Sabah çok erkenden kalktım. Kahvaltıyı hazırlamadan önce mutfak raflarını teker teker indirdim ve iyice sildim. Mutfakla işim bittiğinde kocam ve çocuklar kahvaltıya kalkmıştı. Beraber kahvaltımızı ettik. Sonra kocam işe, çocuklar okullarına gittiler.
Kahvaltı masasını topladım. Sonra buzdolabını boşalttım. Buzdolabının raflarını ve tüm kapları sildim, özellikle buzdolabının kapağındaki lastiğin arasında ne kadar çok kir varmış. Nasıl bugüne kadar göremedim? Buzdolabından çıkarttığım sebze, meyveyi de yıkadım ve temiz şekilde tertemiz olan dolaba yerleştirdim.
Annem, temizliğe halılardan başla en son da halılar ser, dedi. Tüm halıları topladım ve balkonda çırptım. Daha geçen perşembe halı yıkamaya verdiğim halde nasıl bu kadar çok toz çıktı anlamadım. Tüm halıları balkona serdim ve çocukların odasını temizlemeye geçtim. Önce kıyafetlerini kokladım ve kirli olanları makineye attım. İyi ki, kocamla kendi kıyafetlerimi dün yıkamıştım. Yoksa yetişmezdi. Sonra çocukların temiz eşyalarını güzelce katladım ve dolaplarına yerleştirdim. Yine yataklarını toplamamışlardı. Yataklarını topladım, dağınık olan defter ve kitaplarını düzelttim. En son da yerleri sildim. Çocukların odası pırıl pırıl olmuştu.
Sonra yatak odasına geçtim. Gardırobu düzelttim. Ütülenmesi gereken birkaç kıyafeti ayırdım. Çocukların kıyafetleri çamaşır makinesinden çıkmıştı. Onları balkon astım. Bu sıcakta bir saate kurulardı nasılsa. Ütüyü o zaman yaparım. Yatağımı topladım, tuvalet masasının tozunu aldım ve güzelce düzelttim. En son yerleri sildim. Yatak odası ile işimde hemen hemen bitmişti.
Salona mı yoksa banyoya mı geçeyim düşünürken bir sigara yaktım. Sigaram bittiğinde salona karar vermiştim. Salonu temizlemeye koltukları silerek başladım. Yarım saatte tüm koltukları silmiştim. Ne kadar yorucu bir işti bu koltuk silme. Sırılsıklam oldum. Sıra toz almaya gelmişti; televizyonun, masanın, sandalyelerin, zigon sehpasının, tozunu aldım. Sonra salonun her yerini, köşe bucak sildim.
Koridor, banyo ve tuvalet kaldı. En iyisi önce banyoyu temizlemek. Şu an evin en serin yeri orası. Banyoyu güzelce çamaşır suyu ile yıkadım. Suyu da biraz müsrifçe kullanarak. Banyodaki dolabı düzenlerken yıllardır kullanmadığım fırça tarağımdaki eskiden kalma saç telleri gözüme çarptı. İçimi bir acı aldı ki hemen bir sigara yaktım ve tarağı temizledim. Sigaram bittiğinde banyonun temizliği de bitmişti.
Hazır elime çamaşır suyunu almışken tuvaleti temizlemeye geçtim. Yine suyu bol kullanarak iyice yıkadım tuvaleti. Kalebodurların arasındaki siyah lekeler gözüme çarptı. Elime fırçayı aldım ve o siyah lekeleri çıkarttım. Çamaşır suyu kokusu genzimi yakıyordu ve fırçayı çok sıktığımdan ellerim acımıştı ama canımın yanmasına değmişti, tuvalet tertemizdi.
Balkona çıktım ve kurumuş kıyafetleri alıp odama geçtim. Ütü masasını kurdum ve kıyafetleri jilet gibi ütüledim. Tüm kıyafetleri gardıroba yerleştirdikten sonra başka işim kalmamıştı. Halıları biraz daha çırptım ve yerlerine serdim. Akşam olmak üzereydi ve tüm temizlik bitmişti.
Kan ter içinde kaldığım için banyoya girdim. Vücudumu iki kez bol sabunla yıkadım. Etek traşımı oldum. Tertemizdim. Evimde, kendime tertemizdik. Balkona çıktım. Akşam çökmek üzereydi ve hava serinlemişti. Tatlı bir meltem bedenimi okşuyordu. Paketimdeki son sigaramı yaktım ve “ Sigarayı bırakıyorum” dedim kendi kendime. Sonra da yüzümde hüzünlü bir gülümseme çöktü. Sigaramı sonuna kadar içtim ve balkondan aşağı kendimi bıraktım.
Hamiş: bu hikayeyi daha önce yazmış mıydım hatırlanmıyorum. Yazıp yazmadığımı hatırlamamak iyi mi kötü mü onu da bilemiyorum.
hamiş: 19 martta daha kısasını yazmışım. onda tuz ruhu içerek ölüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder