Daha önce gördüğüm tüm otel odaları gibi bu da diğerlerine benziyordu. Kapının sağında banyo, üç adımlık bir antre ve oda.
Oda da otuz beş ekran bir türlü televizyon, televizyonun karşısında iki yatak, yatakların başında birer komidin, komidinin üstünde bir telefon, televizyonun solunda tuvalet masası, tuvalet masasının üstünde kocaman cam bir küllük. Yerler de halıfleksdi ve duvarlar gibi griydi. Antredeki gömme dolap ise ahlaptı.
O otel odasının diğer otel odalarından farkı banyosunda bulunan devasa kazandı. İki metre boyunda ve yerden iki metre yüksekteydi. Çapı da iki metre vardı. Gol sevinciyle yumak olmuş, dört ya da beş futbolcu içine sığabilirdi.
Çıkmadım ama odanın bir balkonu da vardı; kapıyı açtım, baktım yerler toz; çıkmadım.
Manzarama gelince fena değildi. Sonbahar olmasına rağmen bodur cam ağaçları yeşişi hakim kılmıştı. Bahçe odamdan daha düzenli ve tertipli duruyordu.
Beyaz nevresimler çiçek kokmasa da temiz duruyordu. Dev kazanın çalışma prensibini merak ettiğim için duş aldım. Elbiselerimi çantadan çıkarttım ve duvar kenarındaki yatağa serdim. Kafamda havlu ben de cam kenarındaki yatağa yattım. TRT3'de spor programı vardı."20 unutulmaz kaleci hatası". Bizim Fevzi'yi ana ana uyumuşum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder