muavin çocuktan rica ettim "ne yapabilirim ki?" dedi. yaşlı kadından rica ettim kaşlarını kaldırdı ve zikre devam etti. şoförden rica ettim "benimle konuşmak tehlikeli ve yasaktır" dedi. yer değiştirmek için diğer yolculardan rica ettim, sanki koca otobüste bir tek ben tektim, herkes çiftti, kimse yanaşmadı. kulaklığı olan biri var diye rica ettim, bir otobüs dolusu insan benden nefret etmiş olacak ki vermediler. telefonumdan otobüs şirketinin merkezini aradım, bol bol müzik dinlettiler ama beni dinlemediler. molaya ne kadar var dedim, bir saat dedi muavin. ayağa kalktım ve biraz önce rica ettiğim insanların şimdi insanlıklarını sesli bir şekilde sorgularken ani bir frenle yere kapaklandım. sonra beni yaka paça bir benzinliğe attılar. yirmi metre gidip durdular. tekrar o otobüse binmemi bekliyorlarsa daha çok beklerler diye düşünüyordum ki çantamı fırlattılar. bir de muavin bana hareket çekti. baş parmağını, işaret ve orta parmaklarının arasından geçirip salladı. yüzünün hali çektiği hareketten daha çirkindi.
başka bir otobüse bindim. başka bir şehirde inip bir başka otobüse daha bindim ve planladığımdan dört saat sonra şehrime, evime, odama vardım...
bizimkiler anlaşmamıza öyle sadıklardı ki, neden dört saat geç kaldığımı bile sormadılar. annem en sevdiğim yemek olan, karnıyarığı yapmıştı ama en sevdiğim çorba mercimek yerine, pek sevmediğim şehriye çorbasını yapmıştı. babamın yüzü pek gülmüyordu ama zaten çok güleryüzlü bir insan hiç olmamıştı. yemekten kalkınca tabağımı mutfağa götürdüm. sonra da oturma odasında oturup konuşmadan televizyon izledik.
sabah anneme konu komşuyu sordum. öyle aklıma kim geldiyse. annem herkesin her şeyini biliyordu ama bana moral olsun diye belki de kötü yönlerinden bahsediyordu. mevlüt amcanın küçük kızının doktor olmasından değil, kocasının sarhoş olmasından, neriman teyzenin oğlunun ise modacı olmasından değil, herkesin gay olduğunu söylemesinden bahsetti. ikisini de facebooktan ekledim. ikisi de kabul etmedi. Anneme Gültekinden bahsettim anımsayamadı, facebooktan resimlerini gösterdim, bu çocuğu ilk kez görüyorum buralarda da oturmuyor dedi.
bir hafta öyle geçti ve bana o hafta iyi geldi. aile sımsıcak olmasa da idare ederdi. sıra arkadaşlarda diye düşündüm. öyle havadan sudan mesajlaştığım arkadaşlara facebookta bir grup kurdum ve bir buluşma düzenledim. hepsinin de yüzde yüz garantili çalışan bahaneleri vardı. sadece Gültekin müsaitti. baktık sadece ikimiziz o beni çalıştı mekana davet etti.
evden çıkarken annem babam tedirgindi. biraz yürüdüm ve elimi cebime attığım zaman iki yirmilik iki de beşlik buldum. gözlerimin dolması gerekti ama dolmadı ve ben buna çok bozuldum.
bar leş bir bardı. müzik ışıklandırma mekan her şey berbattı. ben vişne suyu içtim ki o bile berbattı. Gültekin'in kim olduğunu ise hala hatırlamıyordum. belki arkadaş ble değildik.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder