29 Eylül 2014 Pazartesi

pazartesi - mutluyuz konvoyu

Şehri biraz keşfetmeliyim dürtüsüyle uyandığım bir sabah triportörüme atlayıp amaçsızca dolaşmaya başladım pazartesi çelebileri. Sabahları çok trafik oluyormuş ama öğlene doğru azalıyormuş. İlk bunu keşfettim. Sonra kornalara basan ve dikiz aynalarına havlular bağlamış bir grup gördüm. Hemen bunu da keşfetmeleyim diyerek arkalarına takıldım.

*Benden her zaman imkansızı ve insafsızı istemeli.
*Bisikletle radara girmemeli.
*Salatalık maskesinde kullandığı salatalıklardan cacık yapmamalı.
*Asistanı beni de asiste etmeli.
*Bir çocuğun elinden kaçan uçan balon gördüğünde görüş açısından çıkana kadar balonu izlemeli.
*Yılın belirli günleri sadece yalan söylemeli.
*Müze bekçileri arasında bana anlatmadığı bir husumet olmalı.


Arabalar birbirilerine çok yakındı ve bir türlü içerilerine sızamıyordum. Ben de en öndeki arabayı da geçip dikizden baktım. Plakasından ‘Mutluyuz!’ yazıyordu. Bu mutluluk konvoyuna be de girmeliydim. Zorladım, solladım, birkaç arabayı yoldan çıkarttım derken konvoy durdu. Davul zurna sesleri duydum ve tripotörümden inip sese doğru yürüyordum ki; gelin ağlamaya başladı. Damat da bayıldı. Her zamanki sahne; ağır makyajlı ve çirkin kıyafetli kadınlar peşimden koşmaya başladılar. Ben de kendimi eve zor attım.

Hiç yorum yok: