- Uzun zamandır beraber çalışıyoruz evladım; ilk geldiğin gün dün gibi aklımda. Bir uçan tekmeyi bile atamıyordun, sol kolun çok zayıftı, hırsına her seferinde yenik düşüyordun. Şimdi sana bakıyorum da tam anlamı ile bir savaşçı oldun.
- Teşekkür ederim efendim.
- Asıl ben sana teşekkür ederim. Bana birçok şeyi sen hatırlattın. Senin başarın, benim başarım oldu. Beraber geçirdiğimiz onca zamanda bir kez bile bana terbiyesizlik yapmadın. Gelişmen, yetişmen için sırtına kaldıramayacağın yükler yükledim; ruhun gelişsin, olgunlaş diye kaldıramayacağın sözler söyledim, bir kez bile of demedin.
- Sizin sayenizde, sensei.
- Her şeyin bir sonu olduğunu da sana öğretebildim sanırım.
- Öğrettiniz efendim.
- Bugün eğitimimizin son günü evladım. Birazdan buradan gerçek bir savaşçı olarak ayrılacaksın. Hiçbir zaafı olmayan, kaybetmeyen, gerçek bir savaşçı.
- Siz nasıl layık görürseniz.
Sensei öğrencisine ayak açma çalışmaları yaptırdığı iki varilin oraya gitmesini istedi. Öğrenci hocasının dediğini yaptı ve bir ayağını bir varilin üzerine; öteki ayağını da diğer varilin üzerine koyup ayaklarını 180 derece açtı. Sonra öğrencisinin gözlerini bağladı ve;
- Hazır mısın evladım, dedi
Öğrenci hocasının ne yaptığını da, ne demek istediğini de anlamadı ama her zamanki gibi tereddütsüz itaat etti.
- Hazırım, dedi
Sensei, seri bir hareket önce sağ ayağını kaldırdı ve zıplayıp sol ayağı ile öğrencisinin testislerine tekme attı. Öğrenci acılar içinde yere düştü, testislerleri patlamıştı ve ağzından kan geliyordu. Hocası gözyaşları ile öğrencisinin yanına diz çöktü ve ağzından gelen kanı elleri ile silip;
- Özür dilerim evladım. Özür dilerim… Bir erkeğin dövüşteki en büyük zaafı testisleridir. Şu andan itibaren seni kimse yıkamayacak. Artık yenilmezsin, dedi ve ağlayarak uzaklaştı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder