11 Eylül 2010 Cumartesi

Birol - Seçin günü- İyi ve kötü

Seçim günü

 

Birol: Gece saat on ikiye kadar hastanede; kimsesi kalmamış, böbrek yetmezliği olan Memduh Amca’ya refakatçilik etmişti Birol. Emekli devlet memuru olan zavallı adamın biraz birikimi de bir banka tarafından hortumlanmıştı. Haberi duyan karısı bir ay içerisinde ölmüş, çocukları ile de arası limoni olmuştu. Şimdi kimsesizdi ve ölümü bekliyordu.

 

Birol, Memduh Amca ile biraz siyaset, biraz futbol sohbeti yaptı, yemeğini yedirdi, banyosuna yardım etti ve uyuyunca evine doğru yol aldı. Otobüsle evine doğru giderken günlerdir kafasını kurcalayan seçim mevzusunu uzun uzun düşünyor ama işin içinden çıkamıyordu.

 

Birol’un hayatı çok bilinmeyenli bir denklem gibi olsa da, aslında iki temel üzere kuruluydu. İyi ve kötü. Yoksa Birol, faydaya, amaca, ideolojiye falan aldırmazdı. Kısaca iyi adam olsun Birol oy verirdi, partiye bakmazdı. Bu temelde de Bülent Ecevit ölene kadar Bülent Ecevit’e oy vermişti ama Rahşan Ecevit’e zerre güveni yoktu. Mevcut siyasileri düşündü. Hangisi iyiydi, hangisi kötü karar veremedi. Hepsi kötüydü ama kötünün iyisi kimdi?

 

Kötünün iyisi de kötüdür, diye düşünmeye başladı evinini kapısından içeri girerken. Evine girdi, ılık bir duş aldı, pijamalarını giydi, uyudu.

 

Sabah, yıllardır her sabah olduğu gibi erkenden kalktı. Bir karara varabilirse gidip oy verecek, sonra da hastanede gönüllü refakatçilik işini yapacaktı. Belediye encümen üyelerine oy vermem, diye düşündü kahvaltısını yaparken. Adamlar hakkında hiçbir bilgim yok. Keza bizim bölgenin milletvekillerinde de oy vermem. Çünkü kişiye değil listeye oy vereceğim ve her partinin on dokuz kişilik listesinde muhakkak çürük yumurtalar vardır. Belediye başkan adaylarının da hiçbiri; gerek büyükşehir, gerek ilçe belediye olsun güven vermiyor. Sadece muhtara oy verir gelirim.

 

Birol’un mahallesinin muhtarı üç dönemdir emekli bir asker olan Muzaffer Beydi. Birol bir keresinde gezici aşevi projesinde çalışırken sokaktaki ihtiyaç sahiplerini öğrenmek için gittiğinde tanışmışlardı ve Muzaffer Bey, projede çok yardımcı olarak Birol’un sevgi ve saygısını kazanmıştı. Muzaffer Bey iyi bir insan, diye düşündü Birol ve gidip ona oy vermeye karar verdi.

 

Saat henüz sabah sekizi çeyrek geçiyordu ama okul bahçesi ve okulun içi çok kalabalıktı. Birol oy vereceği sınıfı bulup sıraya girdi. Önünde yaklaşık kırk kişi vardı. Bir saati biraz aşkın süre sıra bekledi ve sırası gelince tüm pusulaları damgalamadan zarfa koyup sandığa attı, muhtar seçimi içinde Muzaffer Bey’e oy verip, oy verme işlemini tamamladı.

 

Saat dokuz buçuğu gösteriyordu. Seri adımlarla otobüs durağına yol aldı ve kendisini hastaneye götürecek otobüse bindi.

Hiç yorum yok: