Seçim günü:
Çılga: Gece geç uyuduğundan kalkması öğleni bulmuştu. Uyanır uyanmaz bir sigara yaktı ve birkaç nefes alıp söndürdü. Evde hiç ses yoktu. Annesi ve babası oy vermek için çıkmış olmalıydılar. Odasının penceresini açtığında baharın ilk günlerinin o ılık ışığı dokundu ruhuna. Yaşama sevgisi sardı bedenini. Gardırobunu açtı ve türkuaz tişörtünü çıkartıp giydi. Altına da dizleri yırtık, eskitilmiş kotunu. Annesi çıkmadan kahvaltı masasını toplamamıştı. Ayak üstü iki tane zeytin ve bir dilim ekmek yedi. Sonra yine annesinin telefonun yanına bıraktığı seçmen kartını gördü. Oy vereceği okul, mezun olduğu liseydi. Henüz bir buçuk yıl önce mezun olmuş olmasına rağmen dilinde kekremsi bir tat bırakan anılar canını sıksa da, güneşin parlaklığı tüm olumsuzlukları silip süpürmüştü.
Evden çıkmadan önce saçının ön kısmını yanaklarına doğru taradı ve arka kısmını dağınık topuz yaptı. Boynuna da mor eflatun eşarbını sardı. Aynaya bir kez daha baktı ve kendini güzel buldu. Zaten güzel bir kızdı. Sadece biraz daha büyümesi gerekiyordu.
Oy vereceği okul evine yakın sayılırdı ama Çılga yinede bisikletine binmeyi tercih etti. Kırmızı yüksek direksiyonlu eski bisikleti ile okulun bahçesine doğru yol almaya başladı. Rüzgarın saçlarının arasından geçmesi; yüzünü, çenesini yalaması orgazmik bir tat verdi ona. Okula önüne gelmiş olmasına rağmen bir tur daha attı ve kalabalığa yararak ama yavaşça bisikletini sürüp okulun giriş kapısına geldi. Okulun bahçesi gayet kalabalıktı. Muhtar adayları kapının önünde kendi isimleri yazan kağıtları dağıtıyorlardı ve yerler o kağıtlarla kaplıydı. Bisikletinin kilidini takacak bir demir aradı Çılga’nın gözleri ve bulamayınca kapıdaki polislerin yanına gidip. “Birkaç dakika bisikletime göz kulak olur musunuz?” dedi. Polisler bu isteğini olumlu karşıladılar. Çılga bahçeye nazaran çok daha kalabalık olan okulun içine girdi.
Okul gerçekten de mahşeri, çirkin bir kalabalık içerisindeydi. Her kattaki tuvaletlerden pis kokular geliyordu ve yerleri çöpler kaplamıştı. Çılga hemen koridorlardaki yön belirten kağıtlardan oy vereceği sınıfı buldu ve sıraya girdi. Sırada hemen önünde, önünün ününde, sonra arkasında komşularını gördü. Demek ki oturduğumuz yere göre oy vereceğimiz sandıklar belli oluyor, diye düşündü. Önünde yaklaşık on beş kişi vardı ve çoğu yaşlıydı. Hem yerel, hemen genel seçim aynı anda olduğundan işlem biraz karışıktı. Çılga’ya sıra yirmi dakika sonra geldi.
Seçim sorumlusu memur lisedeki resim öğretmeniydi, yanında da hiç dersine girmemiş başka bir öğretmen vardı ve diğerlerini tanımamıştı. Resim öğretmeni Çılga’yı görür görmez tanıdı, lisedeki sıradan kızın bu kadar güzelleşmesine şaşırdı ama şaşkınlığını belli etmedi. Karşılıklı yapmacık gülümseme ve hal hatır sormanın ardından Çılga zarfını ve oy pusulasını alıp oy vereceği kartondan kabine geçti.
Genel seçimde anne babası gibi CHP’ye oy verdi. Büyükşehir belediyesinde ise çalışmasına sorun çıkartmayan AKP’ye, ilçe belediyesinde yine CHP’ye, belediye meclislerini de aynı şekilde oy verdiği partiye ve en son olarak muhtar içinde daha önce hiç görmediği tanımadığı sarışın küt saçlı kadına oy verdi. Zarflarının ağzını kapattı ve oyunu sandığa atıp, imzalarını attı.
Oy verme işleminin sonundaki işaret parmağının mürekkeplenmesi kısmına sıra gelince Hemen tüm kadınlar gibi Çılga’nın da tadı kaçtı. Rica etsem az sürseniz, dediyse de damgalamayı yapan suratsız kadın öğretmen özellikle tırnak diplerine doğru o iğrenç mürekkebi sürdü. Çılga’nın kalbini öfke ve nefret sardı ama kadına bulaşmaktan daha önce yapması gereken parmağının temizlemekti. Aksi gibi yanına mendil de almamıştı. Seçmen kartıyla birazını silerken öte yandan koşarak tuvalete gidip yıkamaya çalıştı ama tuvalet yoğun şekilde sidik kokuyordu ve sular akmıyordu. İşaret parmağı berbat bir haldeydi. Sabah uyandığı mutlu halinin yerini bir terk edip gitme duygusu sarmıştı.
Öfkeyle okuldan çıktı, bisikletine göz kulak olan polislere teşekkür bile etmeden kaçarcasına pedal çevirerek okulun bahçesinden çıktı. Sanki kovalanıyormuşçasına hızla sürüyordu bisikletini ve bir yandan da zihninde aynı cümle yankılanıyordu “ Bu ülkeyi terk etmeliyim! Bu ülkeyi terk etmeliyim!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder