Bir tenis filminde görmüştüm. Bir şey pokeri diyordu. Blöf yapmak üzerine basit bir oyun. İki kişi oynanıyor. Desteden karşılıklı birer kart çekiliyor ve kendin görmeden alnını ortasına koyuyorsun. Gördüğün kart karşındakinin kartı.
Sonra blöf başlıyor. Poker gibi. Giriyor musun, girmiyor musun? Ne kadar arttırıyorsun?
Bu oyuna ilave olarak silahında olacak ve silahında üç kurşun. Karşındaki rakibi iki çeşit yenebiliyorsun. Ya tüm parasını alırsın, ya da öldürürsün. İki durumda da yeni rakip geliyor karşına. Tabiî ki kurşun hakkını kaybettiğin oyunda kullanıp, öldürdüğün kişinin parasını almak en makulü. Kazandığın paralar ile kurşun alma şansın olacak ama kurşun çok pahalı olacak. İlerleyen bölümlerde karşındakinin de silahı olacak. Böylelikle gerginlik daha da artacak. Kazanırken öldürülmekten çekinip silahı kullanmak zorun hissedeceksin. Adam zaten kaybediyor, ya seni de öldürürse?
Daha ilerleyen kısımlarda üçlü – dörtlü oyunlar olabilir. Rakibin arkasında koruması olabilir ki bu iki kurşun demek. Kazanılan para ile daha iyi silahlar ve isabet yeteneği arttırabilir.
Oyunun görünüşü ise basit olacak. Yüzün rakibine dönük, masada karşındaki adama bakıyorsun; önünde masa ve paralar var. Karşında adamı görüyorsun. Yüzde gülümseme, sinirlenme, gerilim gibi mimikler olabilir. İlerleyen turlarda bu azalır, profesyonel kumarbaz mimik vermez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder