psikiyatristik denemem, altzine.
Karanlık koridorlardan geçtik ve muayenehanenin önündeki üç kişilik banka annemle beraber oturduk. Yol boyu havadan sudan konuşmuştuk; annemin ittiği, zoraki sohbette. Üzüntüsünü belli etmemeye çalışsa da beceremiyordu. Hangi anne oğlu ile psikiyatriste gitmek ister ki? Karşımızdaki bankta da bir anne ile kızı oturuyor ve sıralarını bekliyorlardı. Anne kız olduklarını hemen anlamıştım; onlar da kendi aralarında konuşmuyorlardı aynı bizim gibi. Annem ile kızın annesi sıranın kimde olduğu konulu kısa bir konuşma geçirdiler ve sessizce beklemeye devam ettik. Gerdindim ama gerginliğimi gizlemeye çalışıyordum, gerginliğim dışarıdan gözlemlenebiliyor muydu, bilmiyordum.
Doktorun odasından şu an anımsayamadığım biri çıktı ve o kız içeri girdi. Sanırım kırk dakikaya yakın durdu. Başım duvara yakın durduğu için içerideki sesleri duymaya çalışıyordum, arada doktorun sesi duyuluyordu ama kızın sesi hiç duyulmuyordu. Sonra doktor dışarı çıktı ve bir test getirip kıza bıraktı ve dışarı çıktı. On onbeş dakika sonra da tekrar geldi ve odasına girdi. O esnada zavallı bir kadıncağız doktorunu arıyordu ama doktoru bugün kanser hastaları ilgilendiği için ulaşamıyordu. Kızı ilaçlarını almadığı için gelmişti, onun kızı otuz beş yaşındaymış, çayına ilacı katsam olur mu diye soruyordu. Sonunda bir kadın doktor ilgilendi kadıncağızla. Zayıf bir yüzü ama kocaman kalçaları olan bir doktor.
Kızı ilaç almadığı için bir çare bulmaya çalışan kadın, benden önce sırasını bekleyen kızı ile gelmiş olan kadınla konuşmaya çalıştı ama başaramadı. Sonra içeriden kız çıktı ve annesi içeri girdi. Kızın büyük bir burnu olduğunu o zaman gördüm. Hep yere, biraz da bana doğru bakıyor gibiydi. Elinde bir defter vardı, öğrenci olmalıydı. Siyah saçlarını ne ortadan ne de yandan; ikisini ortası bir şekilde sola doğru ayırmıştı. Derken annem bir sebeple kalktı, zaten daha önce de su almak için kalkmıştı; belli ki ortam onu geriyordu ve yürümek istiyordu.
Yaşlılığına az kalmış kalın kaşlı şişman bir kadın ve esmer uzunca bir adam geldi bekleme koridoruna sonra. Kadın hemen oturdu, adam dolandı; derken kadın içeriden çıktı ve benim sıram gelmişti. Annem yanımda olmadığından üste montomu, onun üstüne annemim montunu ve en üste de annemin aldığı suyu koyup, kapıyı bir kez çalıp içeri girdim.
Oturmadan önce doktorun elini sıktım ve ” Burak” dedim, sonra da masanının önündeki sandalyeyi kendime göre hazırlayıp oturdum, kendine güvenli gözükmeye çalışıyordum nedense? Doktor bir şeyler yazarken bende odayı inceledim. Çok kalabalık, karışıktı ve dardı. Camdan dışarı baktığımda odanını manzarasının Bülbülderesi Caddesinin başlangıcı olduğu gördüm. Tam hizamdaki elektirk lambası ise saat öğlen iki buçuk olmasına rağmen yanıyordu ama takıntılı görünmemek için konuya değinmedim. Sanırım parmaklarım birbirine geçirmişti ve doktorun benimle ilgilenmesini bekliyordum.
” Sorun neydi?”, “Neden geldiniz?” gibisinden bir şey söyledi. Sesinden, vurgulamasından kürt olduğu belliydi.
” Sosyalleşmekte sorun yaşıyorum, yeni insanlarla tanışamıyorum, arkadaş edinemiyorum. En son on yıl önce kendim arkadaş edindim” dedim.
” Son on yılda hiç arkadaş edinmedin mi?”, dedi.
” Arkadaşlarımın arkadaşları ile arkadaş oldum ama arkadaşlarım hep eski arkadaşlarım, taa ortaokuldan beri gelen” dedim sonra da; ” Çok dışarı çıkmak istemiyorum, evde durmak istiyorum” diyerek devam ettim.
” Haftada kaç kez dışarı çıkıyorsun?” dedi.
” İki ya da üç kez” dedim ve biraz abes kaçtığını hissettim. ” Sanırım asosyel kişilik bozukluğum var” diye devam ettim.
” Dışarıda tek yemek yerken insanların seni izlediğini düşünüyor musun? Yolda yürürken insanların seni izlediğini?” dedi.
” Hiç dışarıda yemek yemem ki, hem iki haftaya kadar uzun saçlıydım ve varoşta yaşadığım için insanlar bakıyordu.” dedim.
O sırada başka bir doktor geldi ve bir şey kullanmak için izin istedi. Telefondu sanırım, dikkatimi oraya veremedim. Sadece o doktor çıkana kadar hiç konuşmadık ve ben sağa sola ve dışarı bakıp durdum. Diğer doktor gittikten sonra benim doktor;
” Sende kaygı bozukluğu var” dedi ve bir şeyler yazmaya başladı. Reçete yazdığının farkındaydım ilaç kullanacak olmak canımı sıkmıştı. başka ilaç kullanıp kullanmadığımı sordu ve anlatmaya başladı.
” Sana şu ilacı yazıyorum 35’lik ve 70’lik olarak, ilk beş gün kahvaltıdan sonra 35’liği sonra da 70’liği kullan ve ayın 26’sında gel öyle konuşalım” dedi.
” Yan etkisi var mı?” dedim
” Ağız kuruluğu ve kabızlık yapar. Bir de boşalma süreni uzatır, beş dakika olacakken yirmi dakikaya uzar” dedi ve reçetemi uzattı.
İlk hissim ne kadar çabuk bittiğiydi. oysa benim daha anlatacaklarım vardı. Teşekkür ettim ve odadan çıktım. Annem beni görünce kalktı ve en son gelen kalın kaşlı şişman kadın ” Geçmiş olsun yavrum” dedi. Öyle dolu dolu öyle içten bir geçmiş olsu dilemişti ki bu kadar olurdu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder