14 Şubat 2014 Cuma

gün - final başlangıç

......
"Bunun canı pek bir sıkkın, besbelli. Yoksa yana yana kahvesini ilk içip, elinde fincanla çoktan yanıma oturmuştu. Şunu bir tatile göndereyim de keyfi  yerine gelsin. Sana iki yol var, kısa mı desem, uzun mu desem?"
"Yok be abla. Bu vakitten sonra bana sadece bir yol var"
"Tiksinç Saniye yasin okurken de içli içli çok ağladıydı bu.  Kocası 15 yaşındaki öğrencisi ile kaçtığında bile bu kadar içli ağlamamıştı. Bugün 20 Ekim. Kaddafi'nin ölüm yıldönümü. Polislerin evini bastığı günde 20 Ekim'di. Hatta ana haberlerde Kaddafi'ye yapılan işkence görüntüleri biraz sansürlenip verildikten sonra kocasının haberini vermişlerdi. Zavallım  o günden beri toparlayamadı da, tam iki yıl olmuş. Ev pek bir temiz, intihar öncesi haraketlerden biridir bu ama misafir de ağırladı, buradan yola çıkamam. Geçen günde  Serpil'le çok büyük kavga etmiş, yedi ceddine sövmüştü. Sabah ilk iş kapısına gidip özür dilemiş ve zorla da güne getirdi. İki de bir sarılıp, özür dileyip, helallik isteyip duruyordu. Bak işte bu bir ipucu. Bugün ki lafından biri de 'Hakkınızı helal edin'di. Bana da önce hiç sarılmadığı kadar sıkı da sarıldı.

Koridordaki takvim yaprağı 6 Eylül'ü gösteriyordu. Demek ki, namazları bırakmış. Ezan sesini dinleyerek kılıyor olabilirdi ama aradan geçen 44 günde üç kez yedişer saatlik elektrik kesintisi oldu. Arada muhakkak takvime bakmalıydı. Zaten yaprağı kopartılmayan takvim bile başlı başına yüksek depresyona delalettir. Fırının üzerindeki elektronik saat yanlış ve salondaki saat de durmuş. Bunun iyice zamanı şaşmış.

"Canım ben çok çay içmişim, bir lavaboya kalkayım, dönünce devam ederiz"
"Tamam abla"

Lavoboda bir dakika durup elimi yıkadıktan sonra etrafı kolacan ettim. ilaç devam ecza dolabı....

Hiç yorum yok: