Bu aralar ne çok yağmur yağdı değil mi pazartesi sağanakları.
Bir de çok fazla gök gürledi ve yıldırım düştü. Bu işte bir anormallik olduğunu
yağmurun başlamasının elli dördüncü gününde, düşen seksen sekizinci yıldırımın
akabinde fark ettim. Bir de alt komşum starbuksa artık insanlar jet skileri ile
gidip geliyorlar. Hemen meterologları topladım.
*Şehrin her yerindeki terk edilmiş arabaları bilmeli.
*Meyveleri yenilmeyen ağaçlara karşı tepkili olmalı.
*Kimseye bedava akıl vermemeli.
*Sallarken kafasını gözünü kırmayacak kadar iyi
nunçaku kullanmalı.
*Çeyizinde atarisi olmalı
*Tavşandan şapka çıkartmalı.
*Benim daha önce gittiğim yerlere gidip oralarda
benim izlerimi aramalı.
NTV’nin meteroloğunun söylediği birkaç eski şarkıdan
sonra gündemimize geçtik. Herkes şaşkındı. Karbon salınımı ve küresel ısınma
gibi bir şeyler zırvalıyorlarken bir haritadaki işaretlenmiş yerleri kafamda
birleştirdim ve resmimi gördüm. Ne bu
işaretlenmiş noktalar, dedim; yıldırım düşen yerler, dediler. Siz biraz daha
çalışın, deyip gönderdim sözde bilim insanlarını. Buradan sana sesleniyorum
yıldırımları istediği yere düşürmeyi çözen kadın. Yarın itibaren çöl diye bir
şey duymayacağım. Bu arada yanaklarımı şişkin, burun deliklerimi asimetrik
yapmışsın, olmamış; git Belçika’da daha güzelini çiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder