2.
Sonra bir rüzgar esiyor. Senin arkandan, benim yüzüme doğru. Yüzünü merak ettiğimden gözlerimi kapatmamaya çalışıyorum. Kumlar doluyor gözlerime, göz kapaklarımın içine. İster istemez gözlerimi kapatıyorum. Bu sefer kumlar kapatıyor gözlerimi açamıyorum. Gözyaşlarım karıyor kumu, çamur oluyor, seni göremiyorum.
Sen yaklaşıyorsun ama hissediyorum. Kokunu alıyorum. Daha önce hiç duymadığım ama hep aradığım şeymiş kokun. Ne bir çiçeğe, ne bir mevsime benziyor. Sen, sen kokuyorsun, çölde bile. Ayak seslerini duyuyorum sonra, sürüdüğün sol ayağının sesini. Görmesem de geldiğinden eminim, zaten bu sebepten çöldeyim. Gözlerimi açamasam da, senin kokunu almak, ayak sesini duymak yetiyor. Açılır nasılsa gözlerim. Hiç aceleci olmadım, zamanla aram hep iyi oldu; sebatkarım, sabırlıyım.
Ayak seslerin yoğunlaşıyor her saniye. Ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Kalbinim atışını duyuyor olmalısın, yüzümün kızarıklığını görüyor olmalısın, ellerimi koyacak yer bulamamı fark ediyor olmalısın, daha benim fark etmediğim birçok şeyi görüyor olmalısın…
Şu an karşımda duruyorsun. Sarılsam mı, tokalaşsam mı, ağlasam mı eşiğindeyim. Elimi tutuyorsun ve bebeği veriyorsun. Sonra da yanımdan uzaklaşmaya başlıyorsun. Senin gibi bacağından değil, elinden tutuyorum bebeğin ve gidişini dinliyorum. Çok yorgunsun, sol ayağın kalmıyor artık, ama gidiyorsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder