştü ki; parmaklarını Arpat'ın gözüne sokarken bir yandan da şah damarını ıssırmaya çalışıyordu. Baktılar ki Arpat ölecek hakem kararı ile kavgayı Top kazandı.

Müsabaka bittikten sonra Top'un " 28 Şubat'ın sorumluları ile hesaplaşılmalı" diye bağırması ile herkes bu kontrolsüz gücün kaynağı olan öfkeyi anladı.

Mu vs Camit

Mu'nun en önemli özelliği ayaklara yere sağlam basan bir solak olmasıydı. Camit'in ise kolları ve bacakları çok uzundu ve çok çevikti. Dövüş herkesin beklediği gibi heyecanlı başladı. Mu'nun kötürüm edici sollarından Camit güzelce kaçıyor, Camit'in sakat bırakıcı yumruk ve tekmelerini Mu blokluyordu. Kavganın ne zaman biteceğini ve kimin kazanacağını kimse sezemiyordu.

Yarım saat yeni geçilmişti ki bir anda Mu durdu. Camit arada birkaç yumruk geçirdi ama Mu'da hiçbir reaksiyon yoktu.Camit'de duraksadı ama sonra kazanması gerektiğini anımsadı ve Mu'yu gerektiği kadar dövdü. Mu'ya ne olduğunu ise maçtan sonra kankası Ilık açıkladı;

"Süre uzadıkça olay Mu için anlamsızlaşır. Muhakkak ' Ben ne yapıyorum, neden buradayım?' diye düşünekalmıştır"

Şopar vs II.Abdullah

Jackie Chan ve Bruce Lee kavga etse nasıl olur diye hep düşünmüşümdür. Bu dövüş hayalimdeki imkansızın izdüşümü gibiydi. Kavga için yaratılmış iki insan, iki muhteşem vücut; uçan tekmeler, döner tekmeler, adukatler, hedukenler... Öyle ki atılan yumruklar havayı yarıyor 'vijt, vijt' diye sesler çıkartıyordu. Dövüşün belirli dakikalarında ikisi de zıplıyor ve mücadeleye havada devam ediyorlardı. Geçen on beş dakika boyunca II.Abdullah'da Şopar'da bir yumruk dahi almamıştı.

İki dakika ihtiyaç molasında esnaf zihniyetli insan Şopar, II.Abdullah'ın yanına gitti ve

" Kanka dükkanı boş bırakmaya gelmez, bizim kavga en az on gün sürer. İlk vuran kazansın" dedi. II.Abdullah da kendinden emin bir gülümseme ile başını salladı.

Moladan sonraki ilk saniyeydi. Şopar derinlerden II.Abdullah'ın alnına doğru bir sol kroşe çıkarttı. O an nefesler tutulmuş, zaman yavaş akıyordu. Şopar yumruğu hedefi bulursa kazanacaktı. II.Abdullah'da tehlikeyi sezdi ve alnına doğru gelen kroşeye kafa attı.

Şopar'ın sol el tarak kemiği un ufak oldu. İlk kim vurdu tartışmasına hiç girilmedi.

Ilık vs Top

İlk tur kavgalarının belki de en denk mücadelesiydi; Ilık ve Top. Dövüşün başladığı ilk beş dakika boyunca ilk hamleyi yapar gibi yaparak birbirlerini tarttılar. Sonra aynı anda ikisi de birbirlerinin sol gözüne sağ yumruklarını indirdiler ve kendi yörelerinin motiflerini taşıyan upuzunun küfürler ettiler.

Kavga bu dakikadan sonra daha çok güreş ve boğuşmaya döndü. Birbirlerinin kulaklarını ıssırdılar, burunlarını parmakladılar, kıçlarını çimdiklediler. Bir kavgada yaşanabilecek tüm çirkinlikler yaşandı.

Yerde geçen o iğrenç mücadelede Top bir adım daha iler gitti ve Ilık'ın yumurtalıklarını sıktı. Ilık'da aynı hareketle Top'a cevap verdi. Ellerinde rakiplerinin yumurtalıkları, kıpkırmızı suratları ile birbirlerine bakıyorlardı. Ilık bir süre sonra mantıklı düşünmeye başladı. Bu mücadelede Top'un kaybedeceği bir şey yoktu ama onun kaybedeceği çok şey vardı. Gözyaşları ileTop'un topları bıraktı ve "Pes", dedi.

Arpat vs Jet

Jet her zaman en şansızımız olduğunu çektiği kura ile birk ez daha gösterdi. Arpat, Jet kavgası hüzün ve kan doluydu.

Arpat her ne kadar naif ve şakacı bir adam olsa da iş kavgaya gelince kendinden geçiyor, kontrolünü kaybediyordu. Daha ilk saniye Jet'in alnına çaktığı iki yumruk zavallıya yıldızları saydırttı. Asvalta yapışan Jet sinirle yerden kalktı ama kalkmamalıydı.

Yerden yeni kalkan Jet'in üstüne Arpat atladı ve gözüne gözüne üç ya da dört yumruk indirdi. Jet elleri ile yüzünü kapatmaya çalışınca da saçlarından tutuarak kafasını yere vurmaya davem etti. Yaklaşık ikinci dakikanın sonlarında Arpat biraz pişman biraz şaşkın; donuk gözlerle sağa sola bakıyordu. Jet ise baygın şekilde yerde yatıyor ve kulağından kan geliyordu.

11 Ocak 2012 Çarşamba

Osman - Orhan

Lise sona giden Osman ve Orhan Fizik öğretmenlerini tekme tokat dövmüşler, ifadeleri;

Osman: Sabah okula her günkü gibi zamanında geldim. Arkadaşlarla muhabbet ederken Fizik öğretmeni Naim Kulaksız üzerimize yürümeye başladı ve bana tokat attı. Tokattan sonra tekme ve yumrukla vurmaya başladı. Okulda olduğumuz için elimi kaldırmadım ama çok öfkelendim. Neden dayak yediğimi sorduğumda, "Sen ne bok yediğini iyi biliyorsun şerefsiz" dedi. "Ben bir şey yapmadım hocam" dediysem de dinlemedi ve bana vurmaya devam etti. Sonra anneme sövdü ve "Seni disipline vereceğim" diyerek uzaklaştı. Aldığım darbedelerden dolayı sinirlerim kalktı ve derslere girmedim; biraz dolandım ve öğlen eve gittim. İkizim Orhan bendeki tersliği fark etti ve konuştuk. Sonra okul çıkışında Fizik öğretmeni Naim Kulaksız'ı takip ettik ve saldırdık. Onun bana vurduğundan daha az vurduk. Ben de kendisinden şikayetçiyim.

Orhan: Olay günü bademcik ameliyatı olduğum için evde istirahat ediyordum. Öğlen vakti kardeşim Osman eve yüzünde kızarıklıklarla gelince bir tatsızlık olduğunu anladım. Konuştuğumuzda Fizik Öğretmeni Naim Kulaksız'ın durup dururken kendisini dövdüğünü ve annemize küfür ettiğini söyledi. Bunu duyunca benim de sinirlerim bozuldu. Okul çıkışı Naim Kulaksız ile konuşmak için gittiğimizde saldırgan tutumunu sürdürdü. Zaten üzerimde aileme karşı yaptıkları olduğu için kendisine saldırdım ve vurdum.

Naim Kulaksız: İki gün önce gittiğim bir eczanede Orhan ya da Osman'dan biri ile sonradan geldiği halde sıramı gasp ettiği için tartıştık. Osman ya da Orhan bana hakaretler etti ve itip düşürdü. İnsanlar araya girdiler ve Orhan ya da Osman kargaşadan istifade edip kayboldu. Sabah okula gittiğimde Osman ya da Orhan'ı görünce sinirlerime hakim olamayıp saldırdım ve dövdüm. Hiçbir şekilde hakaret etmedim.

Günün akşamında okuldan çıkınca da Osman ve Orhan arkamdan " Hoca! Hoca!" diye bağırdılar. Dönüp bakınca şaşırdım, karşımda ikiz kardeşler vardı. Okula yeni atandığım için ikiz olduklarını bilmiyordum.

Bana eczanede ve okul çıkışında saldıran kardeşten iki kez; okul çıkışı saldıran kardeşten bir kez şikayetçiyim.

10 Ocak 2012 Salı

Çay

Öpüştük... Öpüştük... Öpüştük... Önce o başlattı, dilini dilime doladı; asla sevemedim bunu, zevk alamadım ama oyunbozanlık da yapmadım. Dillerimiz iki beceriksizin tango yapması gibi sarıldı ve çarpıştı. Uyumla harmanlanmayan tutku ne biçimsiz ve kekremsi bir şeydi...

Sonra dillerimizi dinlendirdik, dudaklarımız devam etti. Telefon çaldı, dudaklarımızı ayırmadan gözlerimi açtım ve baktım. Arayan yengemdi. Yengem beni ilk kez arıyordu, bense onu hiç aramamıştım. Normalde bu şartlarda telefonumu açmam ama dudaklarımın dinlenmesi gerekliydi. Son bir tutkulumsu öpücük verdim ve telefonu açtım.

"Efendim yenge?"
"Güral?"
"Efendim?"
"Dayını kaybettik."
"Başımız sağolsun, evde misin?"
"Evet"
"Hemen geliyorum"

Apartopar yola çıktım. Yolda dayımı düşündüm, dudağımdaki ruj kalıntılarını yaladım, dudağımı kazağımın koluna sildim. Ağzımda manasız bir çay tadı vardı ama ben bu gece hiç çay içmemiştim ki...

9 Ocak 2012 Pazartesi

pazartesi - Kim Jong İl

Geçenlerde aldığım bir haber kalbimi derinden sızlattı pazartesikolikler. Kuzey Kore lideri, aziz dostum, muhterem arkadaşım, golf kankam, badim, Kim Jong İl vefat etmiş. Daha son konuşmamızda ölümsüzlüğü bulacağından bahsederken o tatlı gülümsemesi, pembe yanakları ile nasıl da sempatikti. Hep büyük hayalleri oldu, zergüzeşt bir kalbi, umutları vardı. Işık onunla olsun.

*Şiddete meyilli olmalı.
*Kapalı yüzme havuzu olmalı.
*Kırgızca, Boşnakça, Makedonca ve Kuzey Koreceyi aksansız konuşmalı.
*Fırsatları, oportunist demesinler diye değerlendirmemeli.
*Etrafına ışık saçmalı.
*İlk adımı o atmalı.

Şimdi de yerine babası gibi sempatik, koçyiğit bir delikanlı olan Kim Jong-Un'cuğum gelmiş. Belki bilmezsiniz sıpanın isim babası da benimdir. Hiç unutmam bir K.Kore ziyeretimde kadınlar isyan etmişlerdi de ben merkez binaya çıkıp " Sakın" demiştim de isyan durulmuştu. Merhum, gözlerime bakıp "Abi bir daha sen gelme, ben size geleyim, hep olay çıkıyor" demişti. Şimdi ben kiminle golf oynayacağım ya.

7 Ocak 2012 Cumartesi

dangul dungul

Nato kafa nato mermer demek, bildiğimiz öküz yani. Danagul dungul, hödük müdük bir bir insan. Angut gibi. Şu kafası az basanlardan, hani ilkokulda çarpım tablosunu bir türlü ezberleyemeyenlerden. Algısı zayıf olduğu için uzun cümleler kurduğunda kafası karışıp gülümseyen tiplerden. Televizyondaki kamera şakalarına katıla katıla gülenler gibi. Aynı şakayı elli kez yap, ellisinde de aynı reaksiyonu veren modelde.

1 Ocak 2012 Pazar

E.T.Ş (evlilik teklifi şirketi)

program 25.

Biz her ne kadar 'batılılaştık, yüzümüzü avrupaya döndük, muhasır medeniyetler seviyesine ulaşmak üzereyiz' diye ötsek de gerçek şu ki; hala gayet doğulu, örf, adet, amane gibi şeylere önem veren insanlarız. Örf, adet gibi şeyler güzel olsa da bunun tadının kaçtığı noktaya töre denir. Bu programımızda da töreyi temel alıyoruz.

Siz şimdi içinizden diyorsunuzdur ki, " Biz erkeğiz, töre kızları bağlar". Evet öyle bir önyargı var ama töre herkesi bağlar, zolar, acıtır ve kasar.

Planımızın ilk aşamasında sevgilinize memleketinizdeki saçma sapan uygulamalardan bahsediyorsunuz. Profesyonel antrapolog arkadaşımız size dünyanın dört bir yanından seçilmiş süzme adetlerden bir sunum hazırlayacaktır. Bizde amca kızı evlenilmeden evlenilmezden tutun, süt kardeşlerin çocukları otomatik olaran beşik kertilire kadar; bizde cenaze dik gömülürden tutun, düğünde herkes burma bilezik takara kadar bir sürü gelenek görenekten bahsediyorsunuz. Sevgiliniz bu garip adetlerden inceden tırssa da güzel yönlerini bastıra bastıra anlatarak bu problemi çözeceğinize inanıyorum. Özellikle biz de gelin ve damat balayını Puketh Adalarında bir ay yapar derseniz her kız diğer abukluklara katlanacaktır.

Planımızın diğer aşamasında müstakbel eşinizle ile bir kafede ya da bir restorantta otururken bir anda gergin ve korku dolu bakışlarla " Aşkım, saklan saklan bizim köylüler seni görmesin" diyerek heyecan vereceksiniz. Rolümü nasıl oynarım diye telaşlanmayın profesyonel oyuncu arkadaşlarımız size bu konu hakkında da eğitim vereceklerdir.

Kız arkadaşınız şaşkınken profesyonel oyuncu arkadaşlarımız size sözde bir baskın düzenleyecek ve " Bizde töre nettir, bir kızla başbaşa yemeğe çıkmışsanız evlenmek zorundasın, aksi takdir seni öldürmek zorunda kalarız ve bunu kimse istemez" diyerek ellerindeki oyuncak silahları başına doğrultacaklardır. Sonra ikinizin fotoğrafını çektikten sonra sevgilinize dönerek.

"Lütfen heyecanlanmayın hanımefendi, törelerimiz sadece bizim köylüleri kapsar, sizin kılınıza zarar gelmeyecektir; mutlu günler, aydınlık yarınlar dilerim" diyerek ortamı terkedeceklerdir.

Eğer eş adayınızda az da bir vicdan varsa ve sizi biraz dahi seviyorsa, sizinle evlenir. Bu dakikadan sonra size düşen tektaş yüzük ve çiçek eşliğinde romantik bir evlilik teklifinde bulunmak. Eğer isterseniz ücreti karşılığında bu organizasyonu da hizmetlerimize ekliyoruz.

Yalnız Başına Söylendiği Zaman Bile Alkış Alan Kelimeler

*Nazım Hikmek
*Galatasaray
*Fener
*Beşiktaş
*Sivaslıyım
*Adanalıyım
*Elazığlıyım
*Erzurumluyum
*İzmirliyim
*Karşıyakalıyım - otuzbeşbuçuk-
*Atatürk
*Ne mutlu türküm diyene!
*Cumhuriyet
*İlke ve inkilaplar

pazartesi - donörlerim

Sessiz ve derinden yürüttüğüm araştırmalarım sonucunda, haftalar önce kanalizasyonu patlatıp dışkımı çalan şebelenin amacını çözmüş bulunuyorum sizi gidi pazartesiciler sizi. Böyle bir saçmalığın altından yine size yaraşır bir sapanlık çıktı. Yine de iyi niyetiniz için teşekkür ederim.

*Benden gizlediği ve gizlemeye devam edeceği illegal bir hayatı olmalı.
*Kedi kadın kostümü yakışmalı.
*Hayali bir arkadaşı olmalı.
*Elinden her iş gelmemeli.
*Güldüğü zaman gözlerinin içi gülmeli.

Dışkımdan elde ettikleri DNA'm merkezli bir oluşum oluşturulmuş. Eğer bir gün organ nakline ihtiyacım olursa diye uyumlu organ sahiplerini belirlenmiş ve yüzde yüz uyumlu olanlar arası bir uluslararası çamur güreşi turnuvası düzenlenerek birinciler donör olarak seçilmiş. Olası bir rahatsızlanmam durumunda şu an hazır15.623 böbreğim, 58.669 kalbim, 889.642 akciğerim, akciğer sayımın iki misli korneam ve van gölünün kapasitesi kadar kanım hazır. İyi güzel düşünmüşsünüz ama iki şey eksik gibi geldi bana, biri beyin...