Dile kolay tam otuz yıl olmuş pazartesi thirteenleri.
Her şey sanki dünmüşcesine aklımda. O zamanlar tarihi bilimden sayıyor ve
önemsiyordum. Hem gençtim de o zaman, öğrenecek çok şey vardı. Büyük komutan,
saygıdeğer insan Timur’un canlı insanlardan duvar yaptığını okumuş konu üzerinde
düşünürken ziyaretime bilgisayar da oyun oynanması fikri için icazet almaya bir
grup bilim adamı gelmişti.
*Bazı içinden çıkılmaz durumlardan birkaç damla
gözyaşı ile sıyrılabilmeli.
*Her hapşuruğu en az on tane ‘çok yaşa’ alabilmeli.
*Hiç farkında olmadan birçok şeyi yapmalı.
*Zıpkını ile daldığında karşısında devasa bir açık
büfe görmeli
*Bana fark ettirmeden gizli tatiller yapabilmeli.
*Rakamlarla arası harflerle olduğundan daha iyi
olmalı.
*Zehir konusunda yeniliklere açık olmalı.
Birini döve döve küp yapmıştım, diğerini ise ite
kaka ‘T’ şekline getirmiş, ötekini ise eğe büke ‘Z’ şekline getirmiştim. Duvar örmüştüm.
Hatta en kenarda boşluk kalmıştı da uzun olan bir tanesi çubuk gibi dikmiştim.
Tetris fikri sonra bu duvarı oluşturan afacanlardan çıkmıştı. Sağolsun ilk
örneği de bana getirmişlerdi. O günden beri hiç yanmadan oynar dururum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder