31 Aralık 2012 Pazartesi

FH13


“ Fotoğraflarında seksi ya da güzel olmak yerine hep şirin olmaya çalışıyorsun. Bu sayede azıcık seksi ya da güzel kokan bir fotoğrafın diğer insanlara çok seksi ya da güzel geliyor. Şirinliğinle ilizyon etkisi yaratıyorsun. Kocaman gözlükleri ve diş telleri olan Amerikalı liseli kızın balo günü tuvaletiyle iki katlı evlerinin üst katından aşağıya doğru inerken yarattığı etki gibi.”
“ Peki sen hangisini tercih edersin?”
“Evinde seksi dışarıda şirin. Mutfakta aşçı, ‘burasını tam hatıramıyorum’, yatakta fahişe”
“Çok beklersin”
“Çok bekliyorum.”

30 Aralık 2012 Pazar

pazartesi - elbette yeni yıl özel


Yeni yılımız hepimize kutlu olsun pazartesi kelebekleri. Umarım yeni yıl hepimize sağlık, barış, umut, mutluluk getirir.Sadece insanlar için değil; bitkiler ve hayvanlar için de güzel bir yıl olur. İnsanlık şiddet, intikam, tiksinçlik, gaz kaçırma gibi kötü özeliklerinden sıyrılır. Sabahları gülümseyerek güne başlarlar ve gülümseyerek uyurlar.

*Karikatür çizebilmeli
*Ses bombası sahibi bir seks bombası olmalı
*Hızmasını ben yokken takmalı.
*Çizme yakışmalı
*Kendinisine ikizi gibi benzeyen biri varsa onu bizimle yaşamaya ikna etmeli.

Gerek tek hücreliler gerek çok hücreliler mutlu mesut olurlar. Eşeyli üreyenler, eşeysiz ürüyenleri hor görmez. Yağmur yağması gerektiği kadar yağar, güneş gerektiği zamanlarda ortaya çıkar. Hiçbir kadında bikini izi olmaz ve çingene gibi gezmezler. Ruh çağıranlara ruh; şeytan çağıranlara şeytan gelir. Kafası üzerinde dönen ergenlerin boyunları incinmez. Hoş geldin 2023. Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun.

28 Aralık 2012 Cuma

FH12


“Uyan uyan bir rüya gördüm.”
“Nedir nedir?
“Dalga geçme bak, hala titriyorum. Az önce rüyamda delirdim. Kestane.peynir.gömlek. adam.kapiya sikişan gömlek.telefonda konuşan kadin. Klavye. Kizin çoraplari.
“Analiz etmemi bekleme. Hatta anlatma bana rüyalarını. Hatta kimseye anlatma. Hatta...”
“Tamam kes be”
“Kabusunun hıncını benden çıkartamazsın”
“Kimden çıkartıcam?”
“Git tanımadığın birine bir kötülük yap. Nereye gidiyorsun?”
“Freud’unn  rüya tabirlerine bakıcam.”
“1900’lerin başında yaşayan aristokrat bir erkek  alman olsan bak derim ama o tabirler sana rüyanı anlatamaz”
“Yardımcı olmuyorsun bari karışma”
“ Delirme gördüysen, aklının kibrine kapılmış biri olmandan dolayı bu seni çok korkutur. Ki zaten delirmek ölmek gibi değil midir? Bence delirmişin bedeni kalır ama ruhu çoktan göç etmiştir. Kestaneyi Freuden olarak inceleyelim. Kabul et şekil olarak kedi yumurtalığını andırır ama çizilmiş hali ise vajinaya benzer. Nasıl gördüğün önemli ama argoda “kestaneyi çizdirmek” diye bir laf da vardır. Peynir... ne peyniri?”
“Belli değildir, beyaz peynir işte”
“Beyaz tenli olduğun için sana çoğu zaman beynir gibisin denmiştir ve bu seni kasmış olabilir. Malum herkes, özelliklede ergen mevcut durumdan asla memnun değildir. Bilinç altına yerleşmiş bir korku bir aşağılanma olabilir. Gömlek ve adam beraber miydi? Adamı tanıyor muydun?”
“Gömlek masamın üstündeydi, adamı ise tanımıyordum. Tam görmedim zaten. Sadece adamdan korkuyordum.”
“Gömleği her ne kadar kadınlar da giyse, erkeği temsil eder. Odanda masanın üstündeki gömlek erkek egemen hayattaki baskıyı sembolize edebilir. Yine aynı şekilde tam görmediğin ama sana korku salan adam da benzer bir baskının dışa vurumu olabilir. Rüyanda korkunun altı dolu değil; demek ki genel bir korku var. Hem kapıya sıkışan gömlek bir kaçamayı anlatıyor. Gömlek üzerinde mi?”
“Evet”
“Bak üzerine sinen erkeklikten özün olan kadınlığa kaçmaya çalışıyorsun ama o seni bırakmıyor. Kapı geçişi de sembolize edebilir. Erkekleşmekten kaçıyorsun ama üzerindeki erkeklik, gömlek, senin kaçmanı engelliyor ve seni çaresiz bırakıyor. Rüyanın devamında ise telefonla konuşan kadın var. O kadını da çok sevmiyor, benimsemiyorsun ama erkek baskısından kaçmaya çalıştığın yerde de o var. Kadın nasıl bir tipti?
“Adam gibi, belirli bir tipi yoktu.”
“Dediğim gibi ne kaçtığın şeyi, ne de nereye kaçtığını bilmiyorsun. Sebebi üzerindeki erkek baskısından başka bir şey olamaz. Feruden olarak olaya batığımızda her insan doğduğu yere yani anne rahmine dönmek ister. En mutlu, huzurlu olduğu yer orasıdır. Sen de kendini huzurlu hissettiğin yere gitmeye çalışıyorsun. Nereye? Klavyeye. Yazmanın senin için bir tutku olduğu öyle aşikar ki. Gerçekte olduğu gibi klayvene, yazmaya kaçıyorsun. En sonda da çoraplar var. Kız çoraplar. Kadın ve erkek kıyafetlerini düşündüğümüz de en belirleyici olan kıyafetlerden biridir çorap. Sizin çoraplarını çok güzeldir; kilotlu çorap, muz çorap, şu çorap, bu çorap, fileli çorap çeşit çoktur. Erkek çorabı ise bildiğin çirkindir; üç dört renktir ve estetik değildir. Kişinin cinsiyetini çorabından anlayabilirsin. Baştan beri bahsettiğim erkeklikten kadınlığa kaçışı daha iyi ne anlatabilir?
“Amma saçmaladın ha”


25 Aralık 2012 Salı

FH11


"Demek cinlerin yaman. Cinlerin cevval. Birkaç günlüğüne bir otele yerleşmemi salık verir misin? Ya da arkadaşlarımın birinin yannında mı kalsam? Hangisi bana kaç gün tahammül edebilir ya da hangisinin bizde kalmasına izin verebilirsin?"
"Cinlerim yaman. Cinlerim cevval."
"Biraz nakit, biraz da kredi kartı desteğine ihtiyacım var. Cinlerin ılıman. Cinlerin liberal olana kadar."
"Cinlerim yaman. Cinlerim cevval."
"Bakkala gidiyorum diye evden çıkıp bir daha evine dönmeyen insanları şimdi çok daha iyi anlıyorum"
"Cinlerim yaman. Cinlerim cevval"

FH10


"Polisleri sevmiyorsun"
"Elbette, sen"
"Ben insan ayırmam, kimseyi sevmiyorum"
"Peki beni"
"Seni de bazen hiç sevmiyorum"

Derin ve kasvetli bir sessizlikten sonra...

"Bazen dedim. Sen de bazen beni sevmiyorsun, bunu hissedebiliyorum. hayat aslında yer çekimsizdir. Bazen sevdiğinden bazen nefret edersin. Değişir. Seni anlık sevmemezliklerim olsa da, seviyorum."
"Biraz ikna oldum."
"Sen asla tam anlamı ile ikna olmazsın, bazen nasıl müslüman olabildiğine bile şaşıyorum. Dürüst ol, bazen içinden hepsi bir yalanmış gibi geçmiyor mu?"

Derin ve kasvetli bir sessizlikten sonra...
"Bazen"

24 Aralık 2012 Pazartesi

pazartesi - 21 aralık


20 aralık gecesi dışarıdan bazı sesler duydum ama Clementine’yi izlediğim için tırım tırım tırstığımdan dışarıya bakamamıştım pazartesi korkusuyla barışıkları. 21 aralık öğlenden sonra gibi kendime gelip camdan baktığımda da güneşi göremedim. Hatta öyle karanlıktı hiçbir şey göremedim. Gözlerimi kıstım, kıstım bir noktaya odaklandım, o nokta bir kıçtı. Hemen Belçika istihbaratının doğum günüm için gönderdiği termal kamerayı kullandım

*Şükran günlerini kutlamalı, hindi doldurmalı
*Sohbeti uyku getirmeli.
*Renkli İstanbul turlarına atmalı
*Sicilyalı olmalı
*Polise mukavemet gösterebilmeli.

Görüntü inanılır gibi değildi, dün evimin çevresine çelikten bir iskele dikmişler ve gece yarısı o iskeleye zerre boşluk bırakmayacak kadar sıkı dizilip, güneşi vücutları ile kapatmışlar. Megafonu aldım sebebini sordum, cevap yok. Öyle sıkılar ki ses geçmiyor. Oltamla bir tanesini yakaladım, heyecandan konuşamıyor, “Maya, kıyamet” gibi bir şeyler geveliyor. Karanlık diye uykum geldi, uyumuşum, sabaha gitmişlerdi. Maya takviminin son günü ile alakalı bir koruma önlemi olmalı.

20 Aralık 2012 Perşembe

FH9


"Durup dururken seni düşündüm bugün, hobilerim arasındasın"
"Başka ne gibi hobilerin var?"
"Bazen seni çıplak da düşünüyorum, bazen de yatakta istekli düşünüyorum"
"Anca hayalini kurarsın"
"Benim işim bu, hayal kurarım"

Meşgul - deneme


o kadar meşgulum ki bu akşam... annemin doğum günü, kız arkadaşımın en gıcık olduğu arkadaşına hava atacağı akşam çakıştı. hatta yetmezmiş gibi bugün dünya kadınlar günü. annemi de kız arkadaşımı da ekersem iki kez ekmiş olacağım. neslihan - kız arkadaşım- ve annemin olması gerekenden daha fazla ortak noktaları var. freud, oidipus diye kimse kafa şişirmesin fiziksel benzerlik yok. hangisi daha güzel sorusuna ise cevap vermeyi reddediyorum

neslihanın kalbini doğum gününde kazanmıştım. doğum günün bildiğimi bile bilmiyordu. sabahın köründe elimde devasa bir demet gül ve çikolata ile kapısını çalmıştım. sonra yürüdük gitti. babam bir kere annemim doğum gününde şehir dışındaydı ve

18 Aralık 2012 Salı

FH8


“Beni kıskandığınu biliyorum ama bundan rahatsız olmuyor. Kabul edelim, romanlardakine yakın bir hayat yaşıyorum. Sen romanları seviyorsun, şiirleri biraz daha fazla olabilir, gerçek üstülüğüm etkiliyor seni. Beni seviyorsun ama asıl sevdiğin hayalini yaşamam. Benimle konuşurken, beni izlerken gerçekleşmese de hayalin gerçekleşebileceğini, başkası tarafından gerçekleştirilmiş olması mutlu ediyor seni. Peki ne kadar sürecek bu delilik?”
“Sonsuza dek”
“Hadi ama... Sen yeni bir hayal kurup, onun  başka bir vücutta gerçekleştiğini görene kadar.. En iyimser tahminle”

16 Aralık 2012 Pazar

Animasyon

Kitabı tam açmadan parmağınla sayfaları hızlıca hareket ettirince olan küçük animasyonlardan olabilir. Sayfanın yanında çok ilgi çekebilir ama tam sayfa numarası yazan sağ alt köşeye konabilir

pazartesi - gösteri hakkı


Toplumsal tepkileri, yürüyüşleri, slogan atmaları, aktivistleri, eylemleri çok severim pazartesi içten tepkilileri. İnsanların haklarını araması ya da kendilerini hak arıyor sanması güzeldir; toplumun gazını alır, isyanları engeller. Pazar gecesine kadar bu tip olaylara olan sempatim vardı ama artık yok. Bir grup kendini bilmez, ipi salınmış alkolik sokağıma dayandı ve sloganlar atmaya, pankart açmaya başladı.


*Salıncakta sallanmayı çok sevmeli.
*İpuçlarını değerlendirebilmeli.
*Çirkin mimiklerini botoxla öldürmeli.
*Arama kurtarması iyi olmalı.
*Örümcek hisleri olmalı.

Camdan bir baktım, yüz seksen iki erkek. “Listeler bitecek, özgürlük gelecek” diye bağırıyorlar ve ellerinde “Hayırdır arkadaşım bir derdinmi var ben erkek arkadasiyim” diye pankartlar. Megafonumu aldım ve “Sorun istemiyorum, sessizce dağılın” diye uyardım. Baktım dinlemiyorlar, gözlerimi kapattım, derin bir nefes aldım ve biber gazımla ortama daldım. Gözlerine gözlerine sıktım. Sizden ricam gözleri kızarmış kimi görürseniz ihbar edin, daha hıncımı alamadım.

15 Aralık 2012 Cumartesi

FH7


“Origami de nereden çıktı?”
“Çekik gözlülerden, sanırım sarı pipililerin en emparyelist olanından, Japonlardan”
“Origami de nerenden çıktı?”
“Biliyorsun çok sıkılıyorum, bazen elimi koyacak yer de bulamıyorum, ikisi için de çözüm olabilir diye düşündüm. Hem çocuklarla aramın hep iyi olmasını isterdim, ona da yarar”
“Bunları elinde zıplayan kurbağayı yapmadan önce mi düşündün, sonra mı?”
“Cevabı biliyorsun.”
“Biliyorum.”

13 Aralık 2012 Perşembe

FH6


“Dişim ağrıyor”
“Ama hiç fırçalamıyorsun”
“Pufff”
“Gedelim mi dişçiye?”
“Önce ağrı kesici ve antibiyotik sonra ağrı kesici alayım. Hem geçer belki.”
“Geçer, ama sonra yine ağrır lafa bak antibiyotik. Biyotik olmayan.”
“Ölüyorum.”
“Ölüyoruz”

12 Aralık 2012 Çarşamba

FH5 - yüzde elli buçuk


“Gerçekten ilginç miyiz, yoksa ilginç olmaya mı çalışıyoruz?”
“Bu soru beni çok defa hedef aldı. Her ne kadar gardımı alsam hiçbir zaman tam anlamı ile savuşturamadım, FH”
“Sanki bize bu soruyu soran herkes, aslında yaralamak istedi bizi”
“Sana yüzde yüz katılıyorum ve sana yüzde yüz katılmayı hiç ama hiç sevmiyorum”
“Bana yüzde kaç katılmayı seviyorsun?”
“Yüzde elli buçuk”

İstifa mektubu


İstifa tek taraflı bir müessesedir ve her istifadan bir istifade eden vardır. İstifamdan kimlerin istifade edeceğini zaman gösterecek. Temelinde yalan olan her ilişki gibi sizinle beni bir mutlu sonun beklemediği en baştan beri biliyordum. Hatta Teoman arada sırada doğru söyler,  “mutlu son yoktur”. Kimseye mutluluklar, başarı ya da başka olumlu bir şey dilemiyorum. Hatta sizlerle ilgili tek dileğim aradan birkaç yıl geçtikten sonra bir yerlerde karşılaştığımızda kendi kendime “ Şu adam kimdi ya? Bir yerden çıkartacağım ama nereden...” diye iç geçirmek. Eğer selam verirseniz ve “Merhaba” gibilerinden bir şey derseniz adınızı bile hatırlayamamak. Umarım rastlaşmayız ama olur da denk gelirsek; en iyisi beni görmemezden gelmeniz. Çünkü ben öyle yapacağım.

Günahlarınızın karşılığını hem bu, hem de öteki dünyada görmeniz dileğiyle...

11 Aralık 2012 Salı

FH4


“Büyük cümleleri seviyorsun ama söylesem reddedersin”
“Büyük cümleleri değil, büyük anlamları olan cümleleri seviyorum”
“Yani reddediyorsun.”
“Reddediyorum, keşke seni de daha önce reddedseydim”
“Reddedilemez bir telifle çıkınca karşına reddedemedin”
“Neydi senin reddedilemez teklifin?”
“Unutmuş olmana çok sevindim”

10 Aralık 2012 Pazartesi

FH3


“Şirin mi olmak istersin, yoksa güzel mi?”
“Şirin mi olmamı istersin, yoksa güzel mi?”
“Seni Şirin mi bulmamı, istersin yoksa güzel mi?”
“Başkalarının beni şirin mi bulmasını istersin güzel mi?”
“Allah kahretsin ki; şirin”

FH2


“Makyaj yapma, kapanmasın çillerin.”
“Sadece bir günlüğüne, hatta birkaç saatliğine üstünü örtüyorum o kadar?”
“Ama neden böyle bir şey yapıyorsun? Onu anlayamıyorum.”
“Sanki bu hayatta her şeyi anlıyorsun, anlıyorum. Sebebini bilemediklerin listesine bir tik daha at, fazla kurcalama”

pazartesi - havayi fişekler

Çarşambayı perşembeye bağlayan gece yarısı alt benliğime yaptığım serkeşt serüvenim, silah sesleri ile bölününce pek mutlu oldum pazartesi sipercileri. Hemen dede yadigarı tüfeğimi kaptığım gibi cama konuçlandım. Amacım birkaç düşmanı poposundan vurarak etkisiz hale getirip, psikolojik işkence yöntemleri deneyerek zaman öldürmekti. Gez göz arpacık; sağa sola baktım bir berşeri bile yoktu

*Devasa düşleri olmalı
*Konu komşudan haberdar olmalı
*Daha önce vurulmuş olmalı
*Kimseye benzememeli, kimse onu andırmamalı
*Temel içgüdüleri ile barışık olmalı.

Sonra kafamı bir kaldırdım, havayi fişekler patlıyor. Oldum olası sevemediğim bir eğlence anlayışı. Röpdoşambırımın kuşağını bağladığım gibi olay mahalline yürüdüm. Düğün falan varsa talan edip kendime geleyim diye düşünüyordum ama kalabalığı süzünce durumun vehametini anladım. Belçika'nın düşman işgalinden kurtuluşunu kutluyorlarmış. Ben bu görgüsüzlüğün hesabını sormasını bilirim. Tüm ordular ilk hedefiniz Brüksel ileri!

9 Aralık 2012 Pazar

FH1 ne düşünüyorsun?


F.H

“Ne düşünüyorsun”
“Gerçek acıdır derler ama yeterli değil bence. Gerçek can sıkıcı da olabilir, ya da kırıcı da. Hala ne düşündüğümü duymak istiyor musun?”
“Sanırım evet”
“Dudaklarını düşünüyorum, bir de sabahları nasıl koktuğunu.”

3 Aralık 2012 Pazartesi

pazartesi - kan kokusu


Her ne kadar siz sıradan insanlarla pek ortak yönüm olmamasına rağmen ben de bir insanım pazartesi primatları. Geçenlerde zıpkınımın ucunu bileylerken anlık bir dalgınlık yaşadım ve sağ el baş parmağımı çizdim. Kanadı. Postu ilk kez deldirmiştim. Kana baktım, kırmızıydı. Aynı filmlerde gördüğüm gibi. Ben kana baktım, kan aktı, ben kana baktım, kan aktı...

*Eski sevgililerini kanıt bırakmadan öldürmüş olmalı.
*Tüylerle kaplı iddalı kostümleri olmalı.
*Halaylarda ikinci kişi olmalı.
*Sürpriz kelimesinin altını doğru doldurmalı.
*Günde on kişiden fazla ile selamlaşmamalı

Ne zaman kanım duracak gibi olsa yarayı kaşıdım ve kanatmaya devam ettim. İnsan kendini bir hafifmiş hissediyor. Kan kokusu da çok farklı, insanın genzini yakıyor. Baktım çok eğlenceli hemen türk kızılayını göreve çağırdım. Kan bağışında bulunmam neşeyle karşılandı. 4 gündür durmaksızın kan veriyorum, on iki tankeri biraz geçti. Dünyanın kan sorununu da çözdüm; artık istediğiniz gibi kendinize zarar verebilirsiniz.