O, eski karısının düğününe gider. Amacı karınsının onu görüp evlenmek vazgeçmesini sağlamak değildir. O acıyı, o acı anda tüm kalbiyle hissetmek ister. Yazardır o. Acı çekmeyi birazda ondan sever.
Karısı “evet” derken kalbini kanar. Yüzünde boşvermiş bir gülümseme vardır o an; zaten bu boşvermişlik zırhını her daim takar. Düğün akar, danslar edilir, rutin, rutin… Gelin ve damadı tebrik eder ve arabasına binip tam gidecekken eski karsının sesini duyar. “ bekle beni, bende geliyorum”. O an mutludur. O anın mutluluğu tarifsizdir. Arabaya atlarlar ve kaçarcasına uzaklaşırlar. Dikiz aynasından peşlerinden koşan zavallı damadı görür ve daha da bir neşelenir. Damat, karısı ile evlenmek üzere olmasalar bile sevilmeyecek bir adamdır.
O de mutludur, kaçak gelinde. Arabayı kahkahaları inletirken gelin içinde bulunduğu anın heyecanına dayanamaz ve onu dudaklarından öper.O yıllardır bu öpücüğe hasrettir ve araba kullanıyor olmasına rağmen kendini tutamaz ve öpüşmeyi uzatır. Bir saniye daha, bir saniye daha…
Derken bir çarpma sesi duyulur. On, on iki yaşlarında bir kız ve annesi yerde yatıyordur.
hamiş: californication sezon 1 finalinden esinlenme
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder