11 Nisan 2017 Salı

Habil de Kabil de çok bayılmıyordu - yaz bir ara-

Habil de Kabil de çok bayılmıyordu

1.
Nuh’tan çok önce, Adem’den az sonra zamanlardı.
Dünyada hepi topu 2000 insan vardı. Ne bir eksik ne bir fazla. Ve bu 2000 insan 1000’er kişilik iki gruba ayrılmışlardı. Ne bayrak vardı o zaman ne de sınır. Biri ötekine gafiller. Öteki de diğerine Savruklar adını takmış kendilerine ise bir isim verme gereği duymamışlardı. Aralarında savaş yoktu, çünkü savaşacak kadar gelişmemişlerdi. Avcılıkta şanslılarsa doyuyorlar, yoksa su içip yaprak yiyorlardı. Ne taşı yontmuşlardı ne de tekerleği bulmuşlardı; öyle yuvarlanıp gidiyorlardı.

Bize göre bir Perşembe, onlara göre ise adı dahi olmayan bir akşamüstü yaşlı bir iguanaya benzeyen sürüngenin peşinden koşarlarken iki klanın (klan olmadı ad düşün) doğal liderleri; en güçlü olanları, rastlaştılar ve birbirlerine düşmanca baktılar. Daha önce birbirlerini hiç görmemiş ama birbirlerinin nefreti ile büyümüşlerdi. İkisi de birbirini süzdü bir süre. Hiç konuşmadan. İkisinin de bir elinde sopa, diğerinde ise taş vardı. Bu sessiz bekleyiş o kadar uzun sürdü ki, hava karardı, iguana bile gözden kayboldu. Acıktılar ve susadılar. Ama hareket etmeden birbirlerini izlemeye devam ettiler. Nehir kuzeylerindeydi. İkisi de nehre doğru baktı bir an. Gözlerini birbirlerinden ayırmadan nehre doğru yürüdüler. Ve beraber su içtiler. Savruklardan olan (klan ismi dğeiştir) sopasını karınca yuvasına soktu ve biriken karıncaları yalayarak yedi. Gamsızlardan olan ise nehrin dibindeki taşın tuttuğu yosunu yedi. Sonra birbirlerinin yediği şeyleri merak ettiler savruklardan olan yosunun tadına baktı, gamsızlardan olan ise karıncaların. İkisi de bu yeni lezzeti yabancı ama arada denenebilir buldu. Bir taşın üzerine oturdular ve aynı anda “Selamın aleyküm”, dediler.
2.
Şaşılacak şey, aynı dili aynı şekilde konuşuyorlardı. Onlara diğerlerinin iyi konuşamadıkları ve Allah’ı umursamadıkları öğretilmişti. Ve birbirlerine anlatacak çok şeyleri vardı. Şartları düşününce elbette havadan sudan konuştular. Savruklar tavuğa benzeyen bir şey bulmuş ve evcilleştirmişti. Tadı çok güzel ve çok enerji veriyor demişti. Gamsızlar ise kuş tüylerinin üzerinde uyumanın çok güzel olduğunu bulmuşlardı. Savruklar toprağı kazınca su çıktığını bulmuştu, Gamsızlar ise otların insanı çok güldürdüğü eve hayaller gördürdüğünü, bazı otların ise insanı öldürdüğü bulmuşlardı. Savruklar


2. bölüm küslük sebebi. Keyifli ve sudan bir sebep olmalı. Tabi kız meseles olmadan

3. bölüm o zaman. mağara düğünü.

ateş yakılmış, mamutlar çevriliyor. diğer klan da tavuk getirmiş. hemen orada bir bilgi alışverişi. evlenen kız klan liderinin kızı, evlendiği adam ise tabiki en iyi avcı ve potansiyel lider.

misafir tarafta ise meyve toplamaya başlamış. ilk kez çilekle tanışan ev sahibi klan - klnalara isim de lazım-





Hiç yorum yok: