Güneş tabiki ilk akla gelen. Güneş ne oldu acaba? Brüksele gitmişti, okul başkanı mı neydi, okul göndermişti, sonra Bilkenti kazanmıştı ve güzel bir kızdı. Esmerdi ve saçlarını bir kurşun kaleme sararak topladığını anımsıyorum. Bana bir lakap da takmıştı “Sayko”. Çoğu lakap aşağılamak, dalga geçmek için takılır ama o beni övmek, belki de aralarında bir aidiyet hissedeyim diye takmıştı. Bir de sarışın arkadaşı vardı, aynı sırayı paylaşırlardı. Anadolu sosyolojiyi kazanmıştı. Onun da modern bir adı vardı, nedense anımsayamıyorum. Zengin çocuğu muydu bilemiyorum ama elit çocuğuydu Güneş. Mesela evde internetleri vardı ve internet kısaca ‘net’ dendiğini ilk ondan duymuştum. Sınıf farkını ilk hissettiğim o ortamda bana hissettirmeyen azıcık ergenden biriydi o.
Bölümü uluslararası ilişkilerdi ve bence bölümünü bitirmiştir, en fazla yarım dönem uzatarak. Öğrenciliği güzel geçmiştir, en az birkaç tatilini yurt dışında geçirmiştir. Çok yakışıklı olmasa da tatlı bi sevgilisi olmuştur; muhtemelen kumral, esmer bir adamla düşünemiyorum onu. Çok sevgili değiştireceğini sanmıyorum, iki ya da üç sevgili ile geçmiştir öğrenciliği. Okul bittikten sonra da; Güneş işsizlik çekmemiştir, hemen bir şirkette iş buşmuştur. Hatta muhtemelen öğrenciyken de biraz çalışmıştır.
Her sabah erkenden kalkıp saçlarını güzelce topluyor ve hafif makyajını yapıyordur. Şık ama gösterişsiz kıyafetler giyer Güneş, kendi gibi. Siyah bir pantalon, beyaz gösterişsiz bir gömlek ve siyah bir ceketle düşünüyorum onu şu an, tabi topuklu ayakkabılarla. Kıyafetleri ütülü, tertemiz ve üzerine oturuyordur; yine çıtı pıtıdır Güneş ama bir iki kilo fazlalığı olduğunu düşünüyordur.
İşinde iletişim önemli bir yer tutuyordur ve bu konuda başarılıdır. Uzun uzun anlatmaktan hiç yorulmuyor ve dinlerken, anlatanın gözlerine bakarak “ Seni gerçekten dinliyorum” mesajını veriyordur. Çalışkandır Güneş, patronları onun başarısız olduğunu kesinlikle düşünmüyordur; harikalar yaratmıyor, çalıştığı kuruma sınıf atlatmıyordur belki ama iyi çalışanlar listesindedir.
Ya şu günlerde evlenmiştir ya da evlenmek üzeredir. Kariyerinden vazgeçmeyecek kadınlardandır Güneş. Eşi muhakkak kariyerli biridir ve geliri yüksektir. Tutunamayan biri ile beraber olamaz Güneş. Tutunamayan birisi sevebilir, aşık olabilir, sevgili dahi olabilir ama asla evlenmez Güneş. Kesinlikle güzel bir evi vardır. Dar, karanlık bir evde düşünemiyorum onu. Ev içinde tatlı pijamalarıyla ya da komik tişörtleri ile takılır. Hatta eşinin tişörtlerini giyer arada. Küçücük bedeniyle o büyük tişörtün içinde çok tatlı olur ve çok tatlı olduğunun farkındadır da. Güneş’in farkındalığı yüksektir.
Eşinin ailesi ile arası iyidir. Sorun çıkmaması için gerektiğinde susabilecek kadar akıllıdır. Zaten fıtratında kavga dövüş yoktur ki onun. İki ya da üç tane iyi arkadaşı vardır. İki kız arkadaşı onun gibi akıllı ve sakindir. Biri muhtemelen sarışındır ve özel hayatı çalkantılıdır. Güneş ona akıl da verir, omzunda ağlamasına da izin de. Bir de iyi anlaştığı erkek arkadaşı vardır. Şirin, göbekli bir tip. Beraber çok gülerler. O çocuk inceden bir şeyler besler kalbinde Güneş’e karşı ve Güneş bunu bildiği halde bilmiyor gibi davranır. Sevilmek, beğenilmek her kadın gibi onunda hoşuna gider ve o arkadaşının ona asla açılmayacağı gerçeğini bilir. Güneş zeki görünür ama göründüğünden de zekidir.
Arabası muhakkak vardır, belki öğrenciyken bile. Küçük bir arabası vardır ama hani bayan arabası denir ya işte onlardan, ford ka gibi bir şey. Otomatik vitestir arabası ama düz vites kullanmayı da bilir. Güneş çoğu kadından farklı olarak geç kalmaz. Bazen geç kalması gerektiğini hisseder ve odasında ya da tuvalet masasında aynaya bakarak zaman geçirir ve öyle geç kalır; yoksa zamanında hazırdır, hatta zamanından da birkaç dakika önce hazırdır.
Güneş’in iki çocuğu olacaktır, aralarında beş yaş fark olan ve Güneş çok iyi bir anne olacaktır. Hamilelik depresyonu elbette yaşayacak ama kısa sürede atlatacaktır. Çocuğuna annesinin ya da kaynanasının bakmasını istemeyecek ve ondan dolayı bir bakıcı kadın tutacaktır. Annesi ve annanesi arada sırada gelip bakıcıya ve bebeğe bakacaklardır. Güzel isimleri olacaktır çocuklarının, tıpkı kendi adı gibi. Çocuğu dört ya da beş yaşına gelince de pahalı bir kreşe yazdıracaktır. Çalışmaktan bir gün bile vazgeçemeyecek aynı zamanda da çocuklarına istediği kadar zaman ayırmamanın mutsuzluğunu yaşayacaktır.
Çocukları büyüdükçe onları muhakkak kurslara yazdıracaktır. Gitar kursu olabilir, basketbol kursu olabilir, bale kursu olabilir… İş temposuna rağmen çocuklarını kursa bırakıp, kurstan alacak zamanı da bulacaktır Güneş. Anne olduktan sonra zamanı planlamakta daha bir uzman olacaktır.
Muhtemelen aldatılacaktır Güneş, çok üzülecektir ama boşanmaktan korkacaktır. Bir süre sonra ise dayanamayacak ve boşanacaktır. Mahkeme elbette çocukları Güneş’e verecektir ve Güneş daha çok yıpranacak ve yaşlanacaktır. Saçlarında beyazlar belirince hemen saçlarını boyatacaktır, yüksek ihtimal koyu kahveye. Küçük yüzünde kırşıklıklar belirecek ve bu onu çok mutsuz edecektir. Aslında bu günleri öngörmüş; pahalı kremler kullanmış, düzenli cilt bakımı yaptırmış ve asla makyajla uyumamıştır. Kabullenmeyi bilir Güneş, bunu da atlatacaktır.
Boşandıktan sonra Güneş’in peşinde koşanlar olacaktır. Daha önce evlenmemiş birini kalbi istese de aklı istemeyecek, çocuğu olmayan birini de yine aklı reddecektir. Hala yaşadığını hissetmek için küçük flörtler edebilir Güneş ama bu flörtler asla evliliğe dönüşmez ve öyle güzel planlar ki; hiçkimse hiçbir şey fark etmez. On yaşındaki her şeyini karıştıran kızı bile.
Çocuklarlarının ergenliği zamanında ikinci bir bunalım daha yaşayacaktır Güneş ve bekar bir anne olmaya en büyük laneti o günlerde edecektir. Çocukları babalarıyla ilişkisini kesmese de; zamanla yabancılaşmıştır. Ondan dolayı tüm yük Güneş’in omzundadır. Zamanla beraber uyum sağlayacak ve bu sorunu çözecektir Güneş ama uyum sağlaması zaman alacak ve özel hayatındaki en büyük sorunu da bu günlerde yaşayacaktır. Sevgilisi de onu aldatacak ve Güneş bir erkeğe güvenmeyeye yemin edecektir.
Çocukları evden uçana kadar Güneş harika bir anne olmaya devam edecektir. Kızının evleneceği çocukta, ayrıldığı kocasından izler görmek onu tedirgin etsede hiçbir engel çıkarmayacaktır; küçük kızının evleneceği çocuğu ise daha çok sevecektir. Çalışmaya ise devam edecektir Güneş. Gençlik döneminde olduğu kadar verimli çalışmasa da yine de çalışkan ve sorumluluk sahibi bir çalışan olarak tanımlanacaktır. Zaten kariyeri başarılı geçmiş ve üst düzey yönetici sınıfındadır.
Emekli olma fikri Güneş’i korkutsada vaktin geldiğini fark etmiştir artık. Zaten iki kızından da birer torunu olmuştur. Torunun ikinci doğum gününde eski eşinin bakışlarından tekrar birleşmek istediğini okumuş olsa da buna yanaşmamıştır. O adama karşı ne eskisi gibi sevgi; ne de eskisi gibi öfke duymaktadır. Öylesine bir adamdır onun için.
Emekli olur sonunda Güneş. Torunlarının bakıcılarının, torunlarına iyi bakıp bakmadığına bakar, sonra birkaç kursa yazılır ama hevesi çabuk kaçtığından bırakır sonra komşularından biri ile bağıra çağıra kavga eder. Güneş aldatıldığından sonra ilk kez böyle bir kavga etmiştir. Salonundaki tekli koltuğuna oturur ve kendini rahatlamış hisseder. “ Bunu daha sık yapmalıyım” diye düşünür ve daha sık yapar. Huysuz bir ihityara göre çok naif bir yüzü vardır.
Sonra Güneş ölür. Ölü bulunur. Kalp yetmezliğinden. Torunları ilkokula gidiyordu ve kızlarının gözyaşları ile defnedilir. Cenazede eski kocası cenaze sahibi gibi davranır ve Güneş’in ruhu buna çok sinirlenir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder