“Benim için intikam hesaplaşma değil. Biraz daha fazlası. Mesela sen benim beş koyunumu çaldıysan; ki çaldın, benim senin beş koyununu çalıp bir de ağzını kırmam gerekir. Beşe karşı beş eşit olmaz. Benim beş koyunumun yanında gururum da kırıldı. Senin beş koyununa ulaşana kadar geçen sürede yüzüm yerdeydi. Sen koyunlarımı çaldığında, beni enayi yerine koyarken mutluydun. Ben ise mutsuz ve öfkeliydim. Beş koyuna karşı beş koyun peki gururuma, mutsuzluğuma ve öfkeme karşı ne?
Onun için seni döveceğim. Hem de tertemiz. Muhakkak bir yerlerini kıracağım ki; hemen iyileşme, en iyisi parmakların ki iş tutama, çalışama. Hatta etini yarmalı ve iyileşince izi kalacak bir yara da açmalıyım, alnına mesela ki ; o yaraya baktıkça beni anımsayasın. Birazdan ben mutlu bir adam olacağım ve de gururlu. Seni de burada mutsuz ve gururun yerlerde bırakacağım. Beş koyunumla evime yürürken yanıma bir şey daha alacağım. O da kadim bir ders.
O da intikamın değil, hesaplaşma vaktinin sana geldiği gerçeği olacak. Artık sıra sende olmuş olacak. Kırılmış parmaklarına, yarılmış alnına bakıp bakıp; önce iyileşmeyi, sonra kuvvetlenmeyi, en son olarak da doğru zamanı bekleyeceksin. Benimle hesaplaşacağın günü.
Sıra sana geldiğinde temiz bir dayak ya da on koyun senin hesabını kapatmayacak. Soğuk kış gecelerinde sızlayan parmaklarını, aynaya baktıkça gördüğün alnındaki o çirkin yaranın intikamını anca beni öldürerek alabileceğini bileceksin. Bugün sana şunu da öğretmiş olacak ki ben asla unutmam,sineye çekmem. Muhakkak intikamımı alırım. O gün eğer beni öldürmezsen, seni öldüreceğimi bildiğin için beni öldüreceksin.
Seninle öyle bir oyuna girdik ki; sadece yaşayan kazanır, ölen kaybeder. Şu an ipler benim elimde olduğuna göre en doğrusu seni öldürmek.”
Dıkşın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder