Ne zaman Mısır’dan bir yazı gelse tepem atar
pazartesi üçgenselbölgeleri. Sırf üzerinde Mısır bayrağı var diye okyanusta
fırkateyn batırmışlığım var benim. Uluslararası adap, dünya dengeleri ve spor
olsun diye Mısır kafilesini salı sabaha karşı kabul ettim. Beklediğim gibi
geldiler; sadece bir erkek çocuğu ve antika gibi kokan bir anahtar fazlalıktı.
*Yapay zekâ çalışmalarını terörize etmeli
*Devamsızlıktan kalmış olmalı.
*Düğünlerde öyle bir göbek atmalı ki, gelin
gözyaşlarına boğulmalı.
*Tahrik edeni tahrip etmeli.
*Sivilceye yol açmadıktan sonra içindeki ergenle
arası iyi olmalı.
*Sadece yaşamı değil, ölümü dahi düşmanları için
tehdit olmalı.
*Sevmediği biri, başka bir sevmediğini sevmiyorsa
durumla hiç ilgilenmemeli.
Devlet başkanlarını mısır patlatsın diye mutfağa
gönderdim ve kafileyi dinledim. Çocuk hepinizin tahmin ettiği gibi firavun
soyunun son erkeğiymiş ve anahtarda piramitin birinin –adını unuttum- gizli
bölmesininmiş. Çocuğu eğitim için yanıma vermek istiyorlarmış. Karşılığında piramitler
benim olacakmış. Derken patlamış mısırlar geldi. Patlayanları yedim,
patlamayanları kenara koydum ve her patlamayan mısın için kafileye bir yumruk
patlattım. Sonra çocuğu da aldım ve sanayiye verdim. Meslek öğrensin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder