Bir süre sessizliği dinledim. Zamanın çok yavaş aktığını hissediyordun. Elimde silahım saklandığım yerden çıktım. Kan ve barut kokusu birbirine karışmıştı ve bu koku midemi kaldırmıştı. Etrafıma baktığımda altı adamımım da yerde yattığını gördüm. Son umut yanlarına gittim ama nafile; ölmüşlerdi.
" Hepsi öldü komutan, sadece ikisin ben öldürdüm" dedi düşmanım. Elindeki keleşi bana doğrultmuş bakıyordu. " Sakın davranma vururum."
" Seninkiler nerede?" dedim. Sesim buz gibiydi. duygularımı gizlemeye çalışmış ve başarmıştım.
" Onlarda öldü. Bir tek ben kaldım. Sen ve ben kaldık."
" Pusuya düştük ve sen hariç tüm adamlarını öldürdük. Biz kazandık sayılır"
" Bende seni öldürmüş olacağım ve biz kazanmış olacağız."
" At silahını dövüşelim. Ölümüne dövüşelim. Yumruk yumruğa. Asıl kazananı anca böyle bulabiliriz." dedim ve zaten namlusu yere bakan silahımı yere attım. Yüzüme baktı. Gözlerini gözlerime dikerek. Bakışlarından korkmadım ama gözlerimi gözlerinden kaçırarak korktuğum izlenimi vermeye çalıştım. Amacım onu cesaretlendirmekti. Adrenalin insanı aptallaştırır. Bir insan şu durumdan daha çok heyecanlanmaz adrenalin pompalayamazdı.
"Yumruk yumruğa komutan" dedi. Keleşini sağına attı.
İkimizde kavgaya hazırlanamaya başladık. Ben kollarımı sıvarken o üstünü çıkartmıştı. Boynunu kütürdetirkenki bakışları bu sefer beni gerçekten ürpertmişti.
Eğildim ve paçalarımı botlarımın içine sokar gibi yaparak botumun içine sakladığım küçük silahımı çıkarttım ve onu sağ elmacık kemiğinden vurdum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder