26 Nisan 2011 Salı

Deniz - Olta - Balık‏


“Deniz de mavidir, gök de. Sahilden denize baktığında görürsün zaten ikisinin de birleştiğini. Herkes görür bunu ama kimse kabul etmez. Sorsan deniz de ayrıdır, gök de. Mavi mavidir, açık ya da koyu. Mavi, mavidir ve tüm maviler birdir. Tüm yeşiller de yeşildir. Kim bana akasya ile çimin, gürgen ile yosunun ayrı olduğunu söyleyebilir? Tüm yeşiller de birdir, tüm maviler de...
Sanırız ki oltalar kayıklardan, takalardan, gemilerden atılır. Ama işin aslı öyle değildir. Oltalar evlerden atılır. Sanırsınız ki oltaları balıkçılar atar, aslında oltayı denize salan başkasıdır. O evleri yöneten kadınlardır. O kadın genelde ya annedir, ya da hanım; bazen de hala ya da teyze. Bir de babalarının biricik kızları vardır ki en büyük güç onlardır. Balıkçı bazen annesine kızar balık tutmaz, karısına kızar balık tutmaz ama o biricik kızına kızıp balık tutmayan balıkçı yoktur. O biricik, küçük kızlar yok mudur; adama cinayet bile işletir.
Balıkçı oltasını denize atar ve “Rastgele!” der. O evdeki küçük kızda biraz büyür serpilir, anlar dünyanın düzenini, hayatın akışını o da, oltasını sokağa atar ve “Rastgele!” der. İyi bir koca arar, iyi bir balıkçı arar, güçlü bir balıkçı arar; her kadın gibi. Sokaktaki balıkçı açtır, çok açtır, sağa sola bakınır av var mı diye? Sonra oltayı görür. Bilmez ki olta tuzak. Oltadaki yemin peşinden koşar ve hemen gelir oltaya. Sonra o serpilmekte olan kız oltasını yavaş yavaş çeker, bakar balık ağır mı, güzel mi? Beğenirse balığı yavaş yavaş, nazlana nazlana çeker oltasını. Oltanın ucundaki evinin erkeğini, doğacak çocuklarının babasını.
Beğenmezse çektiği balığı, oltanın kancasını kanata kanata çıkartır balığın ağzından ve balığı tekrar denize atar. Sonra da oltasına yeni bir yem takar ve salar denize. Unutur biraz önce avlayıp beğenmediği balığı, unutur ağzını kanattığı, dilini yardığı zavallı balığı; yeni avlarına bakar.”

“ Peki sen hiç evlendin mi Rıfat Abi”
“ Yok evlenmedim”

Hiç yorum yok: