Bazen kavga etmek gerekir. Başka şansın yoktur. İşte o anlardan birini yaşıyordum. Karşımdaki adam benden on, on iki santim daha uzundu. Kolları ve baldırları benden daha kalındı. Tavrı daha önce birçok kez kavga etmiş biri gibiydi. Kendine öyle güveniyordu ki…
İzlediğim karate filmleri, kavgaları düşünmeye başladım. Hayatım boyunca hiç kavga etmemiştim. Çaresizlikten, şaşkınlıktan, korkudan elim ayağıma dolanmaya başladı. Karşımdaki adam ise ceketini çıkartıyor ve gömleğinin kollarını sıvıyordu.
Bende onun gibi önce ceketimi çıkarttım, sonra gömleğimin kollarını sıvadım. Sonra kemerimi ve de pantolonumu çıkattım. Adam şaşkın şekilde bana bakıyordu. Karşısında donla duran bir adam vardı. İlk dakikalarda benim yaşadığım şaşkınlığı, onun vücut dilinde okudum. Korkuyor, çekiniyor, durumu çözmeye, bir çıkar yol bulmaya çalışıyordu.
“Vakit geldiyse, vakit gelmiştir.” ,dedim boğuk bir ses tonu ile. Sonra kıyafetlerimi topladım, elime aldım yürüyerek uzaklaştım. Beni takip etmediğine güvendiğim zaman da kıyafetlerimi giydim ve taksiye atlayıp olay yerini terk ettim. Dayak yemekten kurtulmuştum ve nedense kendimi adamı dövmüş gibi hissediyordum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder