Dünya vatandaşı olmanın belli başlı zorlukları vardır
pazartesi küreselleri. Aidiyetsizlik hissedersiniz ara sıra. Memleketinizi
özler, memleketsizliğin içinizde bıraktığı boşluğu dolduramazsınız. Çok seyahat
ettiğinizden jet lag bir yaşam tarzınız olur. Herkes, her yer size aynı
gözükmeye başlar.
*UNESCO ile aralarında bir şeyler olmalı.
*Doğa fotoğrafçılarını paparazzi sanıp dövmüşlüğü
olmalı.
*Arada sırada gizemli birkaç şey söyleyip
kaybolmalı.
*Sırtına şezlong izleri çıkmamalı.
*Astronomiyi pek takmamalı.
*Sol kaşımı kaldırdığımda bir terslik olduğunu
sezmeli ve önlem paketi hazırlamalı
*Rahat batmalı.
İşte böyle sabah megafondan “Tomate” diye bir ses
duydum gibi geldi. Camdan baktım, bir kamyon dolusu domates. Yıllardır domates
savaşı yapmıyordum, diye içimden geçirip; koşup atladım kamyonun kasasına. Önce
elinde megafon olan adamı kafasına çaktım domatesi, sonra yoldan geçenlere. On
dakika geçti, on beş dakika geçti; benden başka kimse eğlenmiyor. Domatesler
bitince ve megafonlu adam “iki bin lira
rica edeyim” deyince, bende jeton düştü. Domates savaşı İspanya’da oluyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder