22 Şubat 2016 Pazartesi

Tarifi zor karmaşık duygular

Tarifi zor karmaşık duygular
*Kızlarla tanışmak umuduyla gittiği fitness salonunda dinlediği yirmi birinci askerlik anısı sonrası beyni sarsan; testesteronla karışık pişmanlık duygusu.
*Telefon rehberinde 30, facebook’unda 50, twitterında 30 ve instagramında 15’e yakın arkadaşı olan birinin yaptığı paylaşımdan on dakika sonrası yaşadığı beğenilmeme hissinin üstünü örten kibir.
*Zaman geçirmek için girdiği kitapçıda eline aldığı kitabın önce kaç sayfa olduğuna, sonra da kaç lira olduğuna bakan kişinin ‘Alsam da okumam, ne gerek var’ diye içinden geçirdiği andaki özeleştiriyle karışık kendini bilme.
*Kızıl saçlı kızların gerçekten de kızıl saçlı sanan adamın, gerçeği öğrendikten sonra kendini sorguladığı o üç saniye.
*Sevdiği tarafından sevilmeyen insanın ‘Keşke bir yerlerde kayıp bir ikizi olsa’ diye içinden geçirdiği o ensestif kokan kekremsi salise.
*Sevdiği şarkıyı, sevdiğine dinlettiğin zaman beklediğin reaksiyonun gelmeyeceğini sezdiğin an kalbine düşen ‘Off! Ben ne yapıyorum ya’ pişmanlığı.
*Misafirlikte uyuyup uyandığında, içinde sadece ‘Acaba horladım mı?’ ’yı içeren endişe.
*En sevdiğin müzik grubunun klibini arkadaşlarınla izlerken, bas gitaristin yerine kendini koyduktan sonraki; arkadaşlarını ve arkadaşlıklarını yüzeysel bir şekilde sorgulama hali.
*Bir kafede çay falan içerken, çevre masaların birinde hiç tanımadığın insanlar fotoğraf çektirirken istemsizce girdiğin kadrajda; objektife bakmamak ama iyi çıkmak için hareketsizce durduğun o anda nasıl çıktığı bilemeyecek olmanın verdiği bilinememezcilik.
*Çocuğunu sirke götürürken babanın, babasının onu küçükken hiç sirke götürmediği hakkında arabada yaptığın sıkıcı konuşmanın sonlarına doğru hissettiği naçarlığı örten gurur.
*Şehrindeki hapishaneden azılı bir katilin kaçtığını duyduğunda hissettiğin takdirle karışık ürküntü
*Bir Amerikan romantik komedisi izlerken kendini yerine koyduğu karakterin yaptıklarını gerçek hayatta yapsan başına gelecekleri düşündüğünde yaşadığın aidiyetsizliği saran şükür.
*Sıkılan bir sivilcenden sonra çıkan kanın hissettirdiği arınma hissi.
*Hoşlandığın adamdan hoşlanan diğer kızın senden güzel ama senden daha aptal olduğunu fark ettiğinde kendi kendine söylediğin “İyi olan kazansın” rekabetçiliği.
*Zorunluluktan konuştuğun ve seninle konuşurken yüzüne bakmayan kişinin yanından ayrıldığında hissettiğin aşağılanmışlık hissini perdeleyen öfke.
*Gittiğin bir düğünde çocuğunla ilgilenen palyaço kızı arzuladıktan sonra eşine attığın bakış sonrası tekrar palyaço kıza bakıp, tekrar eşine bakıp, tekrar palyaço kıza bakmanla devam eden; tenis maçı izler gibi devam eden kafa karıştırıcı süreç.
*Yürürken karşıdan bir meczup bağıra çağıra geldiğinde içinden geçen karşıya mı geçsem hissine korktu denmesinden çekindiğin için karşı koyup yürümeye devam edip, meczup yanından geçtiği an hissettiğin rahatlamayla karışık güçlü hissetme hali.
*Posta kutuna devletten bir kağıt geldiği zaman ilk okuduğunda hiçbir şey anlamayıp, ikinci okuduğunda biraz konu hakkında fikrin olduktan sonra, üçünce kez okurken hissettiğin anarşizmini tutan devletçi refleksin.
*Elektrik gittiğinde hissettiğin kalp sıkışması ve isyanın elektrik geldiğini an yerini alan tamamen manasız saf mutluluk hali.
*Gece gördüğün rüyayı bir arkadaşına anlatırken biraz değiştirip; daha güzel, heyecan verici ve ilgi çekici hale getirdikten sonra ‘Amma uydurdum ha!’ övüncünü tokatlayan ‘Durup dururken yalan söyledik ha!’ silkelenmesi.
*Asla fiş vermeye bakkalla, asla fişsiz işlem yapmayan market arasında kaldığın zaman, kapitalizm ve devletçiliğinin çatışması.
*Dizi film falan izlerken araya serpiştirilen gizli araba reklamlarını görüp kendini zeki hissedip, daha sonra da zaten o arabaya alacak parayı kazanman için on sene hiç yemek yememen gerektiğini hesapladığında hissettiğindeki acıkma hissi.
*Geri dönüşüm kutusuna çöp attığın zaman hissettiğin tüketim temelli gurur.
*Yaptığın planlar gerçekleşmediğinde kendini başarısız hissetmeni engelleyen tevekkülliyet.
*Tam istiklal marşımızı coşkuyla söylerken, cami hoparlöründen okunan ezanla beraber yaşanan acaba ne yapsamcı titreme.
*Borçlarından dolayı dükkanına haciz gelmiş bir çilingire acını paylaştığını belirtmek için tutulan sigaranın sembolize ettiği ‘Sana saygı duymamak elde değil’ hissiyatı.
*Geç kaldığın bir buluşmaya yetişmek için koşuşturup, buluşma yerine vardığında buluşacağın kişinin henüz gelmediğini öğrediğindeki terle karışık kızgınlık.
*Çok az İngilizcenle eşlik etmeye kalkıştığın şarkı esnasında ağzından çıkan hiçbir dile ait olmayan kelimelerin süslediği, asla gerçeklemeyecek hayallerin sonundaki ‘Ben neler düşünüyorum’ hissi.
*Belgesel bittikten on dakika sonra hiçbir şey öğrenmediğini fark ettiğinde, televizyona karşı hissettiğin açık nefret.
*Bariz peruklu bir adam gördükten sonra onun görüş açısından çıkana kadar tuttuğun gülümsemenin başka biri tarafından görülüp ayıpsanması durumunda seni koruyacak umursamama kalkanı.
*Son kullanma tarihinin üzerinden bir güncük geçmiş bir hazır gıdayı tüketirken hissettiğin fakirliğini ve dikkatsizlikle yoğrulmuş adrenalin.


*Bir şeyler yazmaya başladığında hissettiğin bu çok farklı olacak duygusunun; yazı bittiğinde yerini alan, ‘Bu çok saçma oldu’ pufflaması.

Hiç yorum yok: