KARMAŞA
Tahrir Meydanı eylemin 12. günü
A: Bitsin istiyorum bu zulüm; insan gibi yaşamak benimde hakkım, bizim de hakkımız. Dünyayı izliyorum; diziler, filmler, facebook, internet... Sonra evden çıkıyorum, çevreme bakıyorum, her şey cehennem gibi geliyor bana. Tarifsiz bir baskı altındayım. Herkes birbirinin polisi sanki rahat nefes alamadığımı hissediyorum; bugün burada olmamın sebebi de bu.
Değişime inanıyorum. Bir şeylerin değişeceğine inanıyorum. Bu topraklar dünyanın en mucizevî toprakları. Tüm dünya bomboşken buralarda medeniyet vardı. Eğer doğru tarafa yönlenirsek yine tüm dünyanın önüne geçeriz. Ben akılcı bir adamım, derdim dünyanın büyük gücü olmak değil; sadece daha insanca ve özgürce bir hayat sürmek. Kabul; Amerikan, Avrupa dizilerini izleyip o hayata özeniyorum ama bu şartların Mısır’da asla gerçekleşmeyeceğinin de farkındayım.
Bugün ben buradaysam, bir şeyler değişecek ve eskisinden daha iyi olacak. Buna inanıyorum.
B: Dedem, Nil’in kenarında küçük bir çay bahçesi açmasının üzerinden yarım asırdan daha uzun süre geçmiş. Dedemin attığı tohum babam zamanında iyice serpildi ve Nil’in kıyısında işlek bir lokantamız ve işlek bir çay bahçemiz oldu. Güzel paralar kazanıyor, toplum tarafından saygı görüyorduk; ta ki Hüsnü Mübarek Nil’in çevresini akrabalarına peşkeş çekene kadar.
Önce mallarımızı almak istediler, kabul etmedik; sonra da güçlerini kullanarak bizi ezdiler, mallarımızı elimizden zorla aldılar. Zavallı dedem bu acıya fazla dayamadı ve öldü, babam ile ben de şimdi küçük bir bakkal işletiyoruz. Buradan, Tahrir Meydan’ından, Mübarek gitmeden ayrılmayacağım. Mübarek istifa edecek, kartlar yeniden karıkacak ve bu sefer joker benim elimde olacak.
C: Mübarek başa geçtiği zaman şerri hükümlerin dışına çıkmayacağına, Mısır’ı bir İslam Devlet’i olarak yöneteceğine ant içerek geldi. Benim için insanların koyduğu kurallardan önce Allah’ın koyduğu kurallar gelir. Eğer bir seçim yapmak zorunda kalacaksam seçimim sonucu ne olursa olsun bellidir.
Bir Müslüman olarak beni en çok üzen konu Filistinli kardeşlerimizin gördüğü zulme ses çıkarmamamız, o da yetmezmiş gibi giden yardımlara sınırımızı açmamamız. 1973’deki Ekim savaşında arkadaşlarını kaybetmiş bir adamım ben. Bir amaç uğruna ölen arkadaşlarım şu an mezarlarında ters dönmekteler. Zamanında İsrail’e karşı savaş yeminleri ile gelen Mübarek, şimdi İsrail’in, Amerika’nın bir kuklasından farksız. Buradaki binlerce Müslüman kardeşimiz, diğer ülkelerdeki Müslüman kardeşlerimizin yüzüne bakamaz oldu.
Allah’ın izni ile Mübarek gidecek, Allah’ın izni ile Filistinli kardeşlerimiz özgürlüklerine kavuşacak, Allah’ın izni ile İsrail haritadan silinecek ve tüm bunların fitili burada ateşlenecek.
D: Ben polisim, üzerimdeki kıyafete, isyancı tavırlarıma kanmayın, sivil polisim. Görevim kalabalığı tetikleyenleri belirlemek, kalabalığın taşkınlıklarını kontrol edip, sorumluları belirlemek; daha sonra da mümkünse kalabalığın dışına çekip paketlemek ya da daha sonra paketlenmek üzere isimlerini not almak.
Polis teşkilatımızın yönetici kademesini emekli askerler oluşturmakta. Bilenler bilir, Mübarek demek asker demektir. Kendisi de ordunun kendi içinde bir suikastın sonucunda başa geçmişti. Mısır’da polis demekte ordunun alt gücü demek. Bu kalabalık istediği kadar toplansın, bağırsın, isyan etsin; asla Mübarek’in sarayına kadar yürüyemez. Buna ne ordu, ne de polis izin vermez.
E: Suma’m; hayatım, manam, umudum… Suma’m; tünelin sonundaki ışığım, nefesim, ruhum.
Bugün burada olmamın sebebi Suma, hayatımın kadını. Komşumuzun biricik, efendi, güzel kızı. Her ne kadar onu sevdiğimi ona söyleyemesem de, onun da farkında olduğunu ve bundan mutlu olduğunu hissediyorum. İçimde temelsiz bir iyimserlik var. Onu ilk kez geçen sene; sokağımıza taşındığında gördüm. Tüm utangaçlığı ile yüzüme sadece bir saniye baktı ve evine kaçtı. İnanır mısınız daha sesini duymadım.
Zamanla babasıyla ve abisi ile tanıştım; aklıselim, iyi insanlar. Zamanla ahbap olduk, benim bu ahbaplığı ilerletmemde Suma’ya olan ilgimin kesinlikle etkisi var. Geçen çarşamba, babası; “Tahrir Meydanı’ndaydım harikaydı, tekrar gideceğim”, dediğinde “Bana da haber verin” dedim, verdi ve geldim.
Siyaseti pek düşünmemişim bugüne kadar. Aklım Hep Suma’nın hayali ile dolu. Şu an da durum farklı değil. Suma’nın babasının beni daha çok sevmesini sağlamaya çalışıyorum; biliyorum ki babası severse Suma’da sever beni.
F: Neden buradayım bilemiyorum. İçinde bulunduğum ruh halinin tanımı, tamamen şaşkınlık. Mübarek döneminde evimde çorbam kaynıyor, ailem aç değil, çocuklarımın da işleri var; büyük bir zenginlik ve refah içerisinde olmasak da Allah’a şükür yaşıyoruz. İyi kötü, yıllardır bizi yönetiyor Mübarek. Yerine gelecek kişi belki benim ve ailemin çok daha iyi koşullarda yaşamasına neden olacak, belki de bu günleri Mübarek’in başta olduğu günleri mum ile arayacağız. Hangi tarafta olacağıma karar veremiyorum. Buradayım ama sloganlar atılırken bağırmıyor, ağzımı oynatıyorum. Allah hayırlısını nasip etsin.
G: Bu deneyimi kaçıramazdım. Ortadoğu sonunda harekete geçti, içinde bulunduğu tevekkül durumundan uyandı. Mısır sonunda otuz yıldır kendisini sömüren Mübarek’ten kurtulmaya karar verdi. Ben siyaseti umursamam, Mübarek’i sevmediğim gibi yerine geleni de sevmeyeceğim, onun yerine geleni de, onun yerine geleceği de… Beni ilgilendiren bu kalabalıktaki insanların gözlerindeki nefret, umut, ateş, azim, hırs ve isyan. Her birinin gözlerinden bir başka duyguyu görüyorum. Aradan yıllar geçtiğinde, insanlar bu konuyu konuştuğunda ben, “ Ben oradaydım, Tahrir Meydan’ındaydım.”, diyebileceğim ve yarın bir gün buralarda yine böyle bir ateş yanarsa ateşin çevresindeki yerimi alacağım. Sırf oradaydım diyebilmek, o kalabalıktaki insanları gözlemleyebilmek için.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder