“Orada
biri var mı?”, “Bakar mısınız?”
Topları
üst bahçeye kaçmış birkaç çocuğun haykırışlarıydı. Üzülüyorlardı elbette. Ama
oyun yarım akldı diye mi, yoksa topu kaybettikleri için anne babalarından
yiyecekleri paparadan dolayı mı? Üst bahçe çok yüksekteydi. Tırmanacak kadar
kuvvetli değillerdi ve boyları kısaydı.
“Kimse
var mı?”, “Bakar mısınız lütfen?”, diye biraz daha bağırdılar. Sonra ebelemece
oynayama başladılar. Çocuktular, unuttular. Sadece biri somurtmaya devam etti,
Merve, topun sahibi.
Ansızın
Metehan geldi. Sarışın, zayıf ve pire gibi bir çocuktu. Güçlü kolları ve çevik
bacakları ile boyunun iki katı duvarı iki harekette tırmandı. Sonra yandaki
boyu kadar duvarı da aştı. Diğer çocuklar alkışlarla “Hadi Metehan!” diye
destek oldular. Şans ya o gün Metehan’ın üzerinde bayramlık tişörtü vardı.
Metehan
bahçeye geçti ama top yoktu. Sağa sola baktı, çimlerin arasına baktı, uzun
çimlere tekmeler attı ama bulamadı. Beyaz yüzü kızarmaya başladı. Kahraman
olacaktı ama olamadı. Sinirle çıktığı duvardan atladı,
“Yok
oğlum boşuna çıkarttınız beni”, diye çemkirdi.
Derken
Merve’nin annesi de geldi. Topun parasını o vermişti, kızını omzuna aldı sonra
kıçından iterek üst bahçeye çıkarttı. Merveyi tırmanması gereken boyu kadar bir
duvarla başbaşa bıraktı.
Merve’nin
yüzünde gurulu bir gülümseme vardı. Üst bahçeye ilk kez çıkmıştı ve bunu
başarabileceği hiç aklına gelmemişti. Aşağıdakilere, annesine gülümsedi durdu.
Sıra boyu kadar olan duvara geldi. Metehan tırmanırken “Hadi Metehan!” diye
bağıran kalabalık bu sefer “Haydi Merve!” diye bağırıyordu. Merve’nin alnından
terler döküldü.
Gaza
geldi Merve ve iki kolu ile kendini çekip bir ayağını duvara attı.Sonra
ayağından da güç alarak bedeninin çekti ve duvar geçti. Hiç biçilmemiş uzun
çimlerle kaplı bahçede topu aramaya koyuldu. Virane gibi dönüyor ama topu
bulamıyordu. Uğraştı didindi olmadı. Annesi, “Hadi gel, tamam” demeden
vazgeçemiyordu da. Durum tatsızdı. Annesi sonunda,
“Hadi
gel kızım, yoksa yok” dedi. Merve dakikalardır baktığı çimlere biraz daha baktı
ve çaresizliğini ellerini iki yanına açarak gösterdi. Zor tırmandığı duvara
zıpladı. Ayağını çekerek karşıya geçti ve annesinin iterek çıkarttığı duvardan
annesini kucağına doğru olabildiğince yavaşça atladı. O an bir sarıldılar, o
sarılma Merve’ye iyi geldi,
“Yok
annecim ya”, dedi. Annesi de ters ters,
“Nasıl
yok ya” dedi ve Merve’yi yere bıraktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder