16 Nisan 2012 Pazartesi

9

Tanımaz, etmedim... Anneannesi mi, babaannesi mi ne yan apartmanda otururdu ve sömestir ve yaz tatillerinin uzun zamanını burada geçirirdi. Anne babası Kenan’ı neden buraya salarlardı ve haftalarca bırakırlardı bilemem, sadece ayrı olmadıklarını hatırlıyorum. Küçükken bunu sorgulamak hiç aklıma gelmezdi.

Hepimizden yakışıklıydı Kenan ve yakışıklılık da Kenan’dan sonra gelen arkadaşımızın kulağı yoktu. Kahverengi saçları, güzel kıyafetleri vardı; hepimizden biraz uzundu – Son gördüğüm zaman onun boyuna yetişmiş olabilirim – neşeliydi, keyifliydi ve futboldan çok anlamazdı. Zaten futboldan da onlasa doğal olarak liderimiz olurdu. Karakteri uyumlu olduğu için kaleye geçmeyi sorun etmezdi ve Serdar’la kanka oldukları aynı takımda olurlar ve bizi hep yenerlerdi.

Yine bizden farklı olarak Kenan’ın kızlarla arası iyiydi. Hepsiyle konuşurdu, sıcaktı, rahattı. Kızlar en çok onu ve Serdar’ı severdi. Onlar bir bankta kızlarlar konuşurken ben kapıcının oğlu Yalçın’ı kaleye sokar, şut çalışırdım.

Hiç yorum yok: