Sonuçlardan sebebe gitmek zorunda kalmayı pek
sevmiyorum pazartesi deterministleri. Böyle plansız, öngörüsüz, zorunlu kaderci
bir durum oluyor. Ama hayat işte bazen öngöremediğim nedenler, garip sonuçları
kusuyor. Bunu neden mi anlatıyorum? Uyuyamıyorum ulan uyuyamıyorum!
*Zeytin dalı gönderenlerin ocağına zeytin ağacı
dikmeli.
*Araştırmalarını sessiz sedasız sürdürmeli.
*Gölgesinden hızlı el hareketi çekmeli.
*Paskalya bayramında çalışmamalı.
*Uzaktan eğitimi telepati ile vermeli.
*Sabah giydiği mont öğlen sıcağında yük olduğunda;
çöpe atacak kadar delirmeli.
*Garip ve gariban kavramları hakkında düşünmeyecek
kadar liköryen olmalı
Ben her gece tam dört saat uyurum. Öğlenleri de siyasilerle
toplantım varsa iki saat kadar da gözü açık uyurum. Ama üç gündür gece uykum üç
saate kadar düştü. Uykusuzluk da biraz gerginleştirir beni. Dünya savaşı
çıkartmamak ya da cadıları bulup kazanlarda kaynatmamak için kendimi zor
tutuyorum. Uykumu azaltan sebep ya da sebepleri de bulamadığım için yarın tüm
gün hiçbir şey yapmama emri çıkartıyorum. Siz bir durun; ben öncelikle sorun
sizde mi ben de mi onu tespit ede
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder