5 Ağustos 2011 Cuma

Şeytan, taşlayana bir daha bulaşmaz mı sanıyorsun? şüphe 1

Necdet. Evinde karnından deşilmiş olarak bulundu.

“ Söyle bakalım Murat komiserim. Sence kim öldürdü Necdet’i”

“ Bir şey söylemek çok zor komiserim. Kapıda zorlama yok. Evde hiç ipucu yok. Çıkmazdayız.”

“ Kaç şüphelimiz var?”

“ Sıfır, ne alacaklısı, ne borçlusu, ne kanlısı ne düşmanı varmış.”

“ Hayda! Adamın karısı nerdeymiş olay anında, çocukları?”

“ Çocukları şehir dışında işteler, karısı da yürüyüşe çıkmış komiserim”

“ Bu kadın benim midemi bulandırıyor Murat komiserim. Elli yaşında tostoparlak kadın. Ne yürüyüşü lan? Ulan zayıflamaya şimdi mi karar vermiş bu? Ee sorgusuna kim girdi?”

“ Henüz sorgulayamadık efendim. Durmadan ağlıyor. Tam susuyor, yanına gidip bir şey sormaya çalışıyoruz tekrar makaraları salıyor.”

“ Ne biliyoruz bu kadın hakkında?”

“ Elli yaşında. İlkokul mezunu. Mazbut ev kadını.”

“ Bence bu işi bu kadın yaptı.”

“ Hacca gitmiş kadın efendim. Yapar mı öyle şey. Öldürebilir mi kocasını?”

“ Hacılar adam öldüremez mi komiserim? Nasıl bir mantık bu? Elimizde adam gibi bir sistem olsaydı sana hacı suçlular listesini gösterirdim. Gerçi çoğu suçlu af için hacca gider. Ama kimisi de hacdan sonra suç işler. Şeytan, taşlayana bir daha bulaşmaz mı sanıyorsun?”

“ Hayır efendim ama ne biliyim. O yapmamıştır gibi geliyor, elimizde bir sebep de yok.”

“ Kalk şimdi kadının evine gidiyoruz, konuşmak için. Yine ağlarsa alırım burada iki gün sorgular öttürürüm.”

Kadın evinde yine sadece ağladı konuşmadı. Polis merkezine geldi; ağlamalarına bayılmalar eşlik etmeye başladı. Hatta sinir krizi bile geçirdi. Krizi geçti ağlamaktan iyice yoruldu ve öttü. Necdet, “ Boşayacağım seni” demiş o da öldürmüş. İtirafından sonra hiç ağlamadı.

Hiç yorum yok: