25 Ağustos 2010 Çarşamba

Helikopter böceği - börtü böcek

En son ne zaman helikopter böceği gördüm acaba? Üzerinden en az on yıl geçmiştir. Bir garip uçan böcekti. Havada sabit durduğu an beni saran korkuyu hatırlıyorum. Zehirli olduğuna inandırmıştı beni hem de hiçbir şey yapmayarak; sadece var olarak. Şimdi istesem helikopter böceği hakkında birçok bilgi bulabilirim. Latince adını, nerelerde yaşadığını, gerçekten zehirli olup olmadığını, falan filan.

En son nerede görmüştüm ben onu? – İkinci paragrafa soru cümlesi ile başlama sorunumun teşhisini yaptım, umarım sıra tedaviye gelir-

Kuşadası’nda ya da İstanbul’da görmüştüm. Soyu tükenme tehlikesinde mi acaba? – yine soru cümlesi – paragraf biter.

Ömrüm boyunca en çok hangi hayvanı böceği öldürdüm acaba? -üçüncü kez ve pes- Bilinçli olarak küçükken karınca ezdiğimi anımsıyorum, Allah affetsin, artık özellikle basmamaya çalışıyorum. Zaten eskisi kadar çok karınca göremiyorum da. Bilinçli olarak en çok öldürdüğüm böcek açık ara ile karafatmadır. O iğrenç yaratıklarla olan ilişkim aslında korkuyla başladı. Gecenin köründe babamı kaldırıp karafatma öldürttüğü anımsıyorum. Şimdi ise yanımdan geçse dahi eskisi kadar korkmuyorum ve rahatlıkla öldürebiliyorum.

Arı öldürmüşlüğüm de var azımsanmayacak sayıda. Denizde yüzerken su fışkırtarak öldürmüştüm bir tanesini. Bence böcek camiasında en korkunçlardan biri. Hem de sarı.

Sivrisinekler beni tatilden nefret ettirmiş hayvanlardır. Anamur’da uykumu zehir ederek, beni intihar sınırına bile sürüklemişlerdi. Zaten dünyada en çok insanın ölümüne neden olan hayvan da onlar. Ankara’da ki sivrisinekler ise karaktersiz. Sadece poz veriyorlar ve ses çıkartıyorlar. Kan emmiyorlar. Sivrisinek öldürdüğümde çıkan kan aklıma geldi, eskiden o kan böceğin sanacak kadar aptaldım. Zamanla insan bir şeyler öğreniyor. Bir de “Vızz” diye bir hikaye yazmıştım.

Tırıl öldürmüşlüğümde var şu dünya da. Küçük bir sora ile ikiye bölmüştüm. Yeşil bir sıvı çıkmıştı ortaya. Sene 1996. Yanımda Hasan vardı ve ikimizde üzülmüştük.

Örümceklerden bahsetmemem olmaz. Dindarlaştıkça daha az öldürdüm onları. Ama bir böceği öldürmeden evden dışarı atmak öyle zor ki. Banyoya girdiğimde kırmızı bir tanesini gördüm ve verdim suyu, verdim suyu ve delikten gitmesini izledim. Sonra da üzerine banyo yaptım. Ölmüş müdür acaba? Böcekler, örümcekler boğulur mu? İlkokul fen bilgisi, bilgi kırıntısı trake solunumu yaptıklarını anımsıyorum ve bu bilgi kırıntısından hiçbir sonuca ulaşamıyorum.

Kanal 7’de çıkan çember sakallı, saman kağıt kullanan, eski ve cildi dağılmak üzere olan kitapları kaynak gösteren, din ile ilgili sorulara cevap veren bir amca var. Nedense saman kağıt kullanan adamları seviyorum. Bir benzeri de eskiden TGRT’ de vardı. Neyse o böcek öldürmeyin demişti. Eğer öldüreceksek üç defa “Cinsen çık, cinsen çık, cinsen çık, Hazreti Süleyman’a verdiğin sözü unutma” deyip öyle öldürün demişti. Eğer hayvanın içince cin varsa çıkıp gitsin ki cin ölmesin diye. Artık televizyonlarda üç harfliler diyorlar.

Börtü böcek üzerine eşsiz bilgilerimi paylaştıktan sonra şunu söyleyebilirim ki en havalısı helikopter böceği. Belki yıllardır görmediğimden bana öyle geliyor. Helikopter icat edilmeden önceki adını merak ettim şimdi.

Merakımla beraber google yazdım ve bir adı da “Yusufçuk”’muş. Karadul gibi eşini yok etme durumu da varmış.

Hiç yorum yok: