11 Mart 2012 Pazar

pazartesi - sanırım ben yalnızlığa mahkumum

Yıllardır aklımda olan bir eylemi geçen perşembe günü gerçekleştirdim pazartesi müzdaripleri. Taktım kızıl peruğumu, yaptırdım makyajımı, giydim yeşil tek parça bir elbise, üzerime de ince bir hırka aldım Beyaz topuklu ayakkabılarımı giydim ve sokakta yürümeye başladım.

*Uykusuz kaldığında yüzü düşmemeli.

*Doğaüstü güçlerini sadece insanlık için kullanmalı.

*Namağlup bir rus ruleti oyuncusu olmalı.

*Benden önceki hayatında bir süre zorlu bir fakirlik dönemi geçirmiş olmalı.

*Tacikistan şakalarımı komik bulmalı.

Amacım kadınlar günü için alternatif bir kutlamaydı. Bizim sokaktan sola döndüm, ana caddede biraz salındım, vitrinlere baktım, bir cafede oturup bir yeşilçay içtim, makyaj malzemeleri hakkında bir eşcinsel vatandaşım ile sohbet ettim; tam alışveriş merkezine doğru dönmüştüm ki karşımda ellerinde soparlarla, meşalelerle dikilen onbinlerce kadın gördüm. Kocaman elleri olan çakma sarışın öne çıkıp;“ Sen kimsin? Onu bizim elimizden alamazsın!” diye bağırdı. “ Ayol ne diyorsunuz, bacım”,dedim. Benim şimdiye kadar gördükleri en mükemmel kadın olduğumu ve pazartesi listelerindeki tüm özellikleri bir tek barındırdığımı; haliyle beni öldürmek zorunda olduklarını söylediler.

Duyduklarım gözlerimi yaşarttı. Peruğumu çıkarttım ve “ Sanırım ben yalnızlığa mahkumum” deyip eve döndüm.

Hiç yorum yok: