30 Temmuz 2012 Pazartesi

pazartesi - ikinci pazartesi kompleksi


Geçen salı akşamı odama çekildim, kataritiğimi ve yetmiş üç tane mumu yaktım ve sessizce oturmaya başladım pazartesi sergüzeştleri. Amacım odamdaki oksijeni bitirip, ne kadar süre nefessiz kalacağımı ölçmekti. Daha önceki rekorum sanırım bir hafta kadardı ve o ara cern’deki deneyi tasarlamış, sonucunu da yazmıştım.

*Başı sıkıştığın istemli olarak bayılabilmeli.
*Kötü şairi tek dizede tanıyabilmeli.
*Çamur bir kişilik olmalı.
*Çeyizinde hafifmeşrep bir hizmetçi olmalı.
*Klima çarpmamalı.


Bu seferli oksijensizlik deneyimimde de insanların neden inatla deprem bölgelerinde yaşadıklarını buldum . Ve buna sosylojide ‘ikinci pazartesi kompleksi’ adı verdim. Amaç intihara doğal afet süsü vermek. Her pazartesi yaşadıkları kaybetmişlik ne yazık ki birçok insanımızda nefes almaktan vazgeçim olarak sirayet ediyor.

26 Temmuz 2012 Perşembe

ayrı anne ikizleri


Mekan berbat mı berbat. Bir simitçinin alt katı. İzbe, karanlık, ses çok yüksek. Yabancı şarkılar çalıyor. Kötü bir bar gibi ama onu kötü bir bardan daha kötü kılan kısmı içkinin de olmaması. Etraf çocuk çoluk. Hem de varoş çocuk çoluk. Her zaman olduğu gibi içimdeki ses pis pis mırıldanıyor “ ne işin var burada “, “ ne işin var burada”, “ ne işin var burada”...

Birinin doğum günü. Biraz nezaketen biraz da sosyalleşme zorunluluğu ile girmişim ortama.  Oturduğum an kalkasım gelmiş ama katlanıyordum. Sonra onları gördüm. Ayrı anne ikizleri. Birbirlerine çok benziyorlardı. Aynı tornadan çıkmış gibiydiler. Boyları posları, kiloları, vücutlarının duruşu, saçları, sakalları, yüz hatları... Her ikizin başına gelen tatsızlık onları da vurmuş; aynı kıyafetleri giyiyorlardı. Piç piç ve için için güldüm onlara.

Ayrı anne ikizlerden birinin yanında varoş ve zayıf bir kız vardı. Öpüşme mesafesinde konuşurlardı. Diğer ise ikizinin yanında boş boş duruyordu. Derken mekanda o yabancı şarkılardan biri çaldı. Yanında kız olmayan ikiz kalkıp dans etmeye başladı. Bir yandan da ikizini çağırıyordu ama ikizi kızın yanından kalkmak istemiyordu. Sonra tabi aile bağları ağır bastı ve kalktı. Aynı şarkı bir daha çaldı. Aynı hareketleri yaparak dans ettiler ama uyumu bir türlü yakalayamadılar. Kız arkadaşı olan ikiz, iki de bir durup kardeşine bakıp bakıp  durdu. Yine bir yerden başladılar ama yine haraketlerde uyumu sağlamayadılar. Biraz iyi gidiyorlar ama sonra batırıyorlardı. Her ne kadar ikiz gibi olmaya çalıştısalarda bir yerde olmuyordu.

24 Temmuz 2012 Salı

iki son

..................................................................................
...........................................................................
.............................................................................
.....................................

(isterseniz burada bırakın, isterseniz devam edin)

............................................................................
.............................................................................
...........................................................................
.........................................................................

kesin kes emin olduğum 23 şey


  1. Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka hiçbir İlâh yoktur, Muhammed, O'nun kulu ve elçisidir
  2. Askerler sivilde de biraz askerdir.
  3. Grup terapisi Türkiye’de korkunç sonuçlara yol açabilir.
  4. Kar yağmasına sadece öğrenciler ve kaportacılar sevinir.
  5. Her ev güneş alır.
  6. Kime sorarsan sor en büyük aşk onun yaşadığı aşktır ve kimse onun kadar sevemez.
  7. Bir kez bile şiir yazmamış beşeri yoktur.
  8. Hiçbir intihar bir diğerine benzemez.
  9. Efkar sigarası ile orgazm sigarası aynı paketten çıksa bile aynı değildir.
  10. Herkes bir kere bile olsa intiharı düşünmüştür.
  11. Ateş kızılı renginde saçları olan hiçbir kız aslında o saç renklere sahip değildir.
  12. Top yuvarlaktır.
  13. Ölmüş tüm sol fikir önderleri şimdiki solcuların halini görüyorlarsa mezarlarında ters dönüyorlardır.
  14. Hayvanat bahçeleri aslında birer hayvan hapisahanelerdir.
  15. Yarışmacı arkadaşlarına başarılar dileyen yarışmacılar; samimiyetsiz, hatta alçaktır.
  16. Fıtratına yakışmayan şek,lde yaşamaya çalışan herkesin sonu soytarılıktır.
  17. İntikam adaletin ana bir baba ayrı kardeşidir.
  18. Opera ve bale asla bu topraklarca içselleştirilemeyecektir.
  19. Herkes ünlü olmak ister ve aksini söyleyen herkes yalan söyler.
  20. Her problemin çözümü yoktur.
  21. Peruk takanların arkasından herkes gülümser.
  22. Kimse cücelere yol sormaz.
  23. Çevirmeninin adı yazmayan kitap okunmaz

hayvanlı benzetme



·        * Kafesinden kaçmış bir muhabbet kuşu gibisin. Özgür ve ölüme yakın.

·        * Yarasa gibisin, kimse sana benzemiyor.

·        * Fare gibisin ama jerry yad a micker mouse gibi değil. Lağım faresi gibisin.

·        * Bir labaratuvar faresi bile senden daha fazla bilime hizmet etmiştir.

·        * Kendini aslan sanan tekir gibi havalısın.

·        * Öldüğü zaman Manyas’a gitme hayaliyle yaşayan bir güvercin gibisin.

·        * Bir sivrisinek kadar sivri bir karaktersin. Zeninle uzlaşmak imkansız.

·       *  Hamamböcekleri gibisin; kafan olmadan da sekiz on gün rahat rahat yaşarsın.

·       * Bir dağ keçisi kadar maceraseversin.

·       *  Papağan kadar kötü bir dostsun.

·       *  Erkek bir fino köpeği gibisin.

·       *  Fondaki martı gibisin.

·       *  Kutuplarda ikamet eden ağzından alevler çıkan ejderha gibisin. Küresel ısınma sandıkarı şey sensin.

·       *  Yedi başlı ejderha gibisn. Tartışmaktan karar verip bir köyü bile yakamıyorsun.

·       *  Ahşap evdeki tek tahta kurusu gibisin. Ne yaparsan yap olmuyor bazen.

az biraz benzetme



·         Yapılan her iyiliğin başkasına bir kötülük olduğunu düşündüğü için iyilik yapmamanın cennete gitmek için tek yol olduğunu düşecek kadar aristotelescisin.

·         Bir sürü geyiği tek başına öldüren ve hepsini yiyip çatlayarak ölen bir aslan gibi ayarsızsın.

·         Adını kendi koluna ve kendin okuyabileceğin yönde dövme yaptıraca kadar narsistsin.

·         Her sözüne ‘Valla’ diye başlamak ya da ‘Valla’ ile bitirmek zorunda kalan insanlardansın. Şahidin sağlam olmasa sana kimse inanmaz.

·      *   Saçma sapan şeylerden, saçma sapan şeyler anımsayıp, sonunda o saçma sapan anıyıçok kötü anlatan biri için fazla arkadaşın var.

·       *  Çocuklarını vejeteryan yetiştirmiş bir kasap kadar sermayecisin.

·       *  Alfabetik listelerde adı en üstte olsun diye  oğlunun  adını ‘Abbas’ koyan bir anne kadar gereksiz ileri görüşlüsün.

·       *  El şakası seven bir boksör kadar gibisin. Yapayalnız.

·       *  Kalbinin temizliği ve yardım severliği ile tanına bir hayali ihracatçı kadar cehennemliksin.

·       *  El öpenler çok olsun diye bulduğu her eli öpecek kadar sabırlı ve mikrop yuvasısın

·       *  Çocuklarının resimlerini cüzdanında taşımayan bir baba gibisin. Maneviyaat hakkında konuşma.

·       *  Her ortama uyum sağlayan insanlardan asla gerçek anlamda özleyemezsin.

·       *  Bugün kupa, şilt, ve madalyalarını rafından alıp sandığına kaldırdığın gün gibi. Umarım artık o pis enerjin gider ve eldivenlerini çıkartırsın.

·       *  Mütevazı bir ağır siklet boksörü gibisin. Alsa bir Muhammed Ali olamayacaksın.

·       *  Artık bir işe yarayabildğii gösteye çalışan altı yaşındaki çocuk gibisin. Hevesli ve yeteneksiz.

·       *  Fahri trafik müfettişi gibisn. Yalnız, hatta yapayalnız.

Yaaalaaan.

Annem ne zaman yalan söylese gülümser, babam cümlenin sonun getiremez yuvarlar, ablamın sesi ise içine kaçardı. Bizim evde annem sürekli gülümser, babam tüm cümlelerinin sonunu yuvarlar, ablamın ne dediğini ise bizden başka kimse anlamazdı.
Yemek masası benim için poker masasından farksızdı. Her aile gibi bir yandan yemek yerken, bir yandan da sıradan, öylesine konuşmalar yapardık. Annem “ Komşumuz Müzeyyen Hanım ölmüş” dediğinde Müzeyyen Hanım ölmediğini bildiğimiz için hiçbirimiz üzülmez ama annem üzülmesin diye üzülmüş gibi yapardık.
Babam terfi aldığını söylediğinde de durum farklı değildi, ablamın okulda amigo kız seçildiğini duyduğumuzda da.

Bu oyundan elbette sıkıldım ve ilk fırsatta evi terk etmeye karar verdim.
Ve vakit geldiğinde bavulum elimde dış kapıdan çıkarken “ Sizi özleyeceğim” dedim. Tek bir ağızdan “ Biz seni hiç özlemeyeceğiz” dediler. Babam gülümsüyor, annem ve ablam kahkahalar atıyordu. 

cinayete intihar süsü (yarım yamalak)


İntihara cinayet süsü

1.Öncelikle benzin almak gerekli. Benzini bir süre önce alın ki polis yakın zamanı takip ettiğinde benzinlikten sizin aldığını anlamasın. Hatta şehir dışındaki bir benzinlik en iyisi. Diğer mesele de bir kelepçe bulmak. Onu da satan yerler nasılsa var. Planın son aşaması arabanızı sizi kimsenin görmeyeceği bir yere çekin. Benzini, kendinize ve arabanıza iyice yedirin. Sonra direksiyona kendinizi kelepçeleyin ve anahtarı atın.

Bir kibrit yakın, pufff.

2.Fare zehiri alın. Güvenlik kamerası olamayan bir lokantaya oturun  ve nasılsa hesabı ödemeyeceğiniz için güzelce bir masayı donatın. Yemeğin sonlarına doğru en sevdiğiniz yemeğin için fare zehrini katın ve hızlıca yiyin.
Ölümüzden lokanta sorumlu tutulacak ve kimse intihar ettiğinizi anlamayacaktır.

3.Öncelikle iğne ile kendinizden biraz kan alıp; daha sonra kanınızı yere döküp parmağınızla bir isim yazın. Hatta son harfi yazmayın ki iş daha dramatik olsun. Yazım bitince kendi kalbinize bıçağı sokun. Bıçaktaki kanlı parmak iziniz sorun olmaz, can çekişirken dokunuğunuz düşünülecektir.

4.İntiharınızdan bir süre önce hayatınızın motononluğundan, yeni heyecanlara ihtiyacınız olduğundan ve de kilonuzdan şikayet edin. Bir hobiye ihtiyacınız olduğunu ve bunun bisiklete binmek olduğunu söyleyip bir bisiklet alın. Peşinatsız olsun da kaç taksitle olursa olsun. Daha sonra otoyolda bisiklete binin. Gerisi kolay. Trafik kazaları cinayet sınıfına girer!?

5.Bir katile bulaşın. Potansiyel bir katile değil, tecrübeli bir katile bulaşın, öfke problemi olan bir katile bulaşın. Katilin eski cinayetlerini inceleyin. Bu şahısı ne çıldırtıyor öğrenin. Anası konusunda mı hassas, dini konusunda mı hassas, takımı konusunda mı hassas? Sonra boy abdestinizi alın. Gidin ve adamın zaafına sövün. Dayak yerken bayılmamaya dikkat edin ve sövmeye devam edin.

6.Evinizi yakın. Birinci seçenekte olduğu gibi. Perdelerin iyi yandığını duymuştum.
7. Birini öldürün ve intihat edin, düzenek. Önce sizi öldürdüpü sonra intihar ettiği üzerine olsun 

22 Temmuz 2012 Pazar

pazartesi -bir ramazan günüm


Razaman geldi mi beni de sizler gibi bir huzur bir huşu sarar pazartesi huşuluları. Nefsimle yaşadığım o mücadele, ruhumu terbiye için yaptığım savaş ne kadar harikuladedir. Sahur heyecanı, iftar heyecanı; televizyonları doldurmuş ağlar gibi konuşan insanlar. Ağlamaklı konuşan insanların karşısında ağlamaklı oturan adamlar. Her yönüyle çok farklıdır.

*Küçük bir cemaati olmalı
* Beyaz çok ama çok yakışmalı
*Cep telefonunda her duruma uygun bir şarkı omalı.
*Kolunu kaşığında beyaz çizgiler oluşmamalı.
*Bir alkış alalım dediğinde herkes alkışlamalı.

Sabah sekizde sabah ezanı ile sahurumu yapıyorum. sekiz buçukta öğle namazı, onda ikindi okunuyor. Sonra beni bir iftar heyecanıdır sarıyor. Hemen bir ördek kızartıyorum. Yarım kilo pastırma ve dana dili filotosu hazırlıyorum. İmam efendi öğlen on iki gibi akşam ezanını okuyor ve orucumu açıyorum. İnanın hiç zorlanmıyorum. İnsanlar hala neden süre uzun diye şikayet ediyorlar anlamış değilim.

16 Temmuz 2012 Pazartesi

a.b.c.ç.d.e....


Aptallara dua etmeliyiz; onlar olmasa bizler hiçtik. Boş kafaları ve boş mideleri ile dünyadaki büyük boşluğu dolduruyorlar. Canları yanıyor, dizleri kanıyor ama susuyorlar. Çığlıkları içlerindeki derin boşlukta yankılanıyor. Dışarıya, bizim kulaklarımıza gelmedikten sonra sorun yok zaten.

Esirleriz, hizmetkarlarımız onlar. Farkındalık eşikleri daracık olan et parçaları. Gözleri görmeyen, dilleri tatmayan duyusuzlar. Ğ (yumuşak ge) gibi hepsi, ömürleri boyunca bir kelimenin başına geçip bir mana elde edemeyeceler. Hep arkamızdan yürüyecek ve kıskaçlıklarını gizlemeye çalışacaklar. Işık hep bizim gözümüze gelecek. İliklerimize işleyecek ve o ışıkla büyüyeceğiz. Jurnalleyecekler birbirlerini yine birbirlerine çaresizce. Korkuşmuş ağızlarından kokuşmuş cümleler dökülecek. Laga luga işte, onların tüm konuşmaları gibi. Manasız anlamsız harf yığınları. Neden, niçin, nasıl sorularını kendileri asla sormayı cesaret edemedikleri için asla bir sonraki güne dahi kalmayacak safsatalar.

O günü bekleyecekler hep ölene kadar; hep o günü. Özgürlük dedikleri, herkesin içine kendi nefesiyle bir şeyler üflediği o balonu. Paye verdikleri, uğruna yaşadıkları rüyayı hatta kabusu. Ruhlarının, bedenlerinin kelepçelerinden kurtulacakları umdukları o umudu. Sırlanmış camlara ya da kendisine benzeyen diğer insanlara bir kez bakabilseler o zaman farkedecekler; kelepçe de yok pranga da.

Şayet aralarından birileri o yanılsamadan uyanabilirse tek amaçları olacak; devrim. Tüm gücümüzü bizden almak ve bize sınırlı hayal güçlerinin sınırlarının zorlayacağı işkenceler yapmak için yaşayacaklar. Umut dolu uzun gecelerce bunun hayali ile uyuyamayacaklar. Üzerimize atma hayali kurdukları o toprağın ağırlığı üzerilerine çökecek. Ve asla bizi anlayamacaklar. Yoksulluğun ne olduğunu sadece yoksullar bilir. Zengin doğmadık ki biz!

15 Temmuz 2012 Pazar

pazartesi - sınır tanımayan feministler


Çarşamba öğleni cam tıkırtısıyla uyandım pazartesi umutla bekleyenleri. Postacıları sevmediğimi öğrenen posta teşkilatının küçük bir jesti olan posta güvercinimdi camı tıklatan. Camı açtım, bacağına bağlı olan mektubu aldım ve geceden kalan havyarı önüne koyup camı kapattım. Gelen inanılır gibi değil ama bir mahkeme celbiydi.

*Hastalıklar hakkında çok şey bilmeli.
*Elimle bir şey yediğimde parmağımı yalamaya kalkmamalı
*Evdeki her eşyaya bir numara vermeli.
*Genç kızların sevgilisi olmalı.
*Kosmostan gelen mesajları doğru yorumlamalı

Sınır Tanımayan Feministler isimli bir dernek gerçekten de sınır tanımamış ve bana dava açmış. İsnat edilen suçlama ise kadınlara fiziki ve duygusal şiddet uygulamam. Her pazartesi dünyanın dört bir yanındaki kadın listedeki özelliklere uymadığı için bunalıma giriyor falanmış filanmış... Unutuyorlar ki 17 ekim 1988 tarihli listemde umutsuzluğu de depresyonu yasakladım. Onu bırakında güvercinler havyar yemiyor.

8 Temmuz 2012 Pazar

pazartesi - kadın seri katiller


Çarşamba sabahı uyandığımda karşımda sarışın, elinde balta ile duran, deri kıyafetler giymiş, çok büyük elleri olan bir kadın duruyordu pazartesi hayra yoranları. Gözlerimi ovuşturdum ve baltanın parlak yüzünü ayna gibi kullanarak saçlarımı düzelttim ve “ Bir çay koyda şu sorunu çözelim” dedim.
*Gece yarısı bensiz uzun yürüyüşler yapmalı.
*Şeytana ruhunu kiralamış olmalı.
*Tatilden Somalili büyücüler gibi dönmemeli.
*Hiçbir şeyi çok istememeli.
*Adımın sonuna “bey” ekleyerek bana hitap etmeli.
*Benim canım catfight çemiştirdi diye durup dururken bir kadını dövmeli.

Çayımı getirdi ve “ Ben kadın seri katillerin hak ettiği saygıyı göremediğini düşünüyorum. Bugün sizi öldürerek dünyanın saygısını kazanacağız” dedi. “ Bir küp şeker lütfen” dedim ve çayımı karıştırdıktan sonra, “Seri katiller aynı tipolojide kişileri öldürürler ya da aynı yöntemlerle cinayet işlerler benden sonra kimi öldüreceksin de tipolojin devam edecek?” dedim. Şaşkın şaşkın baktığı anda da çayıma atmadığım küp şekeri işaret parmağımla fırlatarak alnından vurdum. Küp şeker dağıldı ve seri katil adayı komalık oldu.

bu yıl ki sigara içme durumlarım


Tanıdığım birileri öldüğünde
Cat fight izlerken
Vişne toplarken
Bir devlet başkanı devrildiğinde ( seçim kaybetmek devrilmek değildir)
Tanıdığım birisi öldüğünde

2 Temmuz 2012 Pazartesi

pazartesi - yıldızlar


Biliyorum hepiniz geçen perşembe gecesi, neden herkesin ışıklarını söndürmesini nazikçe rica ettiğimi merak ediyorsunuz pazartesi meraklı köfteleri. Sebebi aşikar. Şehir hayatı hepimizi yoruyor, metropolitanlıktan geberiyor, can çekişiyoruz. Bir an dedim ki kendi kendime. Şu yıldızlara bakayım. Göremedim, şehir ışıklarından biliyorsunuz ondan söndürttüm.

*Vücut ısısı düşük olmalı.
*Gereksiz derecede dakik olmalı.
*Memleketinin derneğine üye olmalı.
*Açık hava çarpmamalı
*Albinodan hallice olmalı.

Sonra gökyüzüne baktım; ay daha parlak, yıldızlar ışıl ışıldı. İnanın bir an için yaşadığımı hissettim. Yıldızlara biraz daha dikatli baktım. Uçlarından birbirlerine ekledim; adım, soyadım ve doğum tarihim yazıyordu. Biraz daha dikkat kesildim, profilden resmimi gördüm. Gözlerimi hızlı hızlı açıp kapattım tüm yıldızlar ok gibi beni işaret ediyordu. Çok ilginç ya!