Kadınlar ilginç mahluklar. Hayatımın çoğunu uğurlarına adadığım kadar varlar açıkçası. Şu an beni ben yapan tek gerçekler de onlar. Eskisi kadar ilgimi çektiklerini söyleyemem, büyüsü olanlar hariç; güzel ve çekici olanları arzulamıyorum bile. Aradığım şey büyüsü olan kadınlar ve onlar artık o kadar azlar ki. Bir tanesiyle sevişmeyi bir kenara bırakalım rastlaşmak, ateş istemek, seslerini bile duymak büyük şans. En son ne zaman rastlaşmıştım ki öylesine?
Kadınlar müşterim, kadınlar hobim, kadınlar amacım… Kısaca kadınlar hayatım. Doğmamış çocuklarının portesi isteyenler genelde kadınlar oluyor tabiî ki. Kadınlar genelde çocuk sahibi olmayı düşündükleri adamların resmi ile geliyorlar. Kadınların yanında gelen erkek sayısı ise çok az. Ve bu ilişkilerin hemen hepsi de kadın baskın ilişkiler.
Birkaç yıllık bu işimde geçenlerde farklı bir deneyim yaşadım. Kumral kısa saçlı, kısık gözleri olan, cilveli kahkahaları insanın içini bir hoş eden ve ne istediğini çok iyi bilen bir kadın müşterim geldi. Kısa hoşbeşten sonra çantasından iki adet erkek resmi çıkarttı. İki resmi de kendi çekmiş ve detaylı olması için büyüttürüp gelmiş. Titiz insanları seviyorum.
İki adam da birbirlerine gayet benziyorlardı. İkisi de esmerdi, kirli sakallıydı ve yüz boyları birbirine yakında. Onun dışında kaşları, gözleri, burnu, dudakları birbirinden farklıydı ama her ne kadar birbirinden farklı olsa da orantıları birbirine çok yakın olduğundan iki apayrı kişi demek zordu. Sanki kardeş gibi değil de, amca oğulları gibiydiler.
Müşterim bana durumu çok güzel özetledi. İkisiyle de sevgiliymiş şu an. Biri tüccar, öteki ise müdürmüş. “ Hangisi ile evleneyim bilemiyorum, hatta hangisi ile evlensem olur; tercihimde çizeceğiniz resim çok belirleyici olacak.”, dedi. Anlattığına göre ikisi de onunla evlenmek niyetindeymiş ve aileleri ile tanımasını istiyormuş. İçinde bulunduğu kararsızlık onu bunaltmış ama “Olmadı yazı tura atarım” dedi ve çok işveli bir kahkaha attı. Karşımda kadın gibi bir kadın duruyordu.
İşim bu sefer her zamankinden zordu. Çizeceğim iki çocuk portesi de birbirinden farklı olmalıydı. Adamlar her ne kadar birbirlerine benzeseler de. Kadının sohbeti hoşuma gittiğinden ve gün sonuna kadar başka randevum olmadığından işi uzattım ve iki saatte iki portreyi de verdim. Kızı olursa nasıl olacağını merak etmişti müşterim. İki tane birbirinden güzel kız portresi çizmiştim. Müşterim kısa saçlı olduğu için çizdiğim portelerdeki kız çocuklarını gür ve uzun saçlı çizdim. Hoşuna gideceğimi biliyordum.
Müşterim portrelere baktıktan sonra; “ Ama ikisi de çok tatlı. Kafam iyice karıştı. Acaba ikisinden de birer tane mi doğursam” dedi ve davetkar kahkahalarından bir tane daha atıp gitti.
Aradan iki hafta geçmişti ki aynı müşterim tekrar geldi. “ Kararımı verdim, müdür ile evleneceğim” dedi. Karar vermesine çok sevindiğimi söyledim. Anlatmaya devam etti. Öyle heyecanlı anlatıyordu ki;
“İki adayımda beni anneleri ile tanışmam için evlerine davet etti. Önce tüccarın evlerine gittim. Annesi çok zeki ve kendini beğenmiş bir kadındı. Hanımağa gibi, güvenebilirsin, koruyucu bir tip. Ondan kötü kaynana olmaz, anlaşabilirim diye düşündüm. Sonra da müdür beni annesiyle tanıştırdı ve annesini görür görmez karar verdim. İnanabiliyor musun anneannesini annesi sandım. Kadın 82 yaşında ama 50 gösteriyor. Asıl annesini göreceksin. Dört çocuk doğurmuş ama beli incecik. Yüzünde çok az kırışıklık var, sadece kaz ayakları. O kadar sağlam genleri var ki ailenin şaşarsın. Bizim damat babasına çekmiş, babası gibi yaşını gösteriyor. Şimdi senden bir portre daha çizmeni isteyeceğim” dedi.
Şaşırdım, Benden ne isteyeceğini aşağı yuları tahmin edebiliyordum. Elini çantasına attı ve birkaç tane, geçen seferki gibi, büyüttürülmüş resimler çıkarttı.
“ Bu annem, bu babam, bu kayınpederim ve bu da müstakbel kayınvalidem. Nasıl çok güzel değil mi? Senden bir portre daha istiyorum. Ne dersin müdür ile çocuğumuz nasıl olur? Canım, bir tanem, kaynanam gibi harika genleri olur mu?”
Kaynanasının resmine uzun uzun baktım, gerçekten çok güzel bir kadındı. O yaşlarda bu kadar parlak gözleri olan bir kadın görmemiştim. Kesinlikle büyüsü olan kadınlardandı. Ve gerçekten de 50 yaşında olduğuna kimse inanmazdı, hele de dört çocuk doğurduğuna. İşim çok zordu, çünkü şimdi çizeceğim portre ilk çizdiğime benzemezse kendimle çeliştim demekti ve bu hiç işime gelmezdi. Şansıma aradan uzun zaman geçmemişti, müdürün fotoğrafını da alıp bir portre daha çizdim. Gülümseyen, gür saçları olan güzel bir kız resmiydi. Porteyi müşterime gösterdikten sonra, “Kesinlikle çok güzel bir kızın olacak, senin güzelliğin ile kaynanasının güzelliğini taşıyan büyülü bir güzellik.”, dedim.
Meslek hayatımın en zor vakalarından biriydi. Her ne kadar beni zorlasa da bu müşterimle tanışmak büyük ayrıcalıktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder