Bazen bir koku beni geçmişimin derinliklerine
fırlatır pazartesi dehlizlileri. İşte çarşamba sabahı tam da böyle bir hisle
uyandım. Sanki beynime maziden fotoğraflar saldırdı. Önce bir sıçan konuştu
benimle. Sonra yüzünde demir maske olan biri yerden çıktı. Yanında burnunda
boynuz olan biri ile beraber. Ben bunları iyi bir dövdüm.
*Makarna pişirme olayına manasızca anlam
yüklememeli.
*Televizyonu sinirlenmek için izlemeli.
*İnsanlardan bahsederken ‘insanlar’ demeli.
*Beklemeyi her zaman sıkıcı bir aktivite olarak
tanımlamalı.
*Yüzebilen hayvanları yüzemeyenlerden daha çok
sevmeli.
*Karanlık çöktüğü zaman o da çöküp biraz düşünmeli.
*Tekrarlamadan vurgulamalı.
Tam yakalayacaktım ki kaçtılar. Sonra sarı kıyafetli
bir kadınla fotoğraf çektirdim. Birkaç kaplumbağa ile sakalaştım. Derken gerçek
hayatta kapım çaldı; çalışından tanıdım, Belçika first leydisi. “Evde ançüezli pizza
yaptım, kokmuştur, komşu hakkı” dedi. Pizzayı alıp kapıyı yüzüne kapattım. Ama aklım
hala o eski maceramda. Nasıl bir hayat yaşıyorum yahu? Başkasının hayatının
hikayesi benim mazimde yer dahi bile tutmuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder