28 Şubat 2011 Pazartesi

Peki Balığı Kim Yedi?

Masaya üç bardak istedim. Biri benim, biri sevgilim, diğeri de eski sevgilimin hayali içindi. Ben ve sevgilim şarap istedik, eski sevgilimin hayaleti ise su; ben az pişmiş kuzu bonfile istedim, sevgilim ise balık; eski sevgilimin hayali ise yemek istemedi. Zaten önünde duran su dolu bardağa da bir kez bile dokunmadı. Eskiden, gerçekken de öyleydi; nedense pek yiyip içmezdi.

“ Muhteşem bir gelecek bizi bekliyor hayatım”, dedim. “Her şey hayallerimizdeki gibi olacak. Hem artık daha iyi kazanıyorum, ev işlerini yapması için bir yardımcı bile tutabilirim istersen. Annenin bizimle yaşamasını istiyorsun ama ben buna pek sıcak bakmıyorum biliyorsun; ona da bir çözüm buldum. Taşınacağımız evin hemen bir alt sokağında annene de bir ev tutabiliriz. Yemekleri beraber yeriz, hem sıkılmaz da. Düşünsene bizimle aynı evde yaşamayı o da istemez. Sonra spor yapmaya da başladım. Fark etmişsindir göbeğim her gün eriyor ve omuzlarım genişliyor. Takım elbisemi nasıl buldun? Özel diktirdim. Kumaşının İtalyan olduğunu söyledi terzi. Kravat ve mendilim de ipekten. Biliyorum ki ipeği seversin. Dokunmak ister misin?”

Sessiz kaldı sevgilim, kravatıma dokunmak dahi istemedi. Konuştuklarımı dinlemiyor, umursamıyor gibiydi. Sanki aklı başka bir yerdeydi.

Eski sevgilimin hayaline döndüm sonra ve ;

“ Sevgilim neden böyle sessiz bir fikrin var mı? Nasılsa sen de benim eski sevgilimsin. Beni en iyi sen tanırsın ve durumu en iyi analiz edecek olan da yine sensin. Neden sorularıma cevap vermiyor? Sence fazla mı ilişkinin üzerine düşüyorum? Biliyorsun seni çok sevdim, şimdi de onu çok seviyorum”

“ Seni o kadar da iyi tanıdığıma emin değilim; beni gerçektende tutkuyla sevdin ama zamanla sevgin boğdu beni, nefes alamaz hale geldim ve çıldırdım. Bakıyorum da şimdi de aynı sorun baş gösteriyor. O kadar da ellerini sokma kızın hayatına. Kızı geçtim annesinin nerede oturacağına bile karar vermeye çalışıyorsun.”

“ Sanırım haklısın eski sevgilimin hayali. Şimdi sevgilimle konuşmalıyım ki sıkılmasın bu uzun sessizlikten.”

Sonra sevgilime döndüm ve;

“ Balığına dokunmamışsın bile, oysa çok seversin balığı. Sigarayı bırakmamı isterdin ya hep. Artık pipo içmeye karar verdim sadece öğlen ve akşam yemeklerden sonra içeceğim. Kokusundan rahatsız olmazsın sanırım.”

Sevgilim yine sustu; olumlu ya da olumsuz manada başını sallamasını bekledim ama yine tepki alamadım. Herhalde canı başka bir şeye sıkkın diye düşündüm ya da korktuğum gibi her terk edilişimin önündeki o tatsız sessizlik hâkimdi. Panik halinde ağzımdan o sözler çıktı.

“ Seni seviyorum”

Ben de seni seviyorum, demedi.

Eski sevgilimin hayaline döndüm,

“ Neler oluyor, lütfen yardım et. Bu sessizliğin sonunun hayırlı olmadığı besbelli. Seni seviyorumuma bile cevap alamadım.”

“ Sakin ol ve sakın bir daha seni seviyorum diyerek işi zorlaştırma. Senin için ne kadar değerli olduğunu ona anlat ama sakın ellerini kızın hayatının içine de sokma”

Yüzümü sevgilime döndüm ve iki elim ile sağ elini tuttum. Elleri her zamankinden daha soğuktu.

“ Ellerin buz gibi hayatım, yoksa hasta mısın? Hasta olmak üzere misin? Kıyamam sana. Yemeğini muhakkak yemelisin, aç kalırsan daha da hastalanırsın. Hem sen hastalanırsan ben ne yaparım. Hayatımın mihenk taşısın sen. Geçmiş puslu günlerim üzerine doğan sabah güneşisin.”

Eski sevgilimin hayali;

“ Devam et, daha yavaş konuş.”

Devam ettim.

“Göz bebeğimsin. Karanlık dünyamı aydınlatan deniz fenerimsin. Seninle beraberken kendimi Macellan gibi hissediyorum. Her gün yeni bir özelliğini, her gün yeni bir güzelliğini keşfediyorum. Gördüklerimi, yaşadıklarımı benden önce kimsenin yaşamadığını; beden sonra kimsenin yaşayamayacağını da biliyorum. Bu bana narsist bir mutluluk veriyor önce, sonra da seni anlatan şiirler, romanlar yazmalıyım diyorum kendi kendime. Ki herkes bilsin bu yaşadığım mutluluğu. Yaşayamayacak olsalar da; bir yerlerde yaşandığını bilmek onları mutlu etsin.

Sevgilim, tüm geceyi saran tepkisizliği ile bana baktı; eski sevgilimin hayali biraz kıskanmış gibiydi.

“ Yine susuyor; yine sessiz, tepkisiz kalıyor” dedim eski sevgilime.

“ Bende anlayamıyorum, bana da güzel sözler söylerdin ama bu kadar güzellerini hiç söylememiştin. Hem benimleyken hayatın bu kadar düzenli de değildi. İşsizdin, şişmandın, umursamazdın…”

Eski sevgilimin sözlerindeki sitem aklımı iyice karıştırmıştı.

“ Diyorsun ki şimdi karşına çıksam her şey daha mı farklı olur”

“ Evet” dedi eski sevgilim hayali, “ Hem de her şey farklı olur” ve masanın altından elimi tuttu. Elleri eskisinden de sıcak ve yumuşaktı.

“ Bence onu seçmelisin” dedi sevgilim. Tüm gece süren sessizliğini bu sözleri ile bozmuştu. Eski sevgilim hayali de ben de buz kestik.

“ Nasıl olur” dedim. Sesim titriyordu. “ Onu görebiliyor, bizi duyabiliyor musun?

“ Ben de gerçek değilim, hayalim. Yine fark edemedin. Sen de, eski sevgilinin hayali de fark edemedi. İkinizi de mutluluk dilerim.”

Sonra sevgilim kalktı gitti. Başımı öne eğdim ve masadaki yenmiş, sadece kılçıkları kalmış baktım. Sonra da yeni sevgilime dönüp;

“ Madem hayaldi; peki balığı kim yedi?” dedim.

Hiç yorum yok: