26 Eylül 2008 Cuma

GİDİŞ


   Gece çalan telefonlardan nefret ediyorum.Annemle evde oturuyoruz,televizyonda da hiçbir şey yok.Biraz zaman aksa da uyusak niyetimiz.İkimizinde içinde bir hüzün var sanki.Gerçi o hüzün annemin doğal hali, yıllardır.Telefona her zamanki gibi ben bakıyorum.Arayan Durmuş abi.Babamla berabar buraya, Almanyaya gelen arkadaşı.İyi adamdır,sessiz kendi halinde.Babam bizi terketmeden çok uğrardı bize.Babam gittikten sonra hiç görmedim yüzünü; ama yinede bayramlarda arar sağolsun.İyi de bugün, bu saatte neden aradı acaba?

-İyi geceler kızım nasılsın? Uyandrmadım inşallah.

-İyi geceler Durmuş abi.Uyanıktık, hayırdır?

-Anneni bir verir misin telefona?

-Tamam Durmuş abi,

   Annem telefonu aldı.Belli ki Durmuş abi bir şeyler anlatıyordu,annem susuyor ve dinliyordu.'Tamam Durmuş bey,ilk uçakla geliyoruz.Teşekkür ederim.', dedi ve kapattı.

-Hayırdır anne?, dedim.Annemin gözleri dolmuş, ağlıyordu.Bana sarıldı ve;

-Baban ölmüş, dedi.

   Birbirimize sarıldık ve ağladık dakikalarca.Neden ölmüş?Ne zaman ölmüş?-hatalı sollama-Aklımda bir sürü soru vardı ama soramıyordum.Hem ben babamı dört yıldır görmüyordum da.O Türkiye'ye  döndükten sonra bir kaç kez telefonda konuşmuştuk, genelde de para gönderdiğini haber vermek için arardı.

-Havaalanında çalışan arkadaşını ara da hemen bilet bulalım, yarın öğlen vakti defnedeceklermiş, dedi annem.

   Aradım, sabah 6'ya bileti ayarladım.Biraz daha ağladık,küçük bir valiz yaptık.Bir arkadaşım bizi havaalanına bıraktı.Her zamanki gibi rötar vardı.İnşallah zamanında yetişebiliriz.Baba tarafından kimse ile ilişkimiz kalmamış.Halalarımı çok küçükken görmüştüm.İşin kötüsü, tek bağlantımız Durmuş abi bizi hep evden arardı, ne ev ne de cep numarası var bizde.

   Uçak kalkıyor, annem her zaman uçaktan çok korkardı bu sefer öyle sakinki.Sadece sessiz sessiz ağlıyor.Ben de ağlıyorum.Derin sessizliklerimizi hıçkırıklarımız bozuyor.Babam ölmüş, dört yıldır görmediğim babam ölmüş.Çok kırgındım ona, beni ergenliğimin başında terk edip gitmişti, sadece para gönderdiğinde arardı.Kısa ve kopuk diyaloglar'Okul nasıl gidiyor?', 'Dersler nasıl?' gibi manasız sorular.Ama yine de arardı.Sesini duymak yine de güzeldi.Hiç aramamasından iyidir.Hem arada sırada para da gönderirdi.Ya hiç göndermeseydi.Hem evdeyken beni hiç dövmemişti de.Anneme bazen tokat atardı ama beni dövmezdi.Babam yüzünden kimseye güvenemedim de.Hiç sevgilim olamadı.Ya onlarda babamın annemi bıraktığı gibi beni terkederlerse.Ya ben de annem gibi her gece yatağımda sessiz sessiz ağlamak sorunda kalırsam.Bunun sorumlusu da sensin baba.

   Zavallı annem, babam gitti gideli hiç gülmedi.Babam evdeyken de çok gülemezdi ya.Gözlerindeki hüzün hiç gitmedi.Zavallı benim için çalışmaya başladı.Yabancıların evlerini temizledi, sabahlara kadar fakrikalarda çalıştı.Şimdi ise onu terketmiş, mahvetmiş adamın arkasından ağlıyor.Onun cenazesine yetişmeye çalışıyor.

   Uçaktan indik.Türkiye'ye gelmeyeli yıllar olmuş.Öğlen namazına bir saatten az fazla zaman var.Hemen bir taksiye biniyoruz.'Merak etmeyin yetiştiririm abla', diyor.Arabayı öyle hızlı kullanıyorki hız korkusu olan annem başka zaman olsa hayatta dayanamazdı, şimdi ise susuyor.Acaba ne düşünüyor.Babamın hayatını nasıl mahvettiğini mi?

   Babamla evlenmek için tüm sülalesini bırakıp gitmiş,babam da terk edince dünyadaki varlığı ben kalmıştım.Zavallının hiç akrabası yok.Çektiği onca çileye rağmen babamı kötülemezdi de.Sadece susardı konu babamdan açılınca.Acaba ne düşünüyor.Hiç gün yüzü görmemişki garibim.Yediği dayakları mı düşünüyor acaba?Yoksa babam gittikten sonra öğrendiği bir ton borcu mu?Ödediği bir yıllık kirayı mı?Kapıya dayanan alacaklıları mı?Zavallım son dört yılda kırk yaş yaşlandı...Acaba sessizliğinin sebebi ölünün arkasından konuşmak istememesi mi?Belki de babam annemi terk ettiği gün, annem için ölmüştü.

   Taksi şöförü sözünü tutuyor, öğlen namazına yaklaşık on dakika var ve biz mezarlığın girişindeki avludayız.Annemin koluna girdim ve kalabalığa doğru yürüyoruz.Sağ sola bakıyorum tanıdık hiç bir sima yok.Birileri bizi, özellikle annemi tanır diye umuyorum.Üç tane tabut var avluda.En soldakine yaklaşıyoruz, tabutun üzerindeki isme bakıyorum, babam değil.Ortadakina yaklaşıyoruz, yine babam değil.Zaten bir seçenek kaldı.Yaşlıca bir kadın gözlerini bana dikti.Büyük halam Meral mi acaba?Görmeyeli belki on yıl oldu emin de değilim.Gözlerindeki ifadeyi de beğenmedim açıkcası.Kalabalıkta tanıdık birileri olmalı.O kadar yoldan geldik ,yetiştik; birileri hoş geldiniz demeli.Ama kimse bize bakmıyor.Bakanda gözlerini kaçırıyor.Yalnış mı geldik acaba?Doğru mezarlık mı burası?

   Tabutun başına varıyoruz.İsim, babamın ismi.Doğru gelmişiz.Gençce bir kadın ağlıyor.Uzun kestane rengi saçları var.Aynı annem gibi, aynı ben gibi.Kollarında ise küçük bir kız çocuğu,en fazla dört yaşında.Olan bitenin farkında değil.Merakla kalabalığa bakıyor.Kadın;

-Üzülme kuzucum, üzülme yavrucum.Babacık öldü, diyor.Ben sana tek başıma bakarım.Üzülme bebeğim, üzülme kuzucum.

   Annemle göz göze geliyoruz.'Evlenmiş', diyor annem.Ağlamaklı ifadesi gitmiş bir anda.Yüzünde buz gibi bir donukluk-olası 1.son-.Olamaz böyle bir şey.Hem olsa söylerdi bize.Nasıl terk ettiyse evlendiğini de söylerdi.Dayanamıyorum, kadının yanına gidiyorum;

-Başınız sağolsun,rahmetli eşiniz miydi?, diyorum.Kadıncağız sarhoş gibi.Önce beni tanımıya çalışıyor bakti ki tanıdık değilim;

-Evet, diyor.Bu küçükte kızımız.Bir anda bana sarılıp ağlamaya başlıyor.Varlığından ilk kez haberdar olduğum küçük kardeşimle yüzyüzeyiz.

-Allah rahmet eylesin.Başınız sağolsun, deyip annemin yanına gidiyorum.

   Annemin yüzünde yol boyunca,hatta ömrü boyunca süren hüzünden eser kalmamış.

-Demek evlenmiş.Bir de çocuk yapmış.Rezil adam.O burada genç karısı ile yaşarken ben Almanyada gavurların boklarını temizleyip, bıraktığı borçları ödüyordum.Onun yüzünden ne ailem ne akarabam kaldı.Namussuz ahlaksız.Ömrümü yedin,hayatımı yedin...

   Bir taksiye biniyoruz, havaalanı,uçak ve ev.Annem o günden sonra babam konusu açıldığında hiç susmadı.Ama artık geceleri yatağında da ağlamıyor.-olası 2. son-

Hiç yorum yok: