10 Nisan 2013 Çarşamba

orada biri var mı -üzerinde çalış--


“Orada biri var mı?”, “Bakar mısınız?”

Topları üst bahçeye kaçmış birkaç çocuğun haykırışlarıydı. Üzülüyorlardı elbette. Ama oyun yarım akldı diye mi, yoksa topu kaybettikleri için anne babalarından yiyecekleri paparadan dolayı mı? Üst bahçe çok yüksekteydi. Tırmanacak kadar kuvvetli değillerdi ve boyları kısaydı.

“Kimse var mı?”, “Bakar mısınız lütfen?”, diye biraz daha bağırdılar. Sonra ebelemece oynayama başladılar. Çocuktular, unuttular. Sadece biri somurtmaya devam etti, Merve, topun sahibi.

Ansızın Metehan geldi. Sarışın, zayıf ve pire gibi bir çocuktu. Güçlü kolları ve çevik bacakları ile boyunun iki katı duvarı iki harekette tırmandı. Sonra yandaki boyu kadar duvarı da aştı. Diğer çocuklar alkışlarla “Hadi Metehan!” diye destek oldular. Şans ya o gün Metehan’ın üzerinde bayramlık tişörtü vardı.

Metehan bahçeye geçti ama top yoktu. Sağa sola baktı, çimlerin arasına baktı, uzun çimlere tekmeler attı ama bulamadı. Beyaz yüzü kızarmaya başladı. Kahraman olacaktı ama olamadı. Sinirle çıktığı duvardan atladı,

“Yok oğlum boşuna çıkarttınız beni”, diye çemkirdi.

Derken Merve’nin annesi de geldi. Topun parasını o vermişti, kızını omzuna aldı sonra kıçından iterek üst bahçeye çıkarttı. Merveyi tırmanması gereken boyu kadar bir duvarla başbaşa bıraktı.

Merve’nin yüzünde gurulu bir gülümseme vardı. Üst bahçeye ilk kez çıkmıştı ve bunu başarabileceği hiç aklına gelmemişti. Aşağıdakilere, annesine gülümsedi durdu. Sıra boyu kadar olan duvara geldi. Metehan tırmanırken “Hadi Metehan!” diye bağıran kalabalık bu sefer “Haydi Merve!” diye bağırıyordu. Merve’nin alnından terler döküldü.

Gaza geldi Merve ve iki kolu ile kendini çekip bir ayağını duvara attı.Sonra ayağından da güç alarak bedeninin çekti ve duvar geçti. Hiç biçilmemiş uzun çimlerle kaplı bahçede topu aramaya koyuldu. Virane gibi dönüyor ama topu bulamıyordu. Uğraştı didindi olmadı. Annesi, “Hadi gel, tamam” demeden vazgeçemiyordu da. Durum tatsızdı. Annesi sonunda,

“Hadi gel kızım, yoksa yok” dedi. Merve dakikalardır baktığı çimlere biraz daha baktı ve çaresizliğini ellerini iki yanına açarak gösterdi. Zor tırmandığı duvara zıpladı. Ayağını çekerek karşıya geçti ve annesinin iterek çıkarttığı duvardan annesini kucağına doğru olabildiğince yavaşça atladı. O an bir sarıldılar, o sarılma Merve’ye iyi geldi,

“Yok annecim ya”, dedi. Annesi de ters ters,
“Nasıl yok ya” dedi ve Merve’yi yere bıraktı.

Hiç yorum yok: