5 Nisan 2010 Pazartesi

Penaltı

Maçın son dakikalarıydı. Hakem lehimize penaltı verdi. Çok sevindik. Yerde sakatlanmış, acı içerisinde yatan arkadaşımıza bile üzülmedik. Gol atmaya çok yakındık. Golü atarak maçı kazanacaktık. Duyarsız sevincimiz yaklaşık bir dakika sürdü.

Penaltıcımızı hoca değiştirmişti. İkinci penaltıcımız ise kadro dışıydı. Üçüncü penaltıcımız ise penaltıyı yaptıran, şimdi sedye ile dışarı çıkan takımdaşımızdı. O an düşündüm. Bizim sadece üç tane penaltıcımız vardı.

Tüm takım benimle aynı anda aynı şeyi düşünmüş olacak ki sevincimiz kusağımızda kaldı. Sessizlikle birbirimize baktık. Kimse topa doğru haraket etmedi. Sonra korkarak hocaya baktık. Hoca her zamanki gibi ağzından salyaları fışkırarak, bizim stopere " Hadi sen kullan aslanım." dedi. O an rahatladım. Bizim stoper ise hocaya sağ ayağını göstererek, "Ayağım haşat hocam, kullanamam." dedi.

Şaşkınlıkla bizim stopere bakıyordum. Ne yaptı da ayağı haşat? Sakatlanacağı bir pozisyon bile yaşamadı ki maçta. Alçak korktu ve yalan söylüyor. Hoca da yalan söylediğini anladı ama çaresiz " İyi, tamam." dedi ve bana dönüp " Sen kullan oğlum." dedi.

Bir an sustum, sonra da başımı öne eğip,"Tamam hocam." dedim.

Yirmi yedi yaşındayım; üç yıldır bu takımdayım ve ilk kez penaltı kullandırılıyorum. Hem hoca bana güvense ilk bana derdi, "Git kullan." diye. Hem geçen sene penaltılarla elendiğimiz kupa maçında hoca bana penaltı kullandırtmamıştı. Şimdi ne oldu da bana güvenesi geldi? Hem bana hiç penaltı antremanı da yaptırtmadı ki.

Bunları düşünürken kendimi ceza sahasının önü de buldum. Elimde top, kaleciye kaçamak bir bakış attım. Gol atmaya, maçı kazandırmaya ve kahraman olmaya bu kadar yaklaşmışken; bu gerginliğim anlaşılmazdı.

Topu beyaz noktaya koydum ve derin bir nefes aldım. İyi penaltıcı kalecinin ayak bileklerina bakarak atar ama ben hiç bu olaya niyet etmedim. Doğruca kalenin ortasına vurmaya karar verdim. Nasılsa kaleci bir tarafa atlar ve gol olur.

Yedi, sekiz adım gerildim ve topa sertçe vurdum. Kaleci umduğum gibi uçmadı ve yerinde sabit kaldı. Topa sert vurduğum için tutamadı da ve topu tekrar bana doğru gönderdi. Panikle topa tekrar vurdum. Yine kalecinin üzerine geldi ve sekip önüme düştü. Etrafımı rakip oyuncularla doldu bu sefer daha sert vurdum. Üst direkten havalanan top yine hizama geldi. Rakip oyuncularla beraber zıpladım ve benim dengemi bozmalarına rağmen kafayı vurdum...

Bu sefer top dışarı çıktı. Dizlerimin üzerinde kaldım.Dünyanın en yalnız adamıydım...

Hiç yorum yok: