3 Temmuz 2014 Perşembe

postane - başarısız girişim

Postane binası cayır cayır yanıyordu. Alevler iki katlı binanın boyunu bir kat daha aşmıştı. Saat gecenin onuydu  ve içeride kimse yoktur diye rahattık. Ben ve birkaç kasabalı ise alevlere bakıp sohbet ediyorduk. Daha önce birbirimizi görmüş olmamıza rağmen daha önce hiç konuşmamış üç akran adamdık. Ben ortalarındaydım. Önce solumdaki arkadaş “İtfaiye nerede kaldı?”, dedi. Üçüzmüz de aramamıştık. Sağımdaki ise bağırdı; “Arkadaşlar! Allah rızası için itfaiyeyi arayanınız oldu mu?” Kimseden çıt çıkmadığına göre kimse aramamıştı. Üçümüz de o an western filmlerindeki hızlı silah çekme sahnelerinde olduğu gibi telefonlarımıza davrandık ve aynı anda şu kelime ağzımızdan çıktı. “İtfaiyenin numarası kaçtı la?” Sağımdaki arkadaş yine bağırdı “Arkadaşlar! Allah rızası için itfaiyenin numarası kaç?” 155, 157, 177 gibi sesler yükselince solumdaki arkadaş. “Ara gitsin 155’i, polis itfaiyeye haber verir, hem polisin de gelmesi lazım” dedi. 155’i aradım ve “Postane binası cayır cayır yanıyor” dedim ve kapattım. Adres vermeme gerek yoktu, çünkü başka postane binamız yoktu.

Bir yandan polisi bekliyor bir yandan da muhabbete devam ediyorduk. Hatta önce polisin mi yoksa itfaiyenin mi geleceğine dair yemeğine iddasına bile girdik. Ben itifaiye dedim, diğer ikisi ise polis. Birbirimizin yüzüne hemen hemen hiç bakmıyor, gözlerimizi alevlerden alamıyorduk. Solumdaki arkadaş “Bina artık iflah olmaz, çöker birazdan” dedi; sağımdaki arkadaş ise “Temel sağlam ve üstten üstten yanıyor, duvarlar değiştirilir, yıkmaya gerek yok” dedi. Bense “Yıkılmasına gerek yok ama yine de yıkılır” dedim. Kalabalık her geçen dakika artıyordu ama sirenli arabarlardan gelen giden yoktu. Alevlerin ısısını yüzümde hissetmeye başladım ama ısıdan rahatsız olmadım.


“O değilde postane binamız yanıyor arkadaşlar”, dedim. Hem de yarım saat önce yolda gördüğümde selam vermeden yanından geçtiğim iki adama sanki askerliği beraber yapmışızcasına bir arkadaşlar dedim. “Artık kredi kartı ekstreleri gelmeyecek”

Hiç yorum yok: