5 Ağustos 2011 Cuma

Her aşkın gözü toprağa bakar

Adam deli gibi sevmişti kızı. Kara sevdalıydı, obsesifcesine aşıktı; başka bir şey düşünemiyordu. Kız da sevgiye açtı. Babasının sarılmadığı kızlardandı; haliyle bu sevgi çok hoşuna gitti. Çocuk önce bir kupa bardağa resmini bastırttığında buna bayıldı. Sonra ikisinin bir karikatürünü yaptırdıklarında daha çok sevdi. Adam baktı kız bu tür şeylerden hoşlanıyor bir resim öğrencisine makul bir fiyata karakalem resmini yaptırdı; kıza böyle hediyeler verdikçe kız daha da mutlu oldu.
Adam birçok sokak ressamına, resim öğrencilerine kızın resmini yaptırır oldu. İlk zamanlar sevgisizlikten çekingen olan kız, bu hediyelerle kendini daha çok sever oldu hatta narsisliğe doğru yol almaya başladı. Kendi resimlerine bakarak uyur, saatlerini ayna karşısında geçirir oldu.
Adam son numarası olarak kızın heykelini yaptırdı. Birebir boyutlarda ellerini kucaklar gibi açan ve gülümseyen bir heykel. Her heykel gibi biraz soğuk olsa da kız bunu çok sevdi. Kız delirmişti. Adam çat diye sordu “ Benimle evlenir misin?” kız adama değil heykeline bakarak cevap verdi “ Evet”.
Evlendiler. Zaman aktı ve cicim aylarından sonra aşkın gözü toprağa bakmaya başladı. Adam hediyeleri azaltarak kesti. Kız da daha normal bir insan olmaya başladı. Çocukları falan oldu, yuvarlanıp gittiler.
Evliliklerinin üçüncü yılının bir sabahı adam sordu?
“ Benim mavi boxerım nerde?”
Kız cevap verdi?
“ Heykelimin sol koluna takılı, kurusun diye oraya asmıştım.”

Hiç yorum yok: