Sarı mermeri sevmiyorum. Kapalı yüzme havuzunda ise
havuzu hariç her yer onlarla kaplı. Desen olsun diye bazı yerlere biraz daha
koyu sarı mermer döşemişler ama sonuç desenli bir çirkimlikten başka bir şey
olmamış. Daha büyük bir yer hayal ediyordum. Gerçeklerin hayallerimden daha
küçük olmasına ergenliğim bittiği günlerden beri alışkındım oysa. Olaylara
Polyana kadar olmasa da olumlu yönden baktım. Benden başka kimse yoktu, su
temiz duruyordu, mekan temizdi ve en önemlisi yüzmeyi sevişmek kadar çok özlemiştim;
hatta biraz daha fazla.
Dikdörtgen şeklindeki havuzun kısa kenarlarının
önleri beyaz şezlonglarla örülüydü. İki şezlon bir küçük sehpa şeklinde
dizmişlerdi, aralıkları sıkı değil, gayet rahattı. En uzak ve en köşedeki
şezlonga çantamı bıraktım ve kimse olmamasından faydalanıp duş almamazlık
etmedim. Gittim efendi efendi duşumu aldım. Karanlıkta esnerken bile eliyle
ağzını kapatan bir laydi gibi zariftim.
Havuzun dibi ve kenarları gördüğüm her havuzda
olduğu gibi açık mavi karolarla kaplıydı. Su devinimi alttaki üç delik
sağlıyordu.Havuza girmek için iki tane merdiven vardı ama tabiki hiç
kullanmadım. Ayak parmaklarımın uçlarını sokup, suyun ılık olduğunu gördükten
sonra suya atladım. Yorulana kadar yüzdüm durdum. Havuz küçük olduğu gibi derin
de değildi. Her yerinde yükseklik yüz altmış santimetreydi. Balıklama atlamaya
cesaret edemedim, bir iki kez atladım ama ben balıklama atlarsam suya dik
girmeyi severim, onu yapamadım.
Mekana sonradan eklenmi bir çocuk havuzu da vardı. Beyaz
kocaman bir küvet gibiydi ve kesinlikle güvenli durmuyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder