
-Gerizekalı!Aptal!Pis bunak!Bıktım senden!
-Oğlum sus,rezil oluyoruz.
-Ne susucam lan!Allahsız!
-Tövbe de oğlum.
-Sana mı soracam lan!Bu güne kadar sana sordum da ne oldu!Allah bin belanı versin!
-Oğlum.
-Bana oğlum falan deme.Cenazene bile gelirsem dünyanın en şerefsiz adamıyım.
Vefa bakkalıyesinin sahibi Ethem efendi ile oğlu Umut'un kavgasıydı bu.Dar bir sokakta küçük bir bakkal dükkanıydı onlarınki.Her bakkal gibi,Vefa bakkaliyesi de süpermarketlerden darbe yemişti.Bulunduğu sokak gibi dükkanda daracıktı.Dükkanın içi temizdi ama görüntüsü eskiydi.Tezgahın yanında kalitesiz çikolatalar vardı.Ekmek dolabı tahtadandı,dolabın camında'ekmek elle değil gözle seçilir'yazıyordu.Buzdolabı da dükkandaki her şey gibi eskiydi.Bir kaç şişe süt ve yoğurt vardı.Kimse almadığından artık peynir,zeytin satmıyorlardı.
Veresiye defteriydi bu dükkanı ayakta tutan.Tüm bakkallar gibi.Pos makinalarıda vardı ama haftada bir ya kullanıyorlardı ya da kullanmıyorlardı.
Baba ile oğul akşamın en hareketli saatinde bu kavgaya tutuşmuşlardı.İşlerinden dönenler,sokakta oynayan çocuklar,sıcaktan bunalıp kapı önünde oturan kadınlar...Hepsi bu kavgaya şahit olmuştu.Yılların bakkalı Ethem efendi ile oğlunun böyle kavga etmesinin sebebi ne olabilirdi.Hem Umut çok efendi bir çocuktu.Daha önce kimse ile tartıştığı bile kimse duyulmamıştı.Ama babasına söylediği sözler yenilir yutulur cinsten değildi.
Umut bir daha babasının yanında çalışmadı.Aynı sokağa iki yüz metre ileriye kendi bakkalını kurdu,Umut bakkaliyesi.Daracık sokaklarında geniş bir dükkan yoktu.Ondandır ki Umut'un dükkanı da dardı.Yeni raflar,yeni buzdolabı aldı.Kapının önüne iki dondurma dolabı koydu,içeriye de kolanın buz dolabından.Tezgahın yanına da kaliteli çikolatalardan vardı.
Sokak sakinleri kavgayı günlerce konuştu.Ne baba ne de Umut kavga hakkında hiç konuşmuyorlardı.Kimisi Ethem efendiye kızıyordu.Oğluna para vermediğini,Umut'u köpek gibi kullandığı, onun için Umut delirdiğini söylüyorlardı.Ama genel çoğunluk Ethem Efendiden yanaydı.Özellikle Umut'un 'Allahsız' demesini yediremiyorlardı.
Aradan aylar geçmişti,kışın son günleriydi.Sokakta hala kavganın izleri sürmekteydi.İnsanlar kutuplaşmış gibiydiler.Ethem efendiciler ve Umutçular. Ethem efendiye acıyanlar,mazlum ve zavallı bulanlar artık alışverişi ondan yapıyorlardı,Vefa bakkaliyesi artık peynir,zeytin,gazete hatta tavuk satıyordu.Ekmek dolabını büyütmüştü ama üzerindeki yazı hala duruyordu.-elle değil gözle-
Umut'un işleri o kadar iyi değildi,ama çorbası kaynıyordu.Düzenli müşterileri vardı.Ethem efendiyi sevmeyenler.
Bu hikayemizde küçük esnafa bir hizmette bulunmak istedim.Süpermarketlere karşı ayakta kalmalarının yolu olayın iç yüzünden geçiyor.
Şimdi kavgadan bir hafta öncesine gidelim.
-Umut oğlum,böyle gitmez.Üst sokaktaki market canımıza okuyor.Bu gün gazeteciyede gazete bırakma dedim.Dün hiç gazete satamamışız,hepsi iade.
-Ne yapabiliriz ki baba.Pos makinası bizi kurtarır sanmıştım.
-Kurtarmadı işte.Aklıma bir fikir geliyor.
-Nedir?
-İyi dinle beni.Tek kurtuluşumuz bu.Sokakta herkesin önünde bana bağırıp küfredeceksin.
-Nasıl olur baba?
-Olur.Sayıp söveceksin.'Allahsız'bile de.Sadece 'hırsız' deme.
-Diyemem...Hem nedenki?
-İş yapamamamızın sebebi sempatimizin olmaması.Sen bana çıkışınca herkes bana sempati duyacak,üzülecek,buradan alışveriş yapıcak.Sana da ilerdeki dükkanı açıcağım.Beni sevmeyenlerde;bana gıcıklık olsun diye senden alışveriş yapacak.Hem geceleyin senin satamadıklarını benim dükkana taşırız.Göreceksin işe yarayacak.
-Olur mu dersin baba?
-Olur oğlum olur.Hem ne farkedecek.Benim param senin paran.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder