30 Eylül 2011 Cuma

reklamlar

Duşta şarkı söyleyen çocuk: 14 dakika

Ağzıyla araba motoru sesi çıkardan adam: 13 dakika

Kulağıyla tır çeken kareteci: 12 dakika.

Sınıf arkadaşlarını kalaylayan sınıf başkanı: 14 dakika.

Hepsi 15 dakikalık şöhret haklarını doldurdu.

Niğde gazozu her zaman şöhret.

ikiz - nefret

“ Senden nefret ediyorum.”

“ Evet, kendinden nefret ediyorsun.”

29 Eylül 2011 Perşembe

Çiçekçiye girdim ve

Çiçekçiye girdim ve " Çok ciddi düşünmediğim, hatta beni katapulaya getirip sevgili yapmış, kalbini temiz varsaydığım bir kızla el ele yürüyoruz; durumu ifade eden 40 - 50 lik bir arajman yapar mısınız?

Bir de kapının önündeki 2005 model sol arka kapısı değişmiş clio kaç gül eder?"

28 Eylül 2011 Çarşamba

E.T.Ş (evlilik teklifi şirketi)

Program 19.

Babasının kızı dediğimiz model bir kız arkadaşınız varsa bu program tam size göre. Eğer sevgiliniz erkek kardeşi yoksa ya da erkek kardeş futbolla ilgilenmemişse babasını mutlu etmek için fıtratına aykırı olarak küçüklüğünden bugüne futbola ilgi duymuş ve babasının takımını tutmuştur. Bu modeldeki kızlar futboldan gerçekten iyi anlarlar ve futboldan anlamayan bir erkeğe ilgi duymaları imkânsızdır.

Şirket olarak bu programımızda sizi eski profesyonel futbolcu arkadaşımız tarafından önce teorik sonra da sahada bir eğitimden geçireceğiz. İlerleyen aşamalarda müstakbel eşinize futbol hakkında bildiklerinizi anlatırken bunu desteklemek için birkaç iddia kuponu tutturmanızı sağlayacağız. Tabiî ki kupon ücretleri tarafınızca karşılanacaktır.

Planımızın ilerleyen aşamasında sevgilinizin tuttuğu takımın formasının o takımın futbolcuları tarafından imzalanmış bir tanesini sevgilinize hediye edeceğiz. Oyuncuları nerden bulacağız diye düşünmeyin. Uzman grafolog arkadaşımız tarafından imzalar birebir taklit edilecektir.

Eş adayınızı izlemek için çağırdığınız; uzman dublör futbolcu arkadaşlarımız tarafından hazırlanacak olan düzmece bir halı saha maçında atacağınız beş gol, dört asist ile sevgiliniz size karşı büyük bir sevgi ve hayranlık duyacaktır.

Planımızın son aşaması elbette ki evlilik teklifi aşaması; bu aşamada sevgilinizin tuttuğu takımın kazanma ihtimali yüksek bir maça beraber gideceksiniz. Tribünlerde profesyonel taraftar arkadaşlarımızla beraber bir marşı sizin aşkınıza uyarlayacak ve ellerinizde “ ….. benimle evlenir misin?” yazılı bir flama açacaksınız. Tabiî ki tektaş ve çiçek desteği ile müstakbel eşinizin, eşiniz olması an meselesi olacaktır.

kafir gülümseme

1.

Bugünden yirmi bir tam yıl önceydi. Ben dokuzumu yeni doldurmuştum, o ise otuzunu dolduralı baya olmuş gibiydi. Babamdan daha büyük durmasa da babama ağabeylik taslar bir havası vardı. Benim yanımda, annemim yanında, başkalarının yanında babama abuk subuk laflar eder, babamı adam yerine koymazdı. Yaramaz adam, ezik, kibrit, kadın beyinli, dangon gibi saçma sapan lakaplar takar, aşağılardı. Babamsa gerçeği söylemek gerekirse kafası az çalışan, ezik bir adamdı ama kalbi kötülükle dolu değildi. Büyük günahlardan sakınır, küçük günahlardan kaçınır; kendi halinde yuvarlanır, çarpa çarpa, giderdi.

Yirmi bir yıl önce bugün kahveye babamın yanına gitmiştim, doğum günümdü. Giriş katının altındaki izbede, sigara dumanlarının pusunda, hesabına okey oynuyorlardı. Oturdum “ Ne içersin?” dediler utandım, sustum; o garsona bağırdı ve “ Bir sarı çek” dedi ve fantam geldi. Pipetten yavaş yavaş fantayı çekerken bazen birazını içeri üflüyor, pipetin içindeki sarının aşağı yukarı hareketini izliyordum. Oyun kaç kaç, kim kazanıyor umurumda değil ki; kavga koptu. Babam yanlışlıkla yere okey atmıştı ve taşladığı adam okeyi kaptığı gibi bitmiş ve oyunu kazanmışlardı.

Oyunu kaybettikleri gibi delirdi şerefsiz; bağırıp, çağırıyordu.

“ Oyunu takip etsene! Bir okeye bile sahip çıkamıyorsan neden oynuyorsun bu oyunu! Hep senin altındaki adam bitti. İki saattir masadasın sadece bir gösterge gösterdin. Senin yüzünden ödediğim kaçıncı hesap bu? Kendi yetmezmiş gibi oğlunu da getiriyor”. Söyledikleri hırsını kesmemişti. Ayakkabısını çıkarttı ve masaya koyup,

“ Aha şu ayakkabı senin yerine oynasa bir fark olmazdı. Şu ayakkabıdan farkın yok!” Kazanan arkadaşlarının yüzlerinde kafir bir gülümse vardı, babam ise başını öne eğmiş susuyordu. Sonra o kalktı ve hesabı ödedi, üçümüz hiç konuşmadan yola koyulduk. Günün gerisinde nereye gittik, ne yaptık hatırlamıyorum ama o günkü babamla yaşadığımız ezikliği hiç unutmadım.

2.

Hayat bana da herkese davrandığından farklı davranmadı. Zaman aktı, büyüdüm ama o masaya konan ayakkabının izini silemedim. Ne zaman karneme zayıf gelse o masaya konan ayakkabının görüntüsü belirdi zihnimde. Ne zaman halı sahada maç kaybetsek yine o ayakkabıyı gördüm. Terk edildim, aldatıldım, boynuzladım, başarısız oldum; hep o ayakkabı, hep o ayakkabı. Atamadım zihnimden, silemedim. Onu unuttum; onun yüzünü, soyadını unuttum ama masaya koyduğu ayakkabıyı unutmadım.

Sonra iş aradığım bir gün onu gördüm, sallanarak zor yürüyordu. Yanına gitmeye korktum, çekindim ama anlayamadığım, anlatamadığım bir güç beni itti ve gidip ateş istedim. Çakmağı cebinden çıkartıp bana verirken yüzüme birkaç saniye baktı ama tanıyamadı. “ Eyvallah amca”, dedim ve yanından gider gibi yapıp takip ettim. Karısı ile beraber yaşıyor; evden kahveye, kahveden eve mekik dokuyordu. Eskisi gibi ters bir adamdı ama tersi eskisi kadar pis değildi, azarladığı kahveci çırağı yüzüne pis pis güldü ve çayını bırakıp gitti. Sonra okeye oturdular. İki genç çocuğa karşı bunlar iki yaşlı başlı adamdı. Genç çocuklar, bunları tertemiz yendi ve hesabı ödetti. Oyundaki ortağı da sinirle yerinden kalktı ve “ Bir daha senle oynamam, gitmiş kafan, taş takip edemiyorsun” dedi.

Zaman, intikamımı almıştı.

Bugün doğum günüm. Uzun zamandır düşünmediğim onu düşünüyorum ve kâfirce gülümsüyorum.

25 Eylül 2011 Pazar

pazartesi - çağın vebası

Her sene modern tıp literatürü değişir ve yeni hastalıklar ortaya çıkar pazartesi müptelaları. Hastalıkların insanlar için bir şans olabileceğini her zaman düşündüğüm için bu listeyi her sene takip ederim. Bu sene tam 707 yeni hastalık peydah olmuş ve işin canımı yakan kısmı bu hastalıkların 412’si direk 146’sı dolaylı geri kalan 169’u ise manasız şekilde bana bağlanmış.


· Avrupa birliği uyum yasalarına uymamalı

· Renkli, dalgalı nevresimler kullanmamalı.

· Bana nişan, nikah yüzüğü taktırtmaya uğraşmamalı.

· Fair play dışına çıkmamalı.

“Bu hafta liste çıkmadı” hastalığı çağın vebası olarak adlandırılıyor. Zavallı bazı kadınlar liste yayımlanmadı sanıp hayatın manasını kaybediyor ve daha sonra intihardan, konu ile ilgili sanat eserleri vermeye varıncaya kadar tepkiler veriyorlar. Karşısına listeler konduğunda bile inkara giden bu zavallıların tedavisi ise henüz bulunamadı. Sizden ricam bu meczupları hoş görelim.

24 Eylül 2011 Cumartesi

güvenilmez - 3

57. İkinci el araba satıcılarına güvenemezsin. Adamın işi dış görünüşü değiştirip insanlara kakalamak.

58. Kapı kapı dolaşan pazarlamacılara güvenemezsin. Adamların işi yalan ve dolan.

59. Eski sevgilisinin başına kötü bir şey gelince sevinen adama güvenemezsin. Anılarına saygısı olmayanın gününe de saygısı olmaz.

60. Fincanda çay ikram eden birine güvenemezsin. Usul erkan bilmeyen yarın öldüğüne pamuğu ağzına tıkar.

61. Uzak doğu sporlarına merak salıp daha sonra; yeşil kuşakta bırakmış birine güvenemezsin. Böyleleri asla yolun sonuna varamaz.

62. Hayatı boyunca hiç yalan söylememiş birine güvenemezsin; nasılsa söyleyecek, haşa peygamber mi ulan?

63. ramazan k.’ya güvenilmez; kime özeniyorsun da soyadının tamamını değil de bir harfini kullanıyorsun? Kimden korkuyorsun da soyadını gizliyorsun?

64. Daktilo ile yazı yazan birine güvenemezsin. İyi ki yazı yazıyorsun; konu komşu ‘ çat çat” seni dinlemek mi zorunda? Artist!

65. Ampul değiştirirken sigortaları kapatan birine güvenemezsin. Önlem almaktan iş yapamaz bunlar.

66. Trinidad&Tobago’lu birine güvenemezsin. bu isimli ülke mi olur?

67. Afla hapisten çıkmış birine güvenemezsin. Bu insanlarda “ Nasılsa ben yırtarım.” Düşüncesi hakimdir.

68. Pentatlon yapan birine güvenemezsin; ayran gönüllü ve hiperaktiflerdir.

69. Popçuların fun klübü üyelerine güvenemezsin. Hayran insan potansiyel tehlikedir, bir de popçuya hayransa, maazallah.

70. Aslan terbiyecilerine güvenemezsin. Ne malum aslanın terbiyesini bozup sana saldırtmayacağı?

71. Güzellik kraliçelerine güvenemezsin. bir yıllık hükümranlık insanın psikolojisini alt üst eder. En acısı da tacı devretmek olsa gerek.

72. Hiç nikah şahidi olmamış birine güvenemezsin. Bir insanın hiç mi kankası olmaz. Kankaları evlenmeyen insanlarda bir ayrı tehlike teşkil eder.

73. Astronotlara güvenemezsin. gereksiz cesur olurlar.

74. İllüzyonistlere güvenemezsin. Tavşanın nerenden çıkacağı hiç belli olmaz.

75. Üçüzlere güvenemezsin; ikizlerden bile tehlikelidirler. Dördüz gördün mü kaç zaten.

76. Sigarasının izmaritini yere atıp üzerine basmayan birine güvenemezsin. Başladıkları işin sonunu görmek istemeyen tiplerdir bunlar.

77. Pasaportu olmayan birine güvenemezsin. Dünyayı türkiyeden ibaret sanan biri tehlikeli olabilir.

78. Pasaportu olmayan birine güvenmezsin. Kaçış planı olmayan biri, kaçmayı arkasına bakmadan koşmak sanır.

79. Çocuğunun her istediğini alan anne babalara güvenemezsin. Küçük dünyalarının kralı olmaya çalışan zavallı hayalperestlerdir onlar. Yetiştirdikleri akvaryum balığı hiç açık denize çıkmayacak sanırlar.

80. Bakkalda ekmeği gözüyle değil, eliyle seçen birine güvenemezsin. En iyisini elde etmek için başkasının sağlığını umursamayan, seni mi umursar?

81. Okey oynarken göstergeye çok sevinen birine güvenilmez. Emek vermeden kazanmaya çok sevinen biri, emeğin değerini bilemez.

82. Bas – en kalın erkek sesi – birine güvenemezsin. Bunlar fısıldayamaz.

83. Annesi, ilkokul öğretmeni olan bir erkeğe güvenemezsin. Rol model çakışması tehlikeli sonuçlara yol açabilir.

84. Spor ayakkabısını çorapsız giyen birine güvenemezsin. Ayak kokusundan çekinmeyen hiçbir şey çekinmez.

85. Rüyalarını herkese anlatan birine güvenemezsin. Ağzı kalabalık olurlar.

21 Eylül 2011 Çarşamba

kan lekesi

" Tüm duvarı boyayın ama şurada ki leke kalsın."

" Neden abi?"

" O leke duvara attığım yumruktan kalan kan lekesi, anısı büyük. Orası kalsın."

teyze çocukları

“ Evlenemeyiz sen teyzemin oğlusun”

“ Saçmalama! Senin annede teyze oğluyla, babanda hala kızıyla evlenmedi mi? Bu bir bahane olamaz.”

“ Çocuklarımız sakat doğar.”

“ Allah’a şükür sende, kardeşlerinde sağlam. Boş laf bunlar. Eskiden televizyonda dönerdi öyle saçma reklamlar, bak şimdi kaldı mı?”

“ Annemle, annen ikiz; genleri, DNA dizilişleri hemen hemen aynı. Seninle ben babaları ayrı kardeşler kadar birbirimize benziyoruz. Zaten ben de seni hep kardeş olarak gördüm.”

“ Olur, olacak! Peşini bırakmayacağım.”

ikizlerle evlenen ikizler

Başka ikizlerle evlenen ikiz kardeşler. Sanki küçüklüklerinden, bebekliklerinden beri aynı kıyafet giyip, saçlarını aynı şekilde kestirip, taramaya zorlanmalarının bir sonucu gibi.

İkizlerden biri her zaman diğerine nazaran daha sosyal, atak, dışa dönük, girişkendir. Bu daha sosyal olan ikiz, evleneceği ikizlerden kendi gibi daha sosyal olanı mı yoksa daha çekingen olanı mı seçer?

somalili ikiz bebek

Bir Somalili anne ikiz çocukları var ve biri açlıktan ölüyor. Kadın bebeğinin öldüğünü gizliyor ve yaşıyormuş gibi yatağında saklıyor. Böylelikle devletten – devlet ya da yardım kuruluşu, bilemiyorum- iki çocukluk yardım alacak ve yaşan bebeğini doyurabilecek.

ve öpüşürler

ve öpüşürler....

- hani ilk sevgilin bendim?
- sensin bunu nereden çıkarttın?
- ilk kez öpüşür gibi öpüşmüyorsun. sanki daha önce öpüşmüş gibisin.
- Bunu nasıl anlayabilirsin ki?
- Daha önce, birçok kez; daha önce hiç öpüşmemiş kızla öpüştüm.

savaş hakkında son harfle başlamalı serbest çağrışım

Kont – tank – komutan – nizamiye- erbaş – şarapnel – lav silahı – ızdırap – parça tesirli bomba – Atatürk – kara kuvvetleri – istiklal – lokomotif – firavun – nara – ateşkes – sırpsındığı – ırak – kör – rakip – pers- sodyum – morg – gazi – intihar – roket – tuğra – albay – yarbay – yakarış – şehit –tüfek – kolordu – uranyum – manga – asteriks – siper – radar – revolver – ridaniye –enver paşa – ayak kokusu – uşi – idam mangası – ırk – komando – ordu – uzlaşma – antlaşma – ateş – şark – kan – nedenyahu – umut – top – patriot- tanksavar – rakam – mermi –insan – nam- mareşal – lord – dük – kamuflaj – jandarma – Azerbaycan – normandiya – azap- polis – sas komandosu – uğultu – uçak – konserve – emir komuta zinciri – intikam – musolini – it dalaşı – ıslahat – taramalı tüfek – karartma – ajan – nişan.

19 Eylül 2011 Pazartesi

tek kurşun dört delik

“ Tek kurşun dört delik nasıl olur?”

“ Nasıl olur abi?”

“ Düşün biraz.”

Zaman biraz akar

“ Bulamadım, nasıl olur?”

“ Bacağını yandan vurdum; kurşun sağ diz altından girdi, çıktı, sol diz altından girdi, oradan da çıktı”

18 Eylül 2011 Pazar

pazartesi - sinek valesi

Geçenlerde öğle yemeğinde ne yesem diye düşünüyordum ki kapı zilim acı acı çaldı değerli pazartesi müptelaları. Pişti, poker, papaz kaçtı ve king oyuncuları federasyonundan gelmiş; bıyıklarının uçları sararmış, dökük saçlı üç amca, “ Selamın aleyküm yiğenim”, dediler ve içeri girip ” Varsa bir çayın içeriz” dediler. Şoku atlatmam yarım saatimi aldı.

  • Üzerinde kocaman marka logoları olan kıyafetler giymemeli.
  • Küçük, neşeli sabıkaları olmalı.
  • Araba kullanırken yollardan şikâyet etmemeli.
  • Kedilere alerjisi olmalı.

Salondaki masanın birer kenarına oturdular, ben de oturdum. En yaşlı olan cebinden bir deste çıkarttı ve “ Yiğenim sana bir sorum var; sinek mi, maça mı, karo mu, kalp mi?” dedi. Malum şaşkınlığım sürüyor “ Sinek dayı” dedim. Dayı “ Tamamdır, artık Türkiye’deki tüm kahvelerdeki iskambillerde sinek valeye senin resmini koyacağız, bizi kahveden oyuna beklerler, çayını başka zaman içeriz”, dedi ve gittiler...

16 Eylül 2011 Cuma

Kuran kursunun üzerinde oturan tanrıtanımaz teyze

Kuran kursunun üzerinde oturan tanrıtanımaz teyze

*ayakkabılarınızı içeri alın

*sessiz olun

*izmaritleri yere atmayın

*simitçi sizin için geliyor, söyleyin bahçede durmasın.

*çocuklar çok ses çıkartıyor

Hep bunları diyor… beyaz dağınık ve gür saçları ile camdan sarkarak. Aşağıdan bakınca evinin duvarındaki iki resim gözüküyor. İki büyük, siyah beyaz erkek resmi. Ayrıntılar seçilmiyor.

gözlük

Göztepe’nin en o gece en lacivert evinde doğmuştu kötülük. Gözeneklerinde kan vardı, derisi mosmordu ve bağırışlarındaki “ınga” dilimizdeki karşılığıydı özgürlük. Gözlerinin karasından okunuyordu ki kaderiydi öksüzlük.

akrişimsi

Cenk eden süvariler ve yaldır yaldır koşan atlar.
Ellerinde kan var, tütün var, umut var; aşk var.
Yok olmuş, durmuş nefesler; kurumuş canlar.
Dağılın, bre kafirler Türk askeri geliyor.
Ananızın a.ınında kan almaya geliyor.

küfür

adam hakkındaki duydularımı uzun ve bol tamlamalı küfürler ifade ediyor. yine de kendimi tutamayarak adama şerefsiz diyorum.

daha da ateşlendim şimdi, şerefsiz demeyecektim. eksik kaldı ve kanım kaynıyor. biraz da paraya küfredeyim. paraya küfretmek günah mıdır? değildir bence.

11 Eylül 2011 Pazar

pazartesi - first ladyler

Sabah sokağımda alışılagelmemiş bir hareketlilikle uyandım pazartesicililer. Makam araçları, güvenlikler, siyah takım elbiseli adamlar… Noluya ya, diye içimden geçiriyordum ki kapı çaldı, içeri acayip acayip giyinmiş bir grup yaşlılık sınırında kadın girdi. Birkaç dakika birbirimize boş boş baktıktan sonra bir tanesi okuma gözlüklerini taktı ve çantasından çıkarttığı bir kağıdı okumaya başladı.

  • Çarşafları ben yatakta uyurken beni uyandırmadan değiştirebilmeli.
  • Beni uyandırmadan bana masaj yapmalı.
  • Otobüs yolculuklarında çay ya da kahve içmemeli.
  • Ördek gibi dışarıda yüzmemeli.
  • Islak mayo ile oturmamalı.

First lady’ler odası başkanıymış teyze. Benden istekleri listelerimin birinde “ first ladylik deneyimi olmalı” yazmammış. Etrafa baktım, ev biraz dağınık; çamaşır, bulaşık birikmiş. Hepsi ayaklandı ve evi güzelce temizlediler, iş bitince de çıktılar. Hatta Belçika first lady’si banyoya saklanmış. İki gün sonra fark ettim.

5 Eylül 2011 Pazartesi

pazartesi - uganda çok garip memleket

Geçenlerde bizim sokakta alışılagelmemiş bir hareketlilik vardı pazartesimania sahipleri. Tüm sokak boyunca garip garip beyaz boyalar sürülmüş, üstsüz zenci kızlar dizilmiş “ höblele höbölele” tepiniyorlar. Ayı gibi bir adam da en önlerinde duruyordu. Elinde de altın bir anahtar. “ Hayda!” dedim ki adam anlatmaya başladı.

  • Uyuyan insana şaka yapmamalı
  • Mayomu asmayı sorun etmemeli.
  • Aklına gelen fikirlere güzel proje isimleri takmalı.
  • Kaçan kovalanır prensibini hakkında malumatlı olmalı.
  • Kendisi iyi ama çevresi kötü olmalı

İnsan irisi adam Ugandalıymış. Kabilesinin bakire kızlarını getirmiş, benden aralarından istediğim kadarını eş olarak seçmemi, fahri hemşerileri olmamı ve temsili altın anahtarı da kabul etmemi rica ediyorlarmış. Sekiz on saniye kadar düşündüm; sonrada arkamı dönüp eve gittim, interneti açtım gazetelerin başlıklarına baktım