pazartesi - annem annem
Annem geldi pazartesi sılayırahimleri. Durmadan konuşuyor ve yaptığım her şeye karışıyor. Bilirsiniz her zaman derim çoraplar çift satılıyor diye çift giymek zorunda değiliz. Farklı çorap giymeme bile izin vermiyor. Röpdoşambırımın kuşağının yere sürtmesine karışıyor. Şöminede çöplerimi yakmama karışıyor. Gözlüğümün kirine karışıyor. Uzaklara dalıp gitmeme hatta camdan sarkmama bile karışıyor.
*Anneme benzememeli.
*Anneme hiç benzememeli.
*Anneme zerre benzememeli.
*Anneme gram benzememeli
*Anneme miligram benzememeli..
*Anneme asla benzememeli.
*Annemi andırmamalı bile.
Sırf benden uzak dursun diye sınırsız kredi kartımı verdim, yıllardır dünyayı gezdiriyorum ama yine arada bana uğrayacak zamanı buluyor. Babamın ekmek almaya gidiyorum dedikten sonra lejyona yazılmasını yadırgamamak gerek. İki üç gündür Ay'a seyahat konusunu çıtlatıyorum. Umarım başka gezegenlerde de hayat vardır da, oraları da gezmeye gider.
28 Ekim 2013 Pazartesi
21 Ekim 2013 Pazartesi
zaman çarpışması 4
Tuvalet sorunsalı.
1. Tam tuvaletteyken okunan ezan. Hele upuzun olan sabah ezanı. uzun bir kabızlıkla birleştiğinde insanı mahveden bir 5-6 dakika olabilir.
1. Tam tuvaletteyken okunan ezan. Hele upuzun olan sabah ezanı. uzun bir kabızlıkla birleştiğinde insanı mahveden bir 5-6 dakika olabilir.
20 Ekim 2013 Pazar
pazartesi - bayram falan
Sanırım şu aralar cadılar bayramı pazartesi tatilciler. Tüm bayramlar
gibi bu bayrama da uzak durmak zorundayım. Hiç unutmam; on on beş sene önce herkes
kurban kesmeli demiştim de koyun soyu tükenmişti. Sonra genetikçi arkadaşlarla
gece gündüz çalıştık da, türü tekrar canlandırdık. Tabi o zamanlar gencim. Öyle
laflarım nereye çekilebilir çok bilemiyorum
*Kavramlar
üzerinden tartışmaya asla girmemeli.
*Soyu
firavun olmalı.
*Şaşkın
yüz ifadesini herkesten uzun koruyabilmeli.
*Tuvalete
ameliyat eldiveni ile girmeli.
*İleri
derecede Powerpoint kullanabilmeli.
*Uçuşan
tozları görmemek için hep güneşi sırtına vermeli.
*Terapiye
ve terapiste karşılık vermeli.
*Kendisini
zeki hissetmediği zamanlarda kimse ile konuşmamalı.
Sonuç olarak kimse cadılar bayramı diye
cadı kesmesin ya da yakmasın. Cadı görenler bana söylesin. Cidden cadı avı
başlatayım. Hiç unutmam yıllar önce USA’da cadı avı diye komünistleri
avlamışlardı. Kim bilir o da benim hangi listemin yanlış anlaşılmasındandı. Öyle
işte pazartesi mütekaitler. Bu haftam sakin geçti. Juijutsu ve bale falan
yaptım.
14 Ekim 2013 Pazartesi
Konuyu değiştirebilecek 50 güncel cümle
1.Yerel seçimler de yaklaşıyor.
2.Mevsim değişikliği dönemindeyiz, hasta olmamaya dikkat edelim
3.Kurbanı ne yapacaksın?
4.Peruda herkes hak eden birini öldürebiliyormuş.
5.Catan süper oyun ya.
6.Elimde iki tane kapağı açılmamış Mehmet Bilgehan Pektaş anısı var.
7.Araba Ankara’dan İstanbul’a giderken, İstanbul’dan Ankara’ya gelirken
de daha az yakar.
8.Oğlum 12 yaşındaki çocuğu okulda döverek öldürmüşler ya la.
9.Akustikhane süper program.
10.Düelloyu konuşalım.
11.G
pazartesi - sörf tabiki yerim
Kapıma bermuda şortlu birkaç alelade adam
gelince ister istemez aynaya bakıp “nooluya la?” dedim pazartesi
yüzleşmecileri. Bu ne cesaretti? Aşağıdan kapımı çaldılar. Camdan sarktım ve “Sadece
kafasına tükürdüğüm konuşsun” deyip tükürdüm. Tükürüğümü yemek için süper bir
mücadele ettiler ve en uzun olanı yükselip tükürüğümü bıngıldağına yedi. “Sörfçüyüz
biz…” deyince lafını kestim otomatı açtım.
*Kedilerle samimi, köpeklerle seviyeli bir
ilişkisi olmalı.
*Bir aile sırrı olmalı.
*Taksimetre yerine pazarlık yöntemini
benimsemeli.
*Gizli bir silahı olmalı ve dırdırı olmamalı.
*”Yavşak” kelimesini dilimize kazandıran Cavit
Çağlar’ı unutmamalı, unutturmamalı.
*Cinnete yatkın olmalı.
*İç gıcıklayıcı iç çekmeleri olmalı.
“Hiç konuşmayın”, dedim. “Nereden bileceğim
sizin sörfçü olduğunuzu sıradan insanlarsınız.” Sıradan sıradan sustular. Ben zaten
o ara küveti doldurmuştum. Kitaplığım bir rafını söktüm ve dolmuş küvetin
üstüne koydum. “ Haydi” dedim. Sırayla çıkıp çıkıp, battılar. En son ben
küvetin üstünde rafın üstünde durdum. Sonra da artık sırf benim için üretilen
sörf marka çikolatamı açıp “Sörf tabiki yerim” dedim ve yedim.
7 Ekim 2013 Pazartesi
pazartesi - Nolan
Malum artık hava soğudu, gece buğulanmış odamın
camının buharına postmodern bir Guarnica yapıp eski dostum Picasso’yu bir
kırmızı şarapla anıyordum ki; çok acayip bir şey gördüm pazartesi sürrealistleri.
Bulutun tekinde tetris işareti şeklinde bir ışık vuruyor. Batman’i çağıran
Gotham misali. Süper kahraman sanılmasına rağmen radyoaktif yememiş ve uzaydan
gelmemiş yegane karakter Batman’i sevdiğim için gidip bakayım dedim. Zaten bir
şehrimize adını verip zamanında onurlandırmışlığım da vardır.
*Bir grubu olmamalı.
*Tehditkar teşekkürleri olmalı.
*Yanağımdan öperken ıslaklık bırakmamalı.
*Mahallenin delileri ile kanka olmalı.
*Elini omuzuma atmamalı.
*Sempatik çantaları olmalı ve ben de o çantaya
ıvır zıvırımı koyabilmeliyim.
*Yaptığı iyiliklerin listesini yapmalı.
Işığı kaynağını takip ettim. Emniyet müdürlüğünün
çatısı. Artistlik yapıp duvarı tırmanmadım, efendi efendi kapıdan girdim ve
çatıya çıktım. Kadın polisler soğuğa aldırmadan; mini ve gayet seksi kıyafetler
giymiş, parti halindeler. Cristopher Nolan bana baktı ve; “Ben size gelir
demedim mi?”, dedi. Bir canım sıkıldı anlatamam. Batman gibi çatıdan atladım ve
eve kadar batmobilimle geldim. Tabi Nolan’ı da ayağından bayrak direğine asmayı
ihmal etmedim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)