Mutluluğun 77 sırrının 27.’sini okumuştum ve kitabı okumaya başladığım andan bu yana üçte
bir bile mutlu değildim. (daha güzel bir giriş). Kitabı kenara koydum ve üç parmağımı
alnımda ve şakaklarımda gezdirerek üç parmak masajı yapmaya başladım. Genelde hiçbir
doktorun çözemediği ve ‘piskolojik’ diyerek başarısızlıklarını kamufle
ettikleri baş ağrıma bir nebze iyi gelirdi ama bu sefer hiçbir işe yaramadı. Hemen
youtube’dan üç parmak mesajının nasıl yapılacağını tekrar izledim ve uyguladım
almadı. Tekrar izledim, tekrar denedim; tekrar izledim, tekrar denedim; bir
daha, bir daha... Olmuyordu. Küfrettim. Hem de uzunca bir küfür. Kendi sesimi
duydum ve gülmeye başladım. Üç parmak masajının yaratıcısının mail adresini
buldum ve mail attım.
Mutluluğun 77 sırrının 35.’sini okurken aklıma üç
parmak masajınının yaratıcısına geçen hafta attığım mesaj geldi. Mail kutuma
baktım boştu. Mutluluğun 77 sırrının 35.’si mektup yazmaktı. Doktorun kişisel
internet sitesinden adresini buldum ve bir mektup yazdım. Önce ingilizce
yazmayı denedim ama ingilizcem yetmedi, ingilizcemi zorladım; bu da beni daha
mutsuz yaptı. En iyisi türkçe yazmaktı. Hem belki uğraşır çözerdi ya da
tanıdığı bir türk vardı. Denemeye değerdi. Sabah postaneye gidip mektubu
gönderdim. Mutluluğun 77 sırrının 34.’sünün dediği gibi çalışana önce günaydın
dedim, sonra da gününü nasıl geçtiğini sordum.
Mutluluğun 77 sırrının 53.’sü yeni insanlarla
tanışmak için tek başına bir gece klübüne gitmekti. Kitaba teslim olmuş
durumdaydım. Googledan gece klüplerine baktım ve klub77 diye bir yer gördüm. Bu
bir işaret olmalıydı.a
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder