İsa, sıradan bir sokak çalgıcısı. Portreci ile aynı sokakları paylaşıyorlar. Aralarında gizli bir bağ var. Yakın arkadaş ya da kanka değiller. Aralarında konuşuyorlar ama üstünkörü, birbirlerinin özellerine girmiyorlar. Hoş geldin, beş gittin.
Dış görünüşü: İsa’nın görünüşünü en iyi anlatan kelime sıska. Hatta çok sıska. Sağlıksız bir görüntüsü var. Kavruk tenli. Yüzü ince uzun, göz altları ise mosmor. Seyrek ama uzun sakalları var. Güney Amerikalı reggie şarkıcıları gibi. Saçları ise uzun sayılır. Açık alnına doğru dökülen ince sağlıksız saçlar. İsa peygamberin resimlerini andırıyor. Kürt İsa peygamber gibi. Ergenliğinde çok arabesk dinlemiş. Damardan, Müslüm’cüymüş. O günlerden yadigar kollarındaki façalar kalmış. Utanıyor o façalardan, ondan pek kısa kollu kıyafetler giymez. Zaten çok zayıf olduğundan, çok üşür.
Sadece sokaklarda gitar çalarak para kazanıyor İsa. Çok iyi bir gitarcı değil. Uyumsuz bir tip olduğundan hiçbir grupta tutunamıyor. Sokaklarda gitar ile rock klasiklerini çalıyor genelde. Bir de eski püskü mızıkası var. Arada onu da çalıyor. Gitar kutusunu açıp her zaman sağına koyuyor ve günü sonunda biriken parayı saymadan gitarını da çantasına koyup gidiyor.
Bu eski damardan arabeskçiyi, sokaklarda rock klasiklerini çalarak hayatını idame eden bu isyankar rakçı haline getiren ne? Portreciyle hikayelerini kesiştiren noktalardan biri bu. “Bir kadın”. Bir kadına aşık oluyor ve aşık olduğu kadın arabesk dinleyen bir varoşa bakmayacak bir tip. Kadının peşinden gidiyor ve değişiyor. Arabesk ve rock onun için çok farklı kültürler değil. İkisinde de fakirlik ve isyan var. Sadece dışavurumları farklı diyor.
Hamiş: ileride İsa’ya sokakta para veren Portreciye isyan sahnesi olabilir. Yine paralel bir isyan İsa’nın arabeskçiden rakçıya dönmesini sağlayan o kıza verebilir.
Hatta o kız da bir süre sonra rakçılığı bırakıp kariyer peşinde koşan kapitalist bir tip olsun. İsa, “Senin peşinden rakçı oldum ama kapitalist olamam” diyerek isyan etmesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder