Uzun ve geniş bir koridorları vardı. Kaç metre bilmiyorum ama en az yirmi adım. Müstakil evin bir ucundan öteki ucuna kadar bu koridordan geçilebiliyordu. Koridorun ortasında üst kata çıkmak için ahşap merdivenler vardı. Merdivenlerin altında ise beyaza boyanmış tahtalardan yapılmış çirkin görüntülü bir dolap vardı, Uzun çekmeceleri olan.
Koridorun boyunca uzayan duvarlar somon sarısıydı. Belki üç dört yıl önce boyandığı için olsa gerek boya canlılığını yitirmiş, solgun duruyordu. Koridorun başlanıcındaki portmantoyu ve merdiven ayrımını saymazsak koridorun ferahlığını bozacak hiçbir yarıntı yoktu. Tek kişilik bir yatak bile atılabilecek, bir kompartımandan daha geniş güzel bir oda gibi kullanılabilirdi.
Benim ilgimi çeken yine koridorun ortalarına doğru, salona açılan girişteki resimlerdi. Annenin, babanın ve oğullarının yağlı boya portreleri. Anne ve babanınki benzese de oğlan çok benzemiyordu. Şu an on sekiz yaşında olmalı. Portre içildiğinde ise on dört, on beş. Üç küsur yıl ebeveynleri değiştirmese de ergeni hemen hemen bir genç adam yapmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder