17 Kasım 2014 Pazartesi

pazartesi - GDO'lu mantarım

Pazarları manasızca severim pazartesi antimanavları. Ya da  manavları sevmem ama sebze meyveyi severim. Aslında bu üçlünün ikisini sever, birini pek sevmem ama sevdiğim ikiliden de sadece birini aslında severim; o biri de meyvedir, sebzeleri meyvelerle olan samimiyetinden olayı severim ama ananası sevmem; domatesinse meyve olduğunu pek iyi bilirim.

*Çok şık bir tekerlekli pazar çantası olmalı.
*Çarşafta yatılmamış yer bırakmamalı.
*Önce ‘bencil’ sonra ‘kendincil’ olmalı.
*Birini kınayası gelirse içindeki kınama ihtiyacını kınama mektubu yazarak gidermeli.
*Gazım olduğunda beni sosyal yönden pışpışlamalı.
*Algıları açık, vergileri kapalı olmalı.
*Faizle işi çift yönlü olmamalı.


Salı pazara gidiyim dedim. Çok güzel bir mantar gördüm hatta abartmıyorum, mantarda da kendimi gördüm. Sanki bir parçamdı.  Rengi, kokusu, mağrur duruşu, yalnızlığı... Para piçilmez bir karakter olduğum için bana benzeyen mantara da ödeme yapmayı reddettim; pazaryerini bir mantar için paramparça ettim. Eve geldim ve oto-kanibalist bir refleksle yedim. Bir hoşum. Şu GDO olayını abartmayın.

Hiç yorum yok: