Kızılım, kızıl elmam, hayallerimin esas kızı…
Saatlerce gördüm seni onca zaman sonra. Senin için izlemedim Beşiktaş maçını. Zaten belediye yine yenmiş bizi. Beşiktaş’ı kaybederken bile seven ben, seni kaybederken de sever miyim ki? Severim.
Hemen hiç bakmadın bana, sanırım bir saniye kadar göz göze geldik onda da sen bakışlarını kaçırdın; ben seni izlemeye devam ettim. Kadınlar anlarlar, derler; acaba anlıyor musun sana olan duygularımı? Acaba bunları bir gün sorabilecek miyim sana?
Sonra Hasan’a, “Sırdaydım, yerim süperdi, uzun uzun kızıla baktım” dedim; “ Eee” dedi, “Eee si yok” dedim.
Arada bir kez dışarı çıktığında benim oturduğum cam kenarının önünden geçtin. Başımı kaldırıp sana baktım, sen içeri bakıp beni görmedin, en yakın anımızdı, gün içerisinde. Sen içerdeydin ben dışarıda. (çember-m.mungan)
Ali’nin düğünü vardı bugün. Ben evlenir miyim diye değil, seninle evlenebilir miyim diye düşündüm. Sonra içimi kekremsi bir burukluk sardı. Umutsuzluk kadar da kötü değildi. Manasız bir umut var içimde, sebebini bilemediğim.
Hamiş: ilk kez wordde Beşiktaş yazdım, otomatik olarak büyük harflerle yazdı, sağolsun.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder